Yeni Türkiye demek en baþta kompleksten arýnmak ve adil olmak demektir. Bireyin hukukunun ve kanun karþýsýndaki bütün avantajlarýnýn teminat altýna alýnmasý demektir. Adil yargýlamanýn herkes için bir lütuf deðil, doðal ve pazarlýk edilemez hak olmasý demektir. O birey darbeci yani demokrasinin en büyük düþmaný olsa bile...
Ergenekon hükümlülerinin usul eksikliði nedeniyle tahliyesinden sonra kararý kesinleþmiþ olan Balyoz davasý mahkumlarýnýn da yeniden yargýlama unsurlarýnýn oluþmasý nedeniyle tahliyesi bu temel ilkelerin gereðidir. Yeni Türkiye’nin hukuk ahlakýna yaraþan da budur.
Üstelik o Türkiye ki ayný gün, yýllarýn ürkekliði ve beceriksizliði sonucu ihmal ettiði 12 Eylül hesaplaþmasýný 34 yýl sonra tamamlamýþ ve 12 Eylül’ü mahkum etmiþtir.
Bütün bunlar, ülkenin karanlýk, gergin, kutuplaþmýþ günlerden geçtiði iddialarýnýn pervasýzca bir politik malzeme olarak kullanýldýðý dönemde olmuþtur. Ergenekon ve Balyoz planlarýnýn hedefi olan partinin iktidarýnda ve o partinin referandum yoluyla gerçekleþtirdiði anayasa deðiþiklikleri sayesinde.
Eðer AK Parti, 12 Eylül 2010 referandumunun altýna gövdesini koymasaydý, bugün ne Balyoz, ne Ergenekon davalarý yeniden açýlabilecek ve ne de haklarý ihlal edilen yüzlerce kiþi için cezaevi kapýsý aralanabilecekti. Ve elbette, ne de Hanefi Avcý gibi içeride geçirdiði her dakika bu ülkenin üstünde büyüyen utanç olan bir þahsiyete yapýlan zulüm bitecekti.
Hepsinden de önemlisi, 12 Eylül 1980 darbesi hala bir kara gölge olarak üzerimizi örtüyor olacaktý.
Unutmayalým, o referandum bugün Ergenekon ve Balyoz sevincini yaþayan ve de 34 yýldýr 12 Eylül’den þekvacý kitlelerin itirazýna; itirazý bir yana býrakýn açýk direncine raðmen kabul edilmiþti. O sayededir ki Anayasa Mahkemesi’ne bireysel baþvuru hakkýný verilmiþ ve yol açýlmýþtýr.
Yeni Türkiye’nin demokrasi anlayýþý budur. Hakkýn, hukukun; o hakkýn ve hukukun tecellisine direnenlere raðmen tahakkukudur.
Bu ülke, gerginlikleri, anlayýþsýzlýklarý, bencillikleri, saygýsýzlýklarý görmezden gelerek, vatandaþlarýnýn teker teker özgür iradesiyle hukuku inþa edip hakký teslim edebiliyor. Komplekse kapýlmadan, kimin iþine yaradýðýný gözetmeden...
Bütün bu önemli adýmlarýn zemininde demokrasinin kalitesi geliþiyor. Çoðunluðun azýnlýk hakkýný inþa ettiði; sözkonusu darbeciler de olsa hukukun herkes için bir hak olduðu ilkesi yerleþiyor.
Tek parti veya vesayet yýllarý anlayýþý böylelikle tarih oluyor. Gücü elinde bulunduranýn kendisine benzemeyene hayat hakký tanýmadýðý, insanlarý tek tipleþtirmediði, kimsenin fikir hakkýna itiraz etmediði ve farklýlýklarýn suç sayýlmadýðý bir anlayýþ geliþiyor.
Türkiye, muhafazakar, yenilikçi, Anadolulu ve demokrat sýnýflarýnýn üzerinden standartlarýný yükseltiyor.
- 12 Eylül generallerinin hak ettikleri cezayý almalarý,
- Ergenekon’un tahliyesi,
- Balyoz’un hem tahliyesi hem de yeniden yargýlanmasý bu yükseliþ sayesindedir.
Türkiye demokrasisi, gerilimin en yüksek olduðu, iktidar çatýþmasýnýn toz kaldýrdýðý zamanlarda bile kalitesini gösteriyor. Standartlarý düþük Eski Türkiye’nin üzeri örtülürken yüksek standartta yeni bir baz oluþuyor.
Bundan sonra hiçbir parti, hiçbir iktidar, hiçbir medya, hiçbir akademi ülkeye daha azýný öneremez. Kendisine darbe tertip edenin hukukunu bile ince eleyip sýk dokuyan bir demokrasi artýk daha azýna dönüp bakmaz bile...