Galatasaray Kasýmpaþa’nýn üstüne fena çullandý, þut üstüne þut çekti ama; beklediði gole ancak devrenin son dakikasýnda ulaþabildi. O ana kadar Tolga, Rodrigues, Gomis, Belhanda, N’Diaye gibi; neredeyse tüm takým Kasýmpaþa kalesini bombalamýþtý.
Gol, baðýra baðýra “Geliyorum”diyordu ama; her defasýnda iþi çýkýp, geliþini erteliyordu. Gomis, “Ýster gel ister gelme” diye sinirlenip; topu kaleye mecbur tutu ama, az geç kalsa devre bitiyordu.
G.Saray’in bildik baskýlý oyunu gene devredeydi. Kasýmpaþa’ya nefes aldýrmadý diyebiliriz ama, onlar da çok sert bir þutla beraberliði kaçýrdý. Ortada seyri güzel, tempolu bir maç vardý.
***
Veysel Sarý’nýn k aþý yarýlýp kanadý... O kanlar formasýný lekeledi ama; Cüneyt Çakýr deðiþtirtmedi. Oysa, UEFA’nýn nasihatý ya da önerisi deðil; “Kanlý formayla oynatmayýn” diye açýk direktifi var. Cüneyt Çakýr gibi elit bir hakem, nasýl devamýna izin verir. Anlayamadým!
Maç öncesi yaþanan tablolardan sonra; taraftar ile Selçuk arasýndaki iliþkinin, tamamen sýfýrlandýðý anlaþýlýyor. Doðrulacaðý, düzeleceði, yumuþayacaðý yok. Ocak’ta ayrýlýk þart oldu.
***
G.Saray iyi göründü ama; “Maskeli Süvari” gibi sahaya çýkan Cimbom’un Zorro’su Latovlevici, ne kadar orta yapsa hiçbiri yerini bulmadý. Cesurca ileri çýkmasý güzel de; o kadar verimsiz ortayý babam da yapar... Yüzündeki maskesi, acaba utancýndan mýydý?
Ýkinci yarý, Kasýmpaþa’nýn “Golü yedim. Kaybedecek neyim var” diyerek G.Saray’a yüklenme hevesleriyle baþladý. Ama hep heves düzeyinde kaldý... Zaten G.Saray da, rakibine ciddi bir kalkýþmaya izin verecek hoþgörüye sahip deðildi. Golü nasýl ikilerim derdindeydi. O da oldu, maç bitti!