Muhalif olmak bir açýdan riskli ve kiþisel gözü peklik anlamýna gelirken, öbür taraftan psikolojik tutarlýlýk saðladýðý için içten içe haz veren bir durum. Özellikle maliyetin aðýr olmadýðý durumlarda muhaliflik psikolojik konfor bile saðlayabiliyor. Hatta her þartta muhalefette kalmayý sevip alýþkanlýk haline getirenler bile var.
Eleþtirisel düþünce ile muhalif olmayý birleþtirmeyi “entelektüel namusun” gereði olarak görüp; karþýt pozisyondaki her bir kiþiyi “iktidar yalakasý” veya “konum ve menfaat peþinde koþan” olarak yaftalamak kiþiye psikolojik üstünlük imkâný veriyor. Böylece kiþi kendisini “iyi” diðerlerini “kötü” olarak bir çýrpýda konumlandýrmýþ oluyor.
Ýþte bu psikolojiler sahte bir adam tipinin üremesine imkân veriyor. Kiþi ne üretti? Ne baþardý? Ne inþa etti? Sorularýnýn muhatabý olmaktan çýkýp, onlar ne yapamadý? Onlar neyi kötü yaptý? Onlar ne kadar kötü? Sorularýný soran bir adama dönüþüyor. Halbuki, muhalif olmakla “entelektüel dedikoducu olmak” arasýndaki çizgi o kadar da kalýn deðil.
Aslýnda iktidar olmanýn farklý halleri var. Siyasal iktidar, ekonomik iktidar ve kültürel iktidar olmak farklý þeyler. Kiþiler farklý iktidar havzalarýnda nefes alýp verebilirler. Biri için iktidar mücadelesi siyasal alan iken, bir diðerinin mücadelesi kültürel iktidar alanýnda olabilir. Örneðin bir kiþi siyasal alandaki bir aktörü veya grubu takmayabilirken, kültürel alandaki aktör ve gruplarýn kendisi ile iliþkisini bayaðý bir dert edinebilir.
Aslýnda siyasal muhalefette iken kültürel iktidarda olmak gayet mümkün. Entelektüel ilgilere sahip biri için kültürel iktidarda olmak daha cazip olabilir. Örneðin bir kiþi siyasal iktidara muhalif olmayý göze alýrken, kültürel iktidara muhalif olmayý göze alamayabilir. Kültürel mahalleden aforoz edilerek kovulmak, maddi imkanlardan uzaklaþmaktan daha acý gelebilir. Bu sebeple de birçok kiþi siyasal iktidara karþý cesurken, kültürel iktidardakilere karþý korkak olabiliyor.
Hayatýmýn en zorlayýcý idari görevi Bakýrköy Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Hastanesi’ni dört yýl yönetmek olmuþtu. Bu dönemde, var olan gerçekliðin karmaþýklýðý ve çok faktörlü dünyasýnda anlamlý iþ yapmanýn kolay bir iþ olmadýðýný anladým. Zekaný, yeteneklerini, enerjini, iyi niyetini hatta fedakarlýðýný tüm zerresine kadar ortaya koyduðunda dahi sýnýrlý deðiþim yapabilmek acý verici bir deneyimdi. O zamandan beri WhatsApp gruplarýnýn eleþtirisel kaosuna gýcýðým. O zamandan beri fazla ve keskin konuþan her kiþiye sorduðum soru þu: Ortaya derdimize deva olacak ne koymuþ? Neyi baþarmýþ? Konuþmasý baþardýðýndan fazla olan kimseyi artýk ciddiye almýyorum.
Bizi ancak üretim ve inþa kurtarýr. Ýnþa süreci için eleþtirisel düþünmeye eyvallah. Hakikat arayýþý sürecinde muhalif olmaya yolumuz düþerse eyvallah. Fakat bulunduðu grup içinden, kendilerine bakmaksýzýn diðerlerine sallayanlara ise eyvallah yok. Ýnsanlarla deðil meselelerle uðraþmak lazým. Ýnce iþçiliklere dalmak lazým. Yüzlerce ayrý alandan ince iþçilik ile nitelikli üretimlerin bir araya geldiði kültürel atmosfere ihtiyacýmýz var.