Ben mi duymuyorum? Muhalefetin þanlý Cumhurbaþkaný adaylarý “FETÖ’yle mücadele” diye bir baþlýk açtýlar da, ben mi görmüyorum?
Meral Akþener ne diyor mesela?
Baþbakan olmaya ahdettiði günlerde, FETÖ’nün televizyon kanallarýna çýkýp, iktidara geldiklerinde tutuklu polisleri (17/25 tertibini sahneye koyan, illegal dinleme yapan, dönemin Baþbakanýna fiziki takip uygulayan polislerden söz ediyor) “serbest býrakacaðýný” söylüyordu.
FETÖ, “Paralel Devlet Yapýlanmasý” adýyla MGK’nýn öncelikli tehdit listesinde birinci sýraya yerleþtirilmiþ, yapýyý deþifre çalýþmalarý baþlatýlmýþtý ama Akþener (niyeyse) bu durumu dikkate almadý, FETÖ’nün uzattýðý her mikrofona konuþtu ve “maðdur militanlarla” (!) ilgili Emre Uslu’nun da takdirlerini kazanan duygulu konuþmalar yaptý.
Bir açýk hava toplantýsýnda da, “Bu böyle gitmez” diyordu.
Bu böyle gitmezmiþ, görecekmiþiz 15’inden sonra her þey deðiþecekmiþ.
Bu konuþma, darbeden önce yapýldý.
O günlerde, “Yooo, bu böyle gitmeyecek, deðiþecek... Göreceksiniz, 15’inden sonra her þey deðiþecek... Yurtta sulh, cihanda sulh” öngörüsünü haklý çýkaracak bir “durum” yoktu. Daha doðrusu, FETÖ’nün darbeye yönelebileceði spekülasyonlarýndan öte bir “durum” görülmüyordu.
Meral Akþener neye dayanarak ya da hangi bilginin verdiði özgüvenle 15’inden sonra iþlerin deðiþeceðini söylüyordu?
Zikrettiði tarihte seçim yoktu...
Kongre ya da kurultay yoktu...
Siyasi iktidarý zorlayacak bir “gensoru” tehdidi yoktu...
Parlamento dengesini deðiþtirecek bir hareketlilik ya da transfer çalýþmasý yoktu...
Nasýl deðiþecekti iþler?
Meral Akþener’i coþturan ve darbecilerin sloganýný çýðýrmak zorunda býrakan (yani “yurtta sulh” dedirten) FETÖ’nün bir darbeye hazýrlandýðý bilgisi miydi?
Bugün Akþener’i iddialý bir Cumhurbaþkaný adayý olarak görüyoruz ve seçimi kazandýðýnda FETÖ’yle nasýl bir mücadele edeceðini bilemiyoruz.
Bu mücadeleyi gerekli görüyor mu, onu da bilemiyoruz.
Muharrem Ýnce’den de bu konuda bir açýklama yahut beyanat duymadýk.
En son “asansör resti”yle gündeme gelmiþti.
Partilileri haþladýðý, kendi ifadesiyle “arkadaþlarýna fýrça attýðý” için matbuatta geniþ yer bulmuþtu ama biz Muharrem Bey’den, baðýmsýzlýðýmýza ve bütünlüðümüze dahleden bu çok tehlikeli örgütle ilgili ne düþündüðünü, iktidara geldiðinde hangi mücadele konseptini benimseyeceðini duymak istiyoruz.
Duyamýyoruz.
Ýnce ve Akþener’le ilgili durum, Saadet Partisi’nin IMF sever Cumhurbaþkaný adayý Temel Karamollaoðlu için de geçerlidir.
Karamollaoðlu, iktidara geldiklerinde, AK Parti hükümeti tarafýndan baþlatýlmýþ “tüm yatýrýmlarý durduracaklarýný” söylüyordu.
Bu vaat, FETÖ’yle mücadele için de geçerli midir?
Ýktidara geldiklerinde, “adaleti tesis etmek” için, hükümetin baþlattýðý FETÖ’yle mücadele çalýþmalarýný da durduracaklar mý?
Durdurmayacaklarsa, ABD maþasý bu azgýn örgütle nasýl mücadele edecekler?
Neden bu konuda bir demeçlerini, bir beyanlarýný, bir vaatlerini duyamýyoruz?
Dün Nedim Þener yazmýþtý: “24 Haziran’a giderken seçime girecek Cumhurbaþkaný adaylarýn ‘FETÖ ile mücadele stratejisini’ topluma açýklamalarý; bununla birlikte FETÖ elebaþýnýn Amerika’dan iadesinin istenmesinden baþlayarak, kamu kurum kuruluþlarýnda ve TSK’daki temizliði nasýl gerçekleþtireceklerini beyan etmeleri gerekir.”
Evet, gerekir.
Biz kara kaþýna kara gözüne bakarak deðil, biraz da FETÖ’yle mücadele performanslarýna ya da “kararlýlýklarýna” bakarak seçeceðiz Cumhurbaþkanýný!