Muhafazakar kesime sataþmak için kapý gýcýrtýsý bile bahane!

En saðdaki fotoðraf Efes antik kentine ait; Koruma altýnda bir tarihi mekan. Ve fakat, düðün yemeði ortamýný andýran o beyazlar giydirilmiþ masa ve sandalyeler neyin nesiydi?



Fotoðraf önceki gün sosyal medyada yayýldý; altýna yazýlan yorumlardan bazýlarý:
-Ýftar mý açacaklarmýþ?
-Bunlar tarihi yýkan IÞID kafalýlar, baþka ne beklenir!
-Ancak týkýnmaktan anlarlar!
-Film için istedik izin vermediler
-Sünnet düðünüdür, üç yýl önce Eskiþehir Arkeoloji müzesinde yapmýþlardý.
-Düðün salonu mu yapmýþlar, içine mescid de yapsalar bari…
-Burada nikaha izin verenlerin ve katýlanlarýn Allah belasýný versin!
O fotoðraftan bir anda sünnet düðünü, IÞID kafasý, mescit, iftar, düðün salonu nasýl çýktý? Bir söz vardýr, ‘Delinin biri kuyuya taþ atmýþ, kýrk akýllý çýkaramamýþ.’
Öyle görünüyor ki sosyal medya, o kuyunun ta kendisi olmuþ bugün. Bilip anlamadan, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlarýn haddi hesabý yok.
Nitekim dün sosyal medyayý çalkalayan bu ‘olay fotoðraf’ domino etkisiyle gazete manþetlerine de taþýndý. Neyse ki Kültür Bakanlýðý jet hýzýyla açýklama yaptý da meselenin aslý anlaþýldý.
Orada, düðün yapýlmýyor, sadece tanýtým amaçlý turizm etkinliklerine yer veriliyormuþ ve belli kurallara riayet etmeleri þartýyla turizm acentelerine 40 bin ile 75 bin TL arasýnda bir ücretle kiralanýyormuþ. Benzeri uygulamalar dünyada da mevcutmuþ.
Olabilir... Ýnsanlarý büyük ölçüde yanýltan ise o beyaz örtülü masa ve sandalyeler oldu zaten. Hoþ, yukarýdaki yorumlara bakýlýrsa, oraya antik masalar bile konulsa bir kesimin öfkesi her zaman tetikte… Üstelik her þartta muhafazakar kitleyi karalamak üzerine kurgulanmýþ, otomatiðe baðlanmýþ bir tepki bu… ‘Mescid de açsalar bari, IÞID’cý kafalýlardan baþka ne beklenir ki, iftar mý açacaklarmýþ…’ sokuþturmalarý bu ruh halinin tezahürü.
Usulüne uygun restorasyon konusunda zaman zaman sýkýntýlar yaþayan bir ülke olduðumuz doðrudur.
2013 yýlýnda Kayseri’deki Gevher Nesibe Þifahanesi’nin zeminine laminant parke döþenmesi utanç vericiydi örneðin.
Daha dün... Bir kýyý camii olan Üsküdar’daki Þemsipaþa Camii’nin deniz tarafýna ‘yürüme yolu, meydan’ bahanesiyle demir kazýklar çakýlmasý sonucu cami duvarlarýnýn çatlatýlmasý da öyle...
Bu çalýþmalar, ilgili kurullardan izin alýnarak yapýlmasýna raðmen nasýl oluyorsa ‘Evdeki hesap çarþýya uymuyor’ ve bazan böylesi utanç manzaralar çýkýyor karþýmýza.
Bu durumda esas mesele, suçu genelleþtirip bir kesime maletmek yerine‘sorumlularý’ birlikte aramak olmalý deðil mi?
Biz internetteki ‘gayya kuyusu sakinleri’ne düþen, her gözümüze sokulana inanýp, bilgi sahibi olmadan öfke sahibi olmamak, her olumsuz geliþmeyi, alakalý alakasýz, kýzgýn yað döker gibi ‘bizden olmayanlarýn’ üstüne boca etmemektir. Yanlýþa itiraz ederken iþin içine peþin hüküm ve yalan karýþýrsa, önce kendi ahlakýmýzý hesaba çekmemiz gerekmez mi?
Bir fotoðraf karþýsýnda köpükler saçmak, meselenin ne olduðunu anlama çabasýna dahi gerek duymadan otomatik küfretme pozisyonu almak hiçbir çatlaðý onarmaya yetmeyeceði gibi iyiniyetinizi de sorgulatýr hale geterir.