Bir süredir, FETÖ’nün 15 Haziran’da yeni bir darbeye kalkýþacaðý spekülasyonlarý yapýlýyor.
Konuyu, bir gazeteci gündeme getirdi.
Kamuoyu peþine takýldý.
Darbeci elbette tarih vererek gelmezdi. Dolayýsýyla, 15 Haziran tarihinin olsa olsa, “fantezik” bir deðeri vardý.
Fakat, 15 Haziran’ýn darbe için uygun/rasyonel görülmemesi, bundan sonra darbenin düþünülmeyeceði sonucunu doðurmuyordu. Darbeci, þartlarýn olgunlaþtýðýný düþündüðünde; 15’inde de, 16’sýnda da, 17’sinde de kalkýþabilirdi bu iþe... “Þartlar uygun deðil. 15 Haziran’da darbe yapamazlar” demek, “Bu iþi 16’sý yahut sair günler için düþünmüyorlar” anlamýna gelmezdi.
Kýrk yýldýr devlet içinde örgütlenen ve “kutlu darbe günlerine” hazýrlanan FETÖ, fýrsatý ele geçirdiði her an darbeye kalkýþabilir. Bu da þaþýrtýcý olmaz. Darbeye aþermiþ psikopatlardan söz ediyoruz...
Peki, darbeci tarih vermeyecekse, 15 Haziran da nereden çýktý?
Bunun üç cevabý olabilir:
BÝR- Gazeteci fantezisidir. Yahut gazeteci duyumlarýný ve aldýðý bilgileri abartmýþtýr. Belki korkutur. Belki ilgi uyandýrmak istiyordur. Hepsi mümkün...
ÝKÝ- Örgütte “çözülmeleri” önlemek (“itirafçý” olmak için zaman kollayan mebzul miktar FETÖ militaný olduðu biliniyor) ve içeride yatanlarý beklentiye sokmak için uydurulmuþ bir tarihtir.
Ki, bunun daha akla yatkýn bir cevap olduðunu düþünüyorum.
FETÖ türü örgütlenmeler, ezoterizmi abartýrlar ve rasyonaliteyi aþýrý zorlarlar. Neredeyse bunlar olmadan yaþayamazlar.
Bol bol yalan...
Bol bol Ýsrailiyat ve hurafe...
Bol bol menkýbe...
Cezaevlerinde duvarlarýn aniden kalkmasý ve geniþ alanda kýlýnan toplu bayram namazlarý...
Hazreti Yusuf’un ziyaretleri...
Þarlatan teröristin gördüðü rüyalar ve hâþâ Peygamberimizle diyaloglarý...
Bunlar, örgüt elemanlarýnýn maneviyatýný yüksek tutmak amacýyla, sanýk avukatlarý aracýlýðýyla, cezaevlerinde dolaþýma sokuluyor. Etkili de oluyor.
Diðer taraftan, sanýklara, “Mahkemede yalan söyleyin!” talimatý veriliyor. Çünkü örgüt düsturlarýna göre, savaþ durumunda söylenen yalanlar (öyle ya, CIA adýna kendi ülkelerine karþý savaþýyorlar), yalan sayýlmýyor. Bilakis, yalan söyleyerek örgütü korumuþ ve sevap kazanmýþ oluyorlar... Darbeyi çekip çevirmekle görevli ve 15 Temmuz gecesi “Ateþ edin, önünüze çýkan herkesi öldürün...” talimatýný verdiði görüntülerle tespit edilen yüksek rütbeli subayýn, hâkim karþýsýnda “Ben darbeyi televizyondan öðrendim. Tesadüfen oradan geçiyordum, bir baktým insanlar ölüyor. Ben de aylardýr düþünüyorum, bu darbeyi kimin yaptýðýný bulamadým” diye ifade vermesi, bu nedenle þaþýrtýcý deðil. Peynir ekmek gibi yalan söyleyen manyaklar bunlar.
ÜÇ- 15 Haziran darbenin tarihi deðildir ama “baþlatýlacak” baþka bir þeyin, ileride darbeye evirilecek yeni bir hareketlenmenin tarihidir.
Bu da akla yatkýn bir cevap...
Nitekim CHP Genel Baþkaný (diðer ismiyle “Müdür”), FETÖ’nün kirli bilgilerini servis etmekle memur bir CHP milletvekilinin tutuklanmasýný bahane ederek kitleleri sokakta “vaziyet almaya”, yani “direnmeye” çaðýrdý. Tarih, 15 Haziran 2017. Sonra da bunun aðýr kaçacaðýný ve sorumluluðunu taþýyamayacaðýný düþünmüþ olacak ki, “Kimseye özel çaðrýda bulunmuyoruz, Adalet yürüyüþü baþlatýyoruz” diye kývýrmaya baþladý.
Ýstanbul’a kadar yürüyecekmiþ...
Bu yürüyüþ yeni bir Gezi nümayiþinin “habercisi”, bu nümayiþ de beklenen “darbe”nin, pardon “devrim”in “ateþleyicisi” olabilir mi?
Neden olmasýn!
Fakat önce, “O halde tüm dokunulmazlýklarý kaldýralým” sözünün (çünkü Enis Berberoðlu’nu kendi elleriyle polise teslim etmiþtir), sonra da o koltuða nasýl, hangi “kumpasla” kurulduðunun hesabýný versin.
Ki, ciddiye alabilelim edasýný ve yürüyüþünü!