Mucizevi maçı taraftar aldı!

Muslera’nın yediği (Daha doğrusu yedirdiği) gol; yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada “Aptal kaleciler” kategorisinde ilk sırada gösterilecek bir goldür. Merak etmeyin, Eurosport’ta hem de yarından itibaren yayına girer.

Tuhaf gol, G.Saray’ı da tuhaflaştırdı. O kadar ki; kendilerine gelmeleri için aradan yarım saat geçmesi gerekti... Devrenin son 15 dakikasına 7-8 pozisyon sıkıştırdı ama; düştükleri durumun telaşından isabetli şut yapamadılar.

Derken, penaltı anı geldi... Hakan Balta açıkça ve bilinçle topa koluyla yön verdi. Yani karar doğruydu. Beyaz noktanın gösterilmesindeki şok; pozisyonu hakemden başka kimsenin tam olarak görememesinden kaynaklandı. İtirazların şiddeti bu yüzdendi. Gözlemi için, hakemi kutlamak gerek.

***

Benim anlamadığım şey; artık G.Saray’da olduğu bile unutulan Gökhan Zan’ın (Bunca aradan sonra) nasıl oluyor da bu maçta oynadığıdır. Fatih Terim’in, son haftaların başarılı ismi Sabri’yi kesmesi ve fanatik G.Saraylıların bile “Kurtulamadık şu adamdan” dediği Hakan Balta’yı ilk onbire sürmesi, kamera şakası gibiydi. Ya da canı heyecan arıyordu.

Vardır bir bildiği diyeceğim ama; kalede de iki gol olunca, “Bildiği batsın” demek geldi içimden!

***

Takımın yaşadığı şok, kurduğu baskıyı organize etmede telaşa kapılmasına yolaçtı. Etikili gelişleri, bir türlü etkili sona ulaşmıyordu. Ama oyun bir saati tamamladığında; Sneijder’in bilinen tarzının harika bir becerisiyle attığı jeneriklik gol, takıma belirgin bir güven duygusu aşıladı. Takım oyunu bilinçle randevulaştı.

Ancak kenar yönetimin soğukkanlılığını korumaması ve bunun sonucu tribüne gönderilmesi; teknik kadronun kriz yönetimine sahip olmadığını gösterdi. Bu kadar sorumsuzluk olmaz! G.Saray sahada başıboş kaldı. Rezalet!

Futbolcular buna rağmen, yüklendikleri büyük hırs ve sorumluluk sonucu; unutulmayacak bir maça imza attılar. Dünkü mücadele, maçtan öte bir şeydi... Teknik kadro kenarda zaaf içinde debelenirken; takımı ayakta tutan tamamen seyirci coşkusu ve baskısıydı. Helal olsun!