Muhalefet dağınıktı, darmadağınık oldu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Mayıs akşamı itibariyle yeniden çalışmaya başladı desek abartı olmaz sanırım. Seçimin son haftalarında artık gerçekten çok yorgun olmasına rağmen elinden gelenin en iyisini yapmaktan geri durmadı. Seçimin mühendislikle değil millete hizmetle kazanılacağını bildiği için hiçbir şeyi riske atmadan, millete verdiği her sözü tutarak göğüsledi ipi. Bir oy için çalıştı, tüm teşkilatı da bu şekilde motive etti.

O kadar ki yeminli düşmanları bile "Diktatörler ikinci tura kalmaz" demek zorunda kaldı.

Seçim ikinci tura kaldı, son iki hafta yine en çok çalışan lider Erdoğan, en çok çalışan parti AK Parti oldu.

Daha o akşam, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yüzbinler Erdoğan'ı karşılamak için toplanmışken, yüzde 52'nin coşkusu ile insanlar arabalarına binip kutlama yaparken Erdoğan, Mart 2024'te gerçekleşecek olan yerel seçimleri işaret eden bir konuşma yaptı.

Teşkilatına sakın rehavete kapılmayın dercesine yeni hedefi gösterdi.

Hiç vakit kaybetmeden kabine oluşturuldu. Bir taraftan Meclis, bir taraftan yeni bakanlar, nerede kalmıştık diyerek işe koyuldu.

Cumhurbaşkanı yaz aylarını bile boş geçirmeyip teşekkür turlarına başladı. En çok oy aldığı Bayburt'tan başladı. Seçimden önce gittiği şehirlere yeniden gidiyor ve bu vesileyle hem teşekkür ediyor hem de yeni eserlerinin açılışını yapıyor.

Yani seçimler öyle siyaset mühendisliğiyle değil, sonuna kadar terleyerek kazanılıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Perşembe günü AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Ankara ve İstanbul'u geri alma hedefini tekrarladı. Öyle bir konuşma yaptı ki, sanırsınız 14-28 Mayıs seçimlerini o kazanmamış. 22 yıldır seçim kazanan namağlup bir lider olarak tarihe geçmiş iken yine değişimden bahsediyor.

Değişim diyor, muhasebe diyor; çünkü AK Parti'nin oyları görece düştü. Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakında, Cumhurbaşkanlığı seçiminde son üç seçimin ortalamasının altına düşülmedi ama yine muhasebe, yine çıkartılacak dersler var. AK Parti Genel Başkanı olarak diyor ki; "Partimizin oylarında görülen negatif ayrışmanın farkındayız. Hangi alanlarda sorunumuz varsa süratle müdahale edeceğiz. Nerede hatamız olmuşsa hiçbir komplekse kapılmadan kabul edecek ve düzeltmenin yollarını arayacağız. Kadrolarımızı takviye etmemiz, yeni yüzlerle güçlendirmemiz gerekiyorsa inşallah büyük bir titizlikle bunu da gerçekleştireceğiz."

Milletvekillerinin yüzde 70'e yakınını değiştirdi, Bakanlar kurulu yepyeni yüzlerle görevine başladı. Parti yönetimindeki değişim için de düğmeye basıldı. Yerel seçimler için strateji ekibi şimdiden oluşturulmuş ve il seçim sonuçları çalışılıyor.

Tekrar edelim, seçim koltuk kavgasıyla, ayak oyunuyla, siyaset mühendisliğiyle kazanılmıyor. Dikensiz gül bahçesi vadedince millet tamam aradığımız bu demiyor.

Çalışarak, hizmet üreterek, vizyon ortaya koyarak, güven vererek, sorunların üstesinden yine bunlar gelir inancını oluşturarak kazanılıyor seçim.

Erdoğan yan gelip yatarak, ya da başkalarının aklıyla yola çıkarak seçim kazanma makinesi olmadı.

Muhalefete bakıyorsunuz; seçimi kazanamadılar çünkü FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerinin desteğini aldılar. Türkiye'nin dış politikasından rahatsız olan Batılı aktörleri memnun edeceklerini söylediler. Ve dağınık, kimliksiz, siyasetsiz bir görüntü verdiler.

Genel seçimlere böyle bir dağınıklık içinde girdiler. Şimdi ise darmadağınık bir haldeler.

Ve mesele CHP'nin ne yapacağı meselesi değil. İmamoğlu mu genel başkan olsun, Kılıçdaroğlu mu devam etsin meselesi de değil. Muhalefetin baştan aşağı yeniden dizayn edileceği bir sürece gidiyoruz. 6'lı masayı kuranlar, bunlarla ve bu şekilden olmayacağını anladılar. Yeni bir film çevirme peşindeler.

Muhalefet partilerimizin "Türkiye'ye karşı" değil "Türkiye için" muhalefet yapmak üzere ve kendi akıl ve imkanlarıyla bir değişim süreci içine girmeleri gerekir.

FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerinin, illegal tüm yapıların ve Türkiye muarızı açıklamalarıyla bilinen Batılı aktörlerin lehine tutum almaktan vazgeçmeleri, Türkiye'yi tıkayan ve kutuplaştıran nefret söylemini terk etmeleri ve talip oldukları şeyin her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış Türkiye Cumhuriyeti'ne iktidar olmak olduğunun bilincine varmaları gerekir.