Rusya, Batý’nýn Ukrayna ile Libya-Suriye hattýnda kendisini son derece sýnýrladýðý, hatta Ýran’ý da kazanmaya çalýþan faaliyetlerle yeniden çevrelenmeye tabi tutulduðu algýsýna sahip. Ancak hatýrlatmak gerekir ki bu algýya yol açan ilk adýmlar, ne Ortadoðu’da ne de Ukrayna’da atýlmýþtý. Rusya, ilk çevrelenme giriþimiyle Kafkasya’da karþýlaþmýþ, buna verdiði tepkiyle de giriþimi bir süreliðine püskürtmüþtü.
Gürcistan’ýn bölünmesiyle sonuçlanan olaylar sonrasýnda Rusya’yý sýnýrlama yanlýsý olanlar geri adým atmýþ gibi gözüktü. Ancak anlaþýldýðý kadarýyla Rusya’nýn hareket alanýný daraltmaya yönelik çabalara Kafkasya’da ara verilmiþ olmasý, baþka yerlerde bu türden faaliyetlerden vazgeçildiði anlamýna gelmedi. Kafkasya’da gerileyenler Arktik Bölgesi’ndeki faaliyetlerini hiç ara vermeden sürdürdüler.
Arktik bölgede 90 milyar varil ham petrol ile 500 trilyon metreküp doðalgaz rezervi olduðu ileri sürülüyor; ayrýca ulaþým ile güvenlik konularýnda son derece stratejik bir bölge olduðuna kuþku bulunmuyor. Enerji alanlarýnýn yaklaþýk yüzde 40’ý Rusya, yüzde 10’u Kanada, yüzde altýsý ABD ve çok azý da Norveç’in bölgesinde; ancak bu bölgeler onaylý bir paylaþýma baðlý deðil.
Rusya, BM Deniz Hukuku Sözleþmesi’ni imzalayarak kýyýsýnýn bulunduðu 200 deniz mili içindeki alaný, kendi ekonomik bölgesi olarak tanýmlýyor, bu durum Danimarka’nýn Gröland, Ýsveç’in de Lomonossow bölgeleri konusunda Rusya ile anlaþmazlýk yaþamalarýna yol açarken ABD ile de Alaska sorununa karþýlýk geliyor.
Arktik Bölge’nin önemi
Kuzey Kutbu’nun haritalandýrýlmasý konusunda ýsrar eden Rusya, esas olarak ABD-Kanada ikilisi ile stratejik bir mücadele içine girmiþ durumda. Askeri tatbikatlar, silah denemeleri, bazý bölgelere bayrak dikme gibi bir dizi siyasi tavýr 2006’dan beri sergilenip duruyor.
Mücadelenin her geçen gün daha da sertleþmesinde Arktik Okyanusu’nun buzsuz dönemleri olacaðýna dair öngörüler de rol oynuyor; zira bu Atlantik ile Pasifik Okyanuslarýný birbirine baðlayacak bir geçit anlamýna geliyor. Dolayýsýyla bölgede hem enerji söz konusu, hem de transfer avantajý var.
Tam bu noktada belirtmekte yarar var. Esas mesele ‘Batý’yý Rusya enerji kaynaklarýna baðýmlýlýktan kurtarma meselesi. Rusya, geliþmiþ ülkeler pazarýný kaybetme riskiyle karþý karþýya býrakýlýnca, doðal olarak çevrelenmiþ, sýnýrlanmýþ olur. Ancak Rusya Pazar konusunda yüzünü doðuya, Çin’e de çevirebilir.
Çin, gayet tabi enerji ihtiyacýný Rusya’dan saðlamayý, bunu da güvenlik iþbirliði içinde garanti altýna almayý tercih edebilir. Bu yolla ABD’nin Güney Kore, Güney Çin Denizi, Filipinler ve Japonya hattýndaki varlýðýný da dengeleme imkaný bulur.
Ýttifak olasýlýklarýnýn önemi
Rusya ile Çin arasýnda giderek daha fazla ortak askeri tatbikat yapýlmasý, silah ticaretinin artmasý, BM Güvenlik Konseyi’nde ortak tutum sergilenip durmasý, iki ülkenin güçlerini birleþtirme ihtimalini gündeme getiriyor.
Bu ihtimali ciddiye alanlarýn yaþamsal önemde gördükleri iki konu bulunuyor. Birincisi, Rusya-Çin yakýnlaþmasý Avrupa-Amerika ittifakýný güçlendirecekse, bunun küresel istikrar saðlayacaðý bir tür yeni iki bloklu yapý oluþturma ihtimali. Ýkincisi ise ‘Rusya’yý kazanýp-Çin’le rekabet etme’ siyasetinin iflas etmesi ve ‘Çin’i kazanma’ siyasetine geri dönülmesi.
Bu iki konu eþ zamanlý olarak yaþanan bir sürece karþýlýk gelirse, kendi yerini tayin etmek konusunda kararsýz kalan tüm devletlerin Ukrayna’nýn baþýna gelenlerle karþýlaþma ihtimali bulunuyor. Üstelik tercihleri net olan ülkelerin bunu karþý tarafýn da anlayacaðý biçimde ifade etmesi gerekecek gibi gözüküyor.