Cumhurbaþkanlýðý seçimiyle ilgili tartýþmanýn odaðý ve toplumca merak edilen husus sadece ve sadece Tayyip Erdoðan’ýn aday olup olmayacaðýndan ibaret. Siyasi gözlemci ve yorumcularýn kahir ekseriyeti Erdoðan’ýn aday olmasý durumunda seçileceðinden de hiç kuþku duymuyor. Yine bizzat Erdoðan’ýn ifadesiyle kendisinin adaylýðýyla ilgili beklentilerin “ters köþe” olmasý durumunda da durum pek deðiþmiyor. Erdoðan Cumhurbaþkanlýðýna aday olmazsa Abdullah Gül’ün ikinci defa bu makam için aday olup seçileceðine de kesin gözüyle bakýlýyor. Her hal ü karda AK Parti’nin adayýnýn Çankaya’ya çýkmasý garanti gibi görülüyor.
Elbette siyasette hiçbir güçlü ihtimalin garanti kategorisinde görülmesi doðru deðil. Elbette toplumun beklenti ve talepleri deðiþken sosyal ve siyasal süreçlerle baðlantý olarak deðerlendirilmeli. Elbette siyasette yirmi dört saat bile uzun bir süre sayýlýr. Ve elbette muhalefet partilerinin cumhurbaþkanlýðý için aday gösterebilecekleri isimlerin neredeyse hiç merak konusu olmamasý demokratik siyasetin iþleyiþi bakýmýndan pek saðlýklý bir durum deðil. Ne var ki durum bu.
Muhalefet partilerinin Çankaya adaylarýnýn kimler olabileceðini neredeyse hiç kimsenin merak etmiyor oluþu esasen iktidar partisi dýþýndan bir adayýn seçilebilmesine ihtimal verilmemesiyle ilgili. Bu noktada muhalefetimizin “büyük çaresizliði” bir kere daha karþýmýza çýkýyor. Yani muhalefet partilerimizin, mevcut politikalarýyla AK Parti’nin giderek daralttýðý toplumsal alanda yeterli miktarda oy desteði alamamaktan kaynaklanan kýsýr döngü.
Muhalefetimiz bu büyük çaresizliðini aþmak için bir þeyler yapýlmasý söz konusu olduðunda öncelikle “ittifak” fikrine sarýlýyor. En son belediye seçimlerinde de bunu yapmaya çalýþtýlar. Çünkü AK Parti “oylar bölündüðü için” seçim kazanýyor bunlara göre. Böyle bir akýl yürütmesini ciddiye almak için ise AK Parti’ye oy vermeyen her bir seçmenin temel ve birincil özelliðinin AK Parti karþýtlýðý söz konusu olduðunda ne gerekiyorsa yapacaðýnýn varsayýlmasý. Dolayýsýyla ortak özellikleri AK Parti’ye oy vermemek olan CHP, MHP ve BDP seçmeninin önümüzdeki cumhurbaþkanlýðý seçiminde bir araya gelerek AK Parti’nin adayý karþýsýnda aday gösterilecek siyasi figüre oy vereceklerini beklemek gerekiyor.
Büyük bir safiyetle böyle bir senaryoya bel baðlayanlar var. Ancak haksýzlýk etmeyelim. Bunlarýn sayýsý çok fazla deðil. Muhalefet saflarýnda yer alanlar arasýnda siyasetin s’si konusunda az çok fikri olan insanlarýn çoðu bunun hiç de kolay olmayacaðýný teslim ediyorlar. Ama onlar da “ittifak” çözümünden baþka bir formül düþünebilecek durumda deðiller. Yalnýzca bir siyasi mühendislik kombinezonu içinde bu ittifakýn kotarýlmasý gerektiðini düþünüyorlar. O da þöyle oluyor: Cumhurbaþkanlýðý seçiminin ilk turunda bütün partiler kendi adaylarýný gösteriyorlar. Ýkinci tura ise muhtemelen AK Parti adayý ile CHP adayý kalýyor. Ýþte bu noktada CHP kiþisel özellikleri itibarýyla MHP ve BDP tabanlarýnýn da oy vermek isteyeceði türden bir aday çýkarmýþ olduðu için ikinci turda oylar bu adayda toplanýyor ve beklenen büyük zafer kazanýlmýþ oluyor!
Hem MHP hem de BDP tabanlarýnýn ayný anda sempatisini kazanacak bir CHP adayý bulmak zor olacaðýndan buna karþý hem MHP hem de AK Parti tabanlarýna hoþ görünecek bir aday formülü de B planý olarak masanýn üstünde.
Seçimde bir “ikinci tur” yaþanacaðýnýn garantisinin olup olmadýðý meselesi bir tarafa, anlatýlan vasýflara sahip adaylarýn nereden bulunacaðý sorusunun cevabý yok. Seçmen -eðer olursa- ikinci turda kendisine en yakýn bulduðu ikinci partinin adayýna oy verecek elbette ama herkesin ne olursa olsun sandýða gideceðini ve AK Parti’ye oy vermeyen bütün seçmenlerin AK Parti karþýtlýðýnda bir araya gelebileceklerini düþünmek ne kadar gerçekçi?
Siyaset üretemeyince siyasi fantezi mi üretiliyor?