Muhafazakarlar Ortadoðu konusunda bölündü

Geçen hafta Mitt Romney’nin dýþ iliþkiler üzerine yaptýðý konuþma þaþýrtýcý derecede ýlýmlýydý. Öfkeliydi ancak yakýndan bakýldýðýnda, politikada büyük bir deðiþimin sinyalini veriyordu. Romney Afganistan’dan çekilme süresini doðruladý; Irak’a tekrar birlik yollamayý teklif etmedi ve Ýran’a askeri saldýrý düzenlenmesini savunmadý. Ortadoðu’da iki devletli bir çözüm için çalýþacaðýna söz verdi. Geçen aylarda diline doladýðý Çin’e karþý saldýrganlýðýný bile bir kenara býraktý. 

Romney yalnýz Suriye politikasýnda bir deðiþim önerdi. Orada bile dikkatle seçilmiþ sözcüklerle ve pasif bir tutumla, baþkan olarak Suriye muhalefetini silahlandýracaðýný açýklamadý; sadece “ihtiyaç duyduklarý silahlarý edinmelerini garanti edeceðini” söyledi. Bahsettiði kiþiler, “muhalefetin, deðerlerimizi paylaþan üyeleriydi.” Yani Romney’nin mevcut politikadan ayrýldýðý tek nokta, Suriyeli isyancýlar arasýnda Ýslamcý olmayanlarý bulmak konusunda daha fazla çaba göstermemiz ve Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ý, onlara daha fazla silah saðlamaya teþvik etmemizdi.

***

Romney’nin ýlýmlý tavrý kýsmen, merkeze yöneliþinin bir devamýydý. Fakat ayný zamanda muhafazakarlarýn Ortadoðu’daki karmaþa konusunda ne yapýlacaðý üzerinde mutabakata varamadýðýný da gösteriyor. Romney’nin en ateþli sözlü saldýrýsý, Arap Baharý sonrasý Baþkan Obama’nýn politikalarýna yönelikti. Bingazi’deki ABD Büyükelçisi Chris Stevens’ýn öldürülmesini kastederek Romney, “geçen ay Amerika’ya gerçekleþtirilen saldýrýlar geliþigüzel eylemler olarak görülmemeli. Ortadoðu’nun geneline yayýlmýþ, daha büyük bir mücadelenin dýþavurumlarýydý” dedi. Sorun, muhafazakarlarýn bu mücadele üzerinde derin bir ayrýlýk yaþamalarý.

Kýsa süre önce New Yorklu bir forum olan Intelligence Squared, “Seçilmiþ Ýslamcýlar Diktatörlerden Ýyidir” önermesinden yola çýkarak, Birleþik Devletler’in Ortadoðu’da karþý karþýya kaldýðý seçenekler üzerine bir münazara düzenlendi. Önermeyi savunanlarýn baþýnda önde gelen muhafazakar aydýnlardan Reuel Marc Gerecht; karþý çýkanlarýn baþýnda da önde gelen muhafazakar bir aydýn olan Daniel Pipes vardý. Bu, konu üzerinde muhafazakar görüþün ne halde olduðunu yansýtýyor. 

Bir tarafta, Obama Yönetimi’nin Mýsýr’da Hüsnü Mübarek’i iktidarda tutmasý gerektiðine inanan, Romney’nin danýþmaný John Bolton ve TV sunucusu Sean Hannity’yi görüyoruz. Geçen ay Hannity, Mýsýr’da ortaya çýkmakta olan demokratik sistemi “þiddet, nefret, radikal Ýslam, delilik ve ölümün yükseliþi” þeklinde tanýmladý. Diðer yanda, Obama’nýn seçimlere geçiþi desteklemek konusunda daha hýzlý hareket etmiþ olmasýný dileyen Paul Wolfowitz ve Arap diktatörlüklerinin yýkýlýþýný kutlayan diðerlerini görüyoruz.

***

Bu önemli bir tartýþma. Önümüzdeki birkaç on yýl içinde Ortadoðu, “baðnaz demokrasi”nin yükseliþine ev sahipliði yapabilir: Pek çok seçimin, fakat çok az bireysel hakkýn olduðu ülkeler. Veya çoðulculuða ve hukukun egemenliðine doðru kademeli bir evrim gerçekleþebilir. Fakat Hannity’nin de belirttiði gibi saðda, bu tartýþmanýn yerini Ýslam’a ve Ýslamcýlýk’a karþý içgüdüsel bir tepki alýyor. Bu, ne bölgede olanlarý anlayabilmek açýsýndan doðru ne de buna yardýmcý oluyor.

Arap dünyasýndaki sorunun kalbinde, eski düzenin son derece istikrarsýz olmasý yatýyordu. Mýsýr’daki gibi baskýcý rejimler on yýllar içinde radikal muhalif hareketlere sebep oldular. O muhalefetler çoðunlukla þiddete yöneldiler ve bu diktatörlükleri desteklediði için Amerika’ya saldýrdýlar. Baþka bir deyiþle, ABD’nin Mübarek, Suudi monarþisi ve bu tür diðer rejimlere verdiði destek, 11 Eylül 2001’deki saldýrýlarý düzenleyen terörist gruplarý kamçýladý.

El Kaide, eðer Arap dünyasý demokratikleþirse, ideolojik cazibesinin özünü yitireceðini biliyor. Bu yüzden El Kaide lideri Eymen el Zevahiri, Müslüman Kardeþler’in Mýsýr’daki demokratik süreci destekleyip katýlma kararlarýný kýnayan bir kitap yazdý.

Yeni Mýsýr devlet baþkanýndan bir açýklama veya bir politika beklemekten umudumuzu kesebiliriz. Gerçek þu ki Arap dünyasý artýk gerçekten meþru liderler seçti. Çoðu, El Kaide ve diðer cihatçý gruplarý kýnadý ve Ýslam ve demokrasiyi uzlaþtýrmaya çalýþýyorlar. Onlara karþý mý çýkmalýyýz? Ýþte bu yüzden Romney de sonunda Libya ve Mýsýr’ýn seçilmiþ hükümetleriyle birlikte çalýþmamýzý ve onlarý doðru istikamete yöneltmek için çaba göstermemizi öneriyor.

Tereddütsüz olarak laik bir diktatörlüðün, içinde radikal Ýslamcý güçler de bulunan muhalif bir hareketin tehdidi altýnda olduðu bir yer var. Bu sebeple siyasi Ýslam’ýn getirecekleri üzerine kumar oynamaktansa laik diktatörleri desteklemenin daha iyi olduðuna sahiden inananlar, Suriye’deki Esad rejimini desteklemeliler.