Bazý okuyucular, ‘Hiç mi eleþtirilecek þey yok ki, yazmýyorsunuz?’ diye serzeniþte bulunuyorlar.
Olmaz olur mu?
Ancak, bilerek yanlýþ yapýlanlar veya kasýdlý olarak yapýlmayanlar vardýr; bir de, yapýlamayanlar.. Bunlar ayný kefeye konularak deðerlendirilemezler.
Biz de görüyoruz elbette, nice yanlýþlarý..
Ama, bir makale yazmakla bazý þeylerin düzeleceðini sanmak da bir ayrý yanlýþtýr.
Kaldý ki, yazý yazan her kiþinin doðru olduðuna inandýklarýný yazmak gibi bir sorumluluðu, namus borcu ve kalem haysiyeti vardýr elbette, ama, ‘En doðru olanlar, sadece benim yazdýklarýmdýr’ demek, büyük bir iddia olmanýn ötesinde, hattâ kiþiyi þahsiyet zaaflarýna sürükleyecek bir durumdur da..
Bu yüzden, hele de kamuoyu önüne çýkýp görüþ açýklayanlarýn, herkesten önce kendi þahsî zaaflarýný görmeye çalýþmalarý gerekir. Nitekim, ‘Söz söyleyenler yapanlardan daima çoktur; yapanlar arasýnda ise, isabet ettirenler daima azdýr..’ denilmiþtir.
Bu bakýmdan, kiþinin, birilerine muhabbet veya husûmet besler, ya da iltifat veya intikad eder/ eleþtirir iken; daima ifrat ve tefritten, /aþýrýlýklardan kaçýnýp, itidal üzere hareket etmesi veya muhatablarýn yerine kendisini koyup, kendi tepkilerinin nasýl olacaðýný düþünmesi gerekir.
Çoðu kimse, kendi istediði þekilde bir devlet yönetimi olursa, herþeyin hemen düzeleceðini sanýr. Ama, acaba bizler icraat mevkýinde ve de o muhabbet veya husûmetler dalgalarý karþýsýnda kalsak, nasýl tepkiler veririz ve yanlýþlardan uzak kalabilir miyiz?
Ayrýca, bir otoriteye karþý çýkanlar genelde, zihin dünyalarýnda bir karþý otoriterlik duygusu taþýyorlar demektir.
Ziyâ Paþâ, ne demiþti 150 yýl öncelerde:
‘Onlar ki, lâf ile verir, dünyaya nizâmât,
Bin türlü teseyyüb (ihmalkârlýk) bulunur hânelerinde..’
Geçen sene, bir eleþtiri yazmýþtým, üstü kapalý.. Ertesi gün, mâlûm ‘laik’ cenah, ‘Yandaþ gazeteden aðýr eleþtiri..’ diye, hattâ benim kasdetmediðim konularý ve kiþileri de içine alacak þekilde aktarmýþlardý, o yazýyý... O zaman bir daha anlamýþtým ki, eleþtiri yapmak adýna, muhalefet mevzilerinden ve onlardan birisi gibi, kendi bulunduðum tarafa bomba atmamalýyým.
Bunlarý niçin mi yazýyorum? (Onu da, inþaallah, Çarþamba günü..)
VE, 2 ANMA GÜNÜ…
Dün, iki önemli yýldönümü idi.
1- 5 Temmuz, Ýstanbul - Fatih’te vurularak, henüz 30 yaþýndayken öldürülen ve bizim neslimizin pýrlanta beyinlerinden olan merhûm Sedat Yenigün kardeþimizin dünya hayatýna vedâ ediþinin 40. Yýldönümü idi.
Bu münasebetle, Sedat kardeþimizin Silivrikapý Mezarlýðý’ndaki mezarý baþýnda, dün Ýkindi namazýndan sonra, onun 75-80 kadar dost ve öðrencileri, bir kez daha bir araya geldiler; ve, 40-50 yýl öncelerde verilen mücadeleleri ve bugüne yansýyan sonuçlarýný ve yarýnlara dair ümidlerini konuþtular.
Sedat Yenigün kardeþimin aziz rûhuna, Allah’u Teâlâ’dan rahmetler diliyorum.
2- Dün, Erzincan’ýn Baþbaðlar Köyü’nde sýrf Müslüman olduklarý için alçakça katlediÝlen 33 müslümanýn katlediliþlerini 27. Yýldönümü idi.
O mazlum Müslümanlarý rahmetle anýyor, geride kalanlarýna sabýrlar diliyor; ve sevdiklerinin kendilerine, ‘sýrf Müslüman olduklarý için katledilmek’ gibi iftihar verici bir hâtýra mirasý býraktýklarýný hatýrlatýyorum.
Bu vesileyle, þunu da hatýrlayalým ki, ömrü Müslüman halkýn inanç deðerlerine mizah yoluyla saldýrýlarla geçmiþ olan Aziz Nesin isimli bir yazarýn, ‘Þeytan Âyetleri’ ‘isimli bir eseri türkçe olarak yayýnlayacaðýný ve Sivas’taki bir programa katýlacaðýný açýklamasýna tepki olarak meydana gelen bir protesto hareketi sýrasýnda, 3 Temmuz 1993 akþamý Sivas’ta Madýmak Oteli’nde çýkan bir yangýnda 37 kiþinin ölmüþtü. Buna mukabele olarak, PKK tarafýndan yapýlan kanlý bir saldýrýda, dindarlýðýyla bilinen Baþbaðlar’daki 33 müslüman vatandaþ katledilmiþti.
Sivas Cinayeti’nin, Ýslâmî hassasiyet ve ölçü sahiplerince sahiplenilecek hiçbir tarafý yoktur. Ama, Baþbaðlar Katliâmý konusunda, laikleri, ateistlerin taa baþtan beri sessiz kalmalarýný nasýl deðerlendirmeliyiz?