Muhafazakârlar ve mühendisler

Sosyolog Nilüfer Göle'nin doktora çalışması Mühendisler ve İdeoloji adını taşıyor. 1980'lerin başında yapıyor bu araştırmayı. ODTÜ mezun üzerine, (etnografik yöntemle) yaptığı konuşmalar ve gözlemlere dayanıyor. Hepsi de İzmit'te özel fabrikalarda çalışıyor. Göle, Türkiye'nin kalkınma ve modernleşmesini mühendisler üzerinden giderek açıklamaya çalışıyor. Ancak baktığı yer eksik. Daha sonra muhafazakârlara da yöneliyor.

Türkiye'nin kalkınmasında mühendisler ile muhafazakarlar ilişkisine yoğunlaşmak daha doğru. Çünkü realiteye baktığımız da İTÜ'den mezun olana ve muhafazakar ortamlar ve düşüncelerle haşir neşir olan mühendislerin etkisi çok büyük. Demirel, Erbakan ve Özal buradan mezun oldular ve Türkiye'yi mühendislik formasyonlarıyla modernleştirme çabasına girdiler. İdeolojiden daha fazla (Erbakan hariç) kalkınma eksenli hareket ettiler. Barajlar, kanallar, otobanlar, elektrik santralleri ve fabrikalar...

Muhafazakarlık, mühendislik formasyonuyla Türkiye'ye ciddi katkılarda bulundu. Aslında Erdoğan da mühendis olmasa bile bu yaklaşım çerçevesinde hareket etti. Havaalanları, barajlar, köprüler ve tüneller ile daha üst düzeye çıkardı. Burada kültür ve medeniyet temelli modernleşme hamleleri yetersiz kaldı.

Şimdi mühendislik ve muhafazakârlık ilişkisi Selçuk Bayraktar aktörlüğüne geçmiş gözüküyor. O, yeni bir hamle başlattı ve bunun etrafında da bir gençli hareketi inşa etmeye çalışıyor. Uçak teknolojisi ve güvenlik teknolojisi ile çok farklı bir açılıma yöneldi. Üstelik bu çalışmaları da bölgede ve dünyada yankılanıyor. Türkiye'nin sınırlarını aşıyor. Güven sorunlarının arttığı bir tarihi döneme denk geliyor.

Bayraktar, TEKNOFEST kavramıyla bu çalışmalarını konseptleştiriyor. Hızlı teknoloji, tam da modern dönemde hızı en iyi simgeleyen uçaklar alanında bunu yapıyor. Bir mühendis o da. Aynı zamanda muhafazakar. Muhafazakârlık ve mühendislik ilişkisinin yeni tipini ve modelini temsil ediyor. Şimdiye kadar çalışmalarını daha çok "popüler milliyetçilik" etrafında yansıtıyordu. Uçak isimleri de bunu yansıtıyor. Kızılelma, Kaan, Göktürk... Vatan savunması vurgusu ve yine milli teknoloji vurgusu.

TEKNOFEST, şimdi bir gençlik hareketine dönüşüyor. Adana'da yapılan son festivalde bunun mesajını veriyor: "Yapay zekâ da insanlık için bir kalem. Yapay zekâ etik ve ahlaki öğelerle şekillendirilirse insanlık için bir dönüm noktası olabilir. Aksi halde insanlık için karanlık olur. Bu harekete dur diyecek bir hareket var. TEKNOFEST hareketi. Dünyayı değiştirecek projeler bu meydandan çıkacak. Memleketimizin geleceğini ve daha adil bir dünyayı burada inşa edeceğiz."

Teknolojik gelişmelere belli bir ahlakla yaklaşma öneriliyor. Dünyadaki teknolojik gidişatın ahlakı hiçe sayan gidişatına dur diyecek ve ona belli bir anlam verecek tutuma sahip olma savunuluyor. TEKNOFEST hareketi, bunu durduracak bir misyonla tanımlanıyor. Bu tutumuyla hem memleketin hem de dünyanın geleceğini adil olarak şekillendirecek. Mühendislikten doğan ve ahlaki mesuliyeti de üstelenen bir gençlik hareketi ortaya çıkıyor. Muhafazakârlığın mühendislikle kurduğu yüzyıla yakındır devam eden ilişki yeni bir aşamaya geçiyor.

Festivale katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan da mühendislik ve muhafazakarlık arasındaki ilişki açısından önemli vurgularda bulunuyor. Güvenlik açısından TEKNOFEST'in taşıdığı önemi vurgulaması yanında bahsettiğimiz değerler ve hareket açısından da çok dikkat çekici ifadeler kullanıyor: "TEKNOFEST bir gençlik destandır. TEKNOFEST bir teknoloji devrimdir, bereketli Anadolu topraklarında filizlenen idealist gençlerin güçlü sesidir".

Erdoğan, mühendislikten sadece güvenlik ve ileri teknoloji beklemiyor. Aynı zamanda ondan bir destan diye bahsediyor. İdealist gençliğin sessi" olarak yorumluyor. Bu da teknolojinin belli değerler ve ideallerle beraber önem taşıdığı inancına sahip muhafazakâr mühendisliğin anlam dünyasını anlatıyor.

Muhafazakar mühendisler, Türkiye'nin kalkınmasını çeşitli ideallerle ve yeni gençlik hareketiyle inşa etmeye devam ediyorlar.