Mr. Flake! ‘Türkiye NATO'ya sım-sıkı bağlı' da; USA ve NATO da Türkiye'ye bağlı mı?

B. Amerika'nın yeni Türkiye B.Elçisi Jeff Flake, 'itimadnâme'sini /güven mektubunu' Başkan Erdoğan'a sundu.

*

(Genç nesillere bilgi açısından belirtelim ki), 'sefir /elçi'ler, kendilerini gönderen devletlerin en üst yetkilisini temsil eder ve her 'sefir', gönderildiği ülkenin (Kral, Başkan, vs.) en üst yetkilisine, 'itimadnâme'sini sunar. Bu, 'Size itimad ediyorum, Can güvenliğim devletinize emanettir' demektir kısaca...

Elçiler, bu merasimden sonra, vazifelerine resmen başlar ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde, geldikleri ülkede, 'kaanun ve kurallara uygun casuslar' durumunda, kendi ülkeleri için, temsil ötesinde diplomatik kurallar içinde bilgi de toplarlar. Amma, o kuralların dışına çıkarlarsa, ev sahibi ülke tarafından, 'Persona non grata!/ İstenmeyen adam!' ilân edilir ve verilen mühlet bitiminde çıkmazlarsa, artık güvenlikleri de sona erer.

(Bu arada ekleyelim ki, Osmanlı'nın en güçlü ve Avrupa'nın da mezheb savaşları içinde kavrulduğu 500 sene öncelerde, 'Kaanûnî Süleyman' döneminde; 'Bir Müslüman, Dâr-ul'Harb'de (yani, kâfirlerin hâkim olduğu diyarlarda) daimî olarak bulunamaz.' gerekçesiyle, 'daimî ikamet elçilikleri' açılmasına fetvâ verilmediğinden; maalesef, Osmanlı'nın sadece 'geçici vazife'li elçileri olup, onlar da mesajları götürür- getirirler ve Avrupa'nın haberleri ancak, İstanbul'daki yabancı diplomat, tüccâr ve seyyahlardan alınırdı, 1720'lerden önce.)

*

**

Mr. Flake, Amerikan Kongresi'nde Cumhuriyetçi Parti'de, 18 sene boyunca temsilci ve senatör olarak bulunmuş birisi.

Amerikan Elçiliği'nin sitesinde evvelki gün, bir 'hoş bulduk' yazısı yayınlayan Mr. Flake, 'Arizona'da geçen çocukluk yıllarını' ve 'nişanlısı Cherly'nin o yıllarda birçok ülkeye yaptığı geziyi Türkiye'yle tamamladığını ve büyüleyici İstanbul Boğazı'nın yer aldığı bir resmin kenarına, 'En Sevdiğim Yer: İstanbul!' yazdığını' hatırlatarak, '(...) dünyada pek çok güzel, egzotik kentleri ziyaret ettik. Hâlâ, her gittiğimiz yerde, Cheryl'den şu yorumu duyarım: 'Güzel, ama bir Türkiye değil!' diyor.

*

Nasıl?

'Dilrubâ' /gönül çalıcı' bir övgü değil mi?

İşinin inceliklerini biliyor.

*

Merhûm Erbakan'ı hatırladım.

Hoca, '1991- Körfez Savaşı' öncesinde, Irak'a bir Amerikan saldırısını önlemek ümidiyle, Müslüman dünyasından bir heyetle Amerika'ya gitmiş ve Amerikan Dışbakanlığı'nın bir 'sorumlusu'yla görüşmüştü.

Hoca, 'Bizimle görüşen kişi, -benim Sinop doğumlu olduğumu da öğrenmişler ya-, görüşme odasının duvarında kocaman bir Sinop fotoğrafı ile bir gönül bağı kurmak istemişler.' demişti.

Evet, muhatabın gönlünü kazanmak için ince 'numara'lar.

*

'B. Amerikan Başkanı Biden'ın Büyükelçisi olmaktan büyük bir gurur duyuyorum.' diyen Flake de, şimdi, 'Hoş bulduk ve bizleri sıcak bir şekilde karşıladığınız için teşekkürler." cümleleriyle biten yazısında, '(...)Türkiye zengin kültürü, derin tarihi ve muazzam potansiyeli olan bir ülke. (...) Cheryl ve ben, dünyanın en harika ve nefes kesici şehirlerinden biri olan İstanbul'u yeniden görüp tanımak için sabırsızlanıyoruz. (...) Bir politikacı olarak (...) Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde yaptığım konuşmada da, 'Türkiye, NATO'ya sıkı-sıkıya bağlı, vazgeçilmez bir müttefiktir.' demiştim.' diyor.

*

Bu, 'Türkiye'nin NATO'ya sım-sıkı bağlılığı' sözüne dikkat.

Bu, üstten bakan, tekebbürlü bir konuşmadır.

Çünkü, kendi ülkesinin ve beyni durumunda olduğu NATO'nun, Türkiye'yle olan ittifak andlaşmasına ne kadar sâdıkane bağlı olduğu üzerinde söz söylemiyor da; sadece 'Tükiye'nin NATO'ya sım-sıkı bağlılığı'ndan söz ediyor. Onun bu yaklaşımı, 'NOT' edilmelidir.

*

Mr. Flake, 'Türkiye'nin NATO'ya sım-sıkı bağlı olduğu'nu değil de; meselâ, 'Amerika'nın, Türkiye'yle olan ikili anlaşmalar ve NATO andlaşmasının gerekleri konusunda, taahhüdlerine sım-sıkı bağlı' olup olmadığı.

Meselâ, F-35 uçakları konusunda Türkiye'den 1,5 milyar doları da peşin alıp, hem o uçakları vermeyip, hem de o parayı iade etmeyişi.

Meselâ, Türkiye'nin hava savunması için kesinlikle ihtiyaç duyduğu Patriotfüzelerini vermeyen Amerika'nın; Türkiye, Rusya'dan S-400 füzelerini alınca, 'NATO bilançosunda olmayan silâhları alamazsın.' diye karşı çıkışı.

Meselâ, Libya'da, Filistin'de, Suriye'de, Irak'ta, Afganistan, İran vs. konularda Amerika'nın Türkiye'yi kendi siyaseti için açık tehlike görmesi ve PKK /YPG'ye verdiği desteği... Ve FETÖ'yü koruması...

Meselâ, ikisi de NATO üyesi olan Türkiye ve Yunanistan arasında, Ege Adaları'nda ve Meriç'in öte yakasında, Amerika'nın, 7 özel üss kurması üzerinde konuşmalıydı, Mr. Flake.

Yoksa, gerçeği söyleyemeyeceği için mi teğet geçmiştir bu konulardan?

*

NOT: Amerika ve Rusya arasında 'Ukrayna Buhranı' konusunda, dünya, bıçak sırtındayken, Tayyib Bey, ısrarla, Ukrayna ve Rusya liderleri arasında bir görüşme sağlamaya çalışıyor, arabulucu olmaya hazır olduğunu vurguluyordu. Putin'e, 'Bu konuyu görüşelim' diyordu.

Dün, Putin'in, Erdoğan tarafından yapılan dâvete icâbetle, 'Türkiye'ye geleceği' açıklandı.

Başkan Tayyib Erdoğan'ın devamlı vurguladığı 'diklenmeden dik duruş' ilkesi, işte bu.

Başta KK bey, bütün muhalefet ve kalemşörlerinin de, devamlı, 'dünya lideri' diye akıllarınca alay etmeye kalkıştıkları Tayyib Bey, evet, bütün dünyayı derinden ilgilendiren bir tehlikeli konuda, etkinlik açısından sayılı dünya liderlerinden birisi olduğunu göstermiştir.

İnşaallah, dünya için rahatlatıcı bir teşebbüs olur, hayırlar getirir.

*