Mucizeler dünyasýna hoþgeldin oðlum!

Oðlum Zerdeþt’i bu köþeyi okuyanlar az çok tanýyorlar artýk. Onunla zor zamanlardan geçiyoruz.

Zerdeþt üç aya yakýn bir zamandýr hastanede yatýyor. Temmuz ayýnda skolyozdan doktorlarýnýn baþarýlý olduðunu söyledikleri ameliyattan çýktýðý gün her þey normal görünüyordu. Sýrtýndaki eðrilik önemli oranda düzelmiþ, boyu birkaç santim uzamýþtý. Skolyozun ciðerleri üzerinde yarattýðý baskýdan kurtulduðu için, daha rahat soluk alýyor ve bize söylendiði gibi, yataktan kaldýrýp biraz yürüttüðümüzde bu rahat nefes alýþlarý biz de fark ediyorduk.,

Bir elbise dolabýný  dolduracak kadar fazla ve giyilmeyi bekleyen takým  elbiseleri o takým elbiselerle beraber boynuna takacaðý kravatlarý, ameliyattan sonra biraz daha uzamýþ ve eðriliði düzelmiþ boyuna kimbilir nasýl yakýþacak diye hayal kuruyorduk.

Bunlarý okuyup da, sakýn bu zorlu ameliyatý Zerdeþt’e sýrf bunun için reva gördüðümüzü düþünmeyin.

Bu ameliyata karar vermemizin tek sebebi vardý ve ameliyattan önce gittiðimiz bütün doktorlar, birbirlerinden tamamen habersiz olarak ayný þeyi söylüyor, ve bu sebebe iþaret ediyorlardý:

‘Bu ameliyat yapýlmazsa Zerdeþt ancak otuz yaþýna kadar yaþayabilir, skolyozu ciðerlerini ve kalbini her geçen gün biraz daha zorlayacak ve yaþam kalitesi her geçen gün biraz daha düþecek.’

Felç olma ve narkozdan uyanamama riskine raðmen, ameliyata Zerdeþt’in ömrünü uzatmak ve daha iyi bir yaþam kalitesi için razý olduk. Çok þükür korktuðumuz hiçbir þey olmadý. Ameliyattan sonra daha rahat nefes alýyordu. Ýki gün sonra ayaða kalktý. Yüzünde yeni vücudunu merak etmeye dair  aðýrbaþlý ve hüzünlü bir ifade okunuyordu sanki..

Ablasý Hiwa boy aynasýnda sýrtýný görmesi için onu yatak odasýna aldýðýnda, aynaya baktý, boyunu baþtan aþaðýya doðru þöyle bir süzdü, ama bizi biraz hayrete düþüren bir tavýrla, sýrtýndaki deðiþimi görmek istemedi..Bakýþlarýnýn sýrtýna doðru kaydýðýný fark ettiði anda boyunu baþka yöne çeviriyor ve sýrtýndaki deðiþimi görmek istemiyordu.

Bir doktoru daha sonra bu durumu, ‘Skonder kazançlarýn kaybý’ diye bir týbbi kavramla açýklamaya çalýþtý. Demek ki Zerdeþt, ona bunca eziyeti veren sýrtýndaki o eðriliði bile týbbi bakýmdan bir ‘kazancýn kaybý’ olarak görüyor ve üzülüyordu.

Ýþte biz bu koþullarda yeni vücuduna alýþacak diye beklerken, Zerdeþt ameliyattan iki hafta sonra baþlayan ve onu tamamen güçsüz býrakan bir enfeksiyon yüzünden üç aya yakýn bir süredir hastanede yatýyor. Denizi geçip derede boðulmak gibi bir þey anlayacaðýnýz.

Enfeksiyon beyin zarýný etkiledi Zerdeþt’in.

Yirmi iki yýllýk ömründe kayda deðer ne varsa, hatýralar, insanlar, sevdiði ablalarý, aðabeyleri, televizyonda seyrettiði diziler, dinlediði Kürtçe stranlar, türküler her ne varsa artýk, bir bilgisayar dosyasýnýn yanlýþ bir hareketle silinmesi gibi, silindi gitti..

Üç aydýr eski hayatýna dönebilmek için yapýlabilecek tek þey olan antibiyotiklerle onu eski haline döndürmeye çalýþýyor doktorlarý.

Zerdeþt ilk bir ay içinde boynunu, ayaklarýný ellerini kýmýldatamýyor ve yataðýnda biri tarafýndan dokunulmaz ve hareket ettirilmezse, bin yýl uyuyacak gibi duruyordu.

Ne zordu böylesine alýþmak..

Daha üç ay önce beraber sinemalara, tiyatrolara,  gittiðiniz, aradabir keyifli yolculuklara çýktýðýnýz, Mardin iþi kaburga dolmalarýnýn süslediði sofralara, davet ettiðiniz misafirlerle beraber  ve  neþe içinde oturduðunuz,  Zerdeþt gibi, inanýn öyle böyle deðil, hayatý bir limon gibi sýkarak son damlasýna kadar tadýna varan bir delikanlýnýn, geçmiþini hatýrlamadan uzun bir uykuya dalmasý, katlanýlmasý zor bir keder, zor bir ýzdýraptý..

Hayat sizi bir anda, en aza, ve o en azýn bile bu koþullarda bir mucize gibi görülebileceði yeni baþlangýçlara ve geri dönüþlere  razý ediyor birden.

Ah diyorsunuz içinizden, hiç konuþmasa da olur, ama hiç deðilse, bir defa bile Anne veya baba diyebilse..

Her sabah bu umutla uyanýyor, gece bu umutla hep Zerdeþtle beraber olduðunuz rüyalarýn içinde dolanýp duruyorsunuz..

Daha önceleri dakikalarca sarýldýðý, hayatýnda en çok yeri olan insanlarý gördüðünde þimdi hiçbir tepki vermemesi -buna dedesi ve ablasý da dahil- ya hep böyle kalýrsa, diye korkularýnýzý büyütüyor, ama hayata karþý daha kanaatkar bir tutumun içine çekildiðinizi hissederek, Zerdeþt’in dudaklarý arasýndan çýkacak bir sözün, sýcak bir bakýþýn ve gülüþün dahi sizi mutlu edebileceðini fark ediyorsunuz.


Fotoðraflarýna dönüp bakýyorsunuz ve o fotoðraflarýn neredeyse hiç birinde gülümsemesi yüzünden hiç eksik olmamýþ olan Zerdeþt’e, gece ve gündüz demeden bakýþlarýnýzý dikip, acaba yeniden ne zaman gülümseyecek diye merak içinde bekliyorsunuz.

Kýrk küsur gün sonra, enfeksiyon biraz da olsa kontrol altýna alýndýktan sonra, ve Bayrama girmeden önce baba ve anne diyebildiði ve , sadece TR6’te ve  düðünlerde gördüðü, programlarýný izlediði Stranbêj sevgili Aydýn’ý  hastane odasýnda televizyondan dinlerken hafifçe gülümsemesi, þimdilik hayatla kurduðu iki köprü iki mucize gibi sanki. Zamanýmýzý Zerdeþt’e bakan doktorlar ve hemþirelerle beraber bu köprüleri ve bu mucizeleri çoðaltmaya harcýyoruz þimdi ve her þey Hz. Eyüp sabrýyla ilerlemeye mahkum.

Bayramýn ikinci  günü Murat amcasý Mersin’den çýkýp geldi. Cep telefonundan Ahmet Kaya’nýn þarkýlarýný dinletti Zerdeþt’e. Zerdeþt o þarkýlara mýrýltýlarla eþlik etti..Annesi Canan’ý, beni ve Murat amcasýný aðlattý kerata..Ahmet’in ve Zerdeþt’in acýsý bir anda birbirine karýþtý gitti. Zerdeþt’e mi,yoksa  Ahmet’in kadersizliðine mi aðlýyorduk belli deðildi doðrusu.

Bu da hayatla ve geçmiþ yaþamýyla kurduðu üçüncü köprü üçüncü mucize oldu Zerdeþt’in.

Hayata yeniden dönüþün belirtileri, kýymetli mucizeler.

Yazmayý unuttum.

Artýk hayatýmýzda tekerlekli bir sandalye var. Zerdeþt o sandalyeye oturtulmaktan nefret ediyor, hiç alýþmadý, inþallah hiç alýþmayacak..Ama þimdilik kullanmaya da mecbur..

Bu sabah, yazýya oturmadan önce Zerdeþt’le evimizin bir odasý gibi paylaþtýðýmýz hastane odasýnda tekerlekli sandalyesine oturttuk ve hastanenin bayram tatili nedeniyle epey tenhalaþmýþ bahçesine çýkardýk. Sonbahar güneþinin aydýnlattýðý yüzü daha bir güzelleþti.

Bal rengi gözlerinin mutlulukla parladýðýný fark ettik. Adamýn biri, kalabalýk bir güvercin sürüsüne ufaladýðý ekmek parçalarýný atýyordu. Onun yanýnda durduk.

Sakarya-Kýzýlay’da gezdiðimiz günler ve Sakarya’daki güvercin sürüleri geldi aklýmýza. Bardak içinde satýlan yemlerden satýn alýr Zerdeþt ve Hiwa’ya verirdik. Hiwa ürkerdi güvercinlerin uçuþmalarýndan, ama Zerdeþt sokuldukça sokulur, bardak dolusu yemleri peþ peþe güvercinlerin ortasýna boþaltýrdý. Acaba bu geçmiþte kalmýþ hatýrasý uyanacak mýydý Zerdeþt’in?

Güvercinlere ekmek parçalarý atan adamdan bir kaç ekmek parçasý rica ettik. Adam bize ve Zerdeþt’e gülümseyerek, elindeki ekmeðin bir kýsmýný uzattý. Ufalayýp güvercinlere attýk o ekmeði. Zerdeþt tepkisiz bir an önce odasýna gitmek istiyordu, ve belli ki Sakarya’yý ve Sakarya’da yem verdiði güvercinleri hatýrlamamýþtý. Hatýrlasa orada daha dakikalarca kalmamýz iþten bile deðildi diye düþündüm. Sonra güvercinleri ve güvercinlere yem veren adamý ardýmýzda býrakarak, Zerdeþt’i bir pikeye sýkýca sarýp  içine oturttuðumuz tekerlekli sandalyeyi yeni mucizelerle yeni hayat köprüleriyle karþýlaþabileceðimiz odamýza gitmek için hastanenin kapýsýna doðru sürdük...

Mucizeler dünyasýna hoþ geldin oðlum!

Seni ve bizi  bu küçük mucizeler yaþatacak bilesin!

Senden bir mucize, bir mucize daha bekliyoruz oðlum!