Muhatabın iktidar sorunu var

Dün parti liderlerinin Meclis grup toplantılarında yaptığı açıklamalar, yeni yıla hızlı ve umutlu girmemizi sağlayan “yeni İmralı süreci”nin ne kadar zorlu geçeceğinin ilk işaretlerini verdi.

Bahçeli şaşırtmadı, beklenen türden bir konuşma yaptı.

Kılıçdaroğlu sorunu ve çözümün zorluğunu anladığının işaretlerini taşıyan yaklaşımını sürdürdü.

Demirtaş ise yeni sürecin en umut kıran konuşmasının sahibi oldu.

Öcalan ile görüşmelerin başlamasının da, BDP’li iki vekilin “milletvekili” sıfatıyla İmralı’ya kabulünün de önemli olduğunu söyledi Demirtaş. Öcalan’da da, Hükümet’te de çözüm kararlılığı olduğunu anladıklarını ama görüşmelerin müzakere seviyesine çıkmadığını, bunun dışında konuşulanlarla ilgili bilgileri olmadığını, kendilerinin ayrıca bilgilendirilmesi gerektiğini, Hükümetin bu sorunu tek başına çözemeyeceğini, KCK’nın sürece mutlaka dahil edilmesi gerektiğini ifade etti.

Özetle söylediği ise şuydu Demirtaş’ın:

“Öcalan tek muhatap olamaz”.

“Öcalan’la istediğinizi konuşun, biz istemezsek bu sorunu çözemezsiniz”.

Yeni süreç eski rol mü?

KCK’sız olmaz diyen BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’tan önce de DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk benzer bir açıklama yapmış ve Kandil’i işaret etmişti.

Görünen o ki örgütü Öcalan’ın önderliğini pek takmıyor. Sürecin etkisiz eleman müdahilleri değil belirleyenleri olmak istiyor.

Ya da PKK cephesinde yeni bir şey yok ve eski rol dağılımları gereği herkes üzerine düşeni işliyor, bir yandan el artırıp bir yandan da bölgesel gelişmelere bel bağlayarak kervanı yürütmenin hesabı yapılıyor.

Ne olduğu, hangisinin doğru olduğuna dair ipucu Öcalan’ın Ata ve Türk’e verdiği mesajlarda olmalı. Ya eskisi gibi gizli-şifreli olarak ya da apaçık şekilde. Görüşme esnasında yanlarında kimse olmadığı söylenmişti ama devlet bunu biliyordur. Hükümetin önümüzdeki günlerde alacağı tutumdan ne olduğu anlaşılır.

Demokratik açılımın başladığı günden itibaren ülkenin genelini gören gerçekçi bir inisiyatif almayan, kendilerini İmralı’yı gösteren yön levhasına indirgeyen BDP’nin ve İmralı’yı da boşa çıkaran daha atak bir siyaset güden DTK’nın örgütün silahlı ayağındakilerden daha sert bir dil tutturmasının bir nedeni de; sivil siyasetin önemsendiği ve teşvik edildiği, silahların bırakılmasının konuşulduğu bir vasatta eli silahlılara en azından söylemsel düzeyde iş bırakmamak ve munis bir fotoğraf vermelerini sağlamak olabilir. Neticede -plan işlerse- dağdan inip ovada topluma karışacak olanlar onlar ve sivil ayağın bir işlevi de örgütün silahlı ayağını kamufle etmek çünkü.    

Başladığımız yerdeyiz

Belirsizliklerle dolu, büyük ihtimam gerektiren şu erken evrede, PKK’nın silahlı ve siyasi ayaklarından yapılan açıklamalar gösteriyor ki, Öcalan’ın ev hapsine çıkıp çıkmasının örgüt açısından pek önemi yok. Bir kez daha görüldü ki PKK tabanının düşkünlüğü ve buradan kaynaklanan bir işlevselliği olmasa örgütü Öcalan’ı

İmralı’ya gönül rahatlığıyla gömer.

Yoksa Öcalan’ın “önce çatışmasızlık” dediği süreçte “önce bizi muhatap alın” dememeleri gerekirdi.

Moral bozucu ama görmek ve gerçekçi olmak zorundayız: Ne yazık ki başladığımız yerdeyiz.

Hala muhatap sorunu var, hala muhatabın iktidar sorunu ve muhataplar arasında derin bir güven bunalımı var. 

Lakin çözüm için umudumuzu kaybetme lüksümüz yok. Savaşmak kolay, barışı kazanmak zor. Ama imkansız da değil, “durmak yok, yola devam”.