Özerklik dediðiniz andan itibaren, iþin özü gereði, merkezi bir muhatabýnýzýn olmasý ve talep ettiðiniz özerkliði bu muhatabýnýzla belli bir anlaþmaya baðlamanýz gerekir.
Irak’ta Kürdistan Özerk Yönetiminin merkezi muhatabý Baðdat yönetimidir.
Kürtler 1990’dan sonra fiili olarak özerklik içindeydiler. Irak ordusu Kürt bölgelerinden çekilmiþti. KDP ve PYD anlaþarak parlamento oluþturdular. 2000’li yýllarda, Hewler’e sýk sýk gidip geliyordum. Kaldýðým otele giderken, Kürt parlamentosunun önünden geçerdim.
Kürtler’in tarihteki ilk uzun ömürlü parlamentosu gece olunca karanlýklar içinde bir binaya dönüþüyordu. Çünkü elektrikler kesikti. Hükümetin bütçesi birkaç yüz milyon dolardý ve birkaç jeneratör alýp ilk Kürt parlamentosunu gece de aydýnlatmak, galiba masraf olur diye kimsenin aklýna gelmiyordu.
Binaya bakar ve þöyle düþünürdüm: Dünyada ýþýklarý gece yanmayan yegane parlamento herhalde bizim Kürt parlamentosudur!
***
O yýllarda Erbil’de yaþanan fiili özerklik muhatabýný bekliyordu. O muhatabýn tarih sahnesine yeni bir siyasi aktör olarak çýkmasý da, bildiðiniz gibi, 2003’te Saddam’ýn devrilmesi ve Irak’ta yeni bir süreç baþlamasýyla mümkün oldu. Kürt Partileri o zamana gelinceye kadar bir 15 yýl kadar beklediler.
Yeni Irak anayasasý Kürtler’e özerklik þartýný garanti altýna aldý.
Peki Suriye’de üç aþaðý beþ yukarý ayný þey olmayacak mý dersiniz?
Esat er veya geç gitmeyecek mi?
Suriye yeniden kurulmayacak mý?
Elbette bunlar olacak. Ülke nüfusunun ezici bir çoðunluðunu karþýsýna almýþ, katliamlar yapmýþ bir iktidarýn ömrünü kim nereye kadar uzatabilir ki?
Ama kolu kanadý kýrýlmýþ ve hala Esat’ýn iktidarda olduðu bir Suriye’de özerklik ilan etmenin büyük bir meþruiyet sorunu yaratacaðý açýktýr. PYD’yi destekleyen Kürtler bu ilaný istiyor olabilirler.
Ama bunun için geri kalan Kürt nüfusu ve baþka siyasi partilerde olan Kürtler’i her þeyden önce ikna etmeleri gerekir. Bu da yetmez Erbil yönetiminin rýzasý da önemlidir.
Yüzyýlý, Lozan’dan sonra yaþanan maðduriyetler üzerinden okumanýn ve baþkalarýnýn maðduriyetlerini hesaba katmayýp unutmanýn getirdiði acelecilikle davranmak PYD’ye ve Kürtler’e bir þey kazandýrmaz.
Ayný acelecililiðe üç yýl önce Türkiye’de tanýk olmuþtuk.
Kürt siyaseti, Oslo’da masa devrilirken, Türkiye’deki demokratik sürecin ilerleme kaydedemeyeceðini iddia ediyor, ‘Kürtler, Türkiye’nin demokratikleþmesini beklemek zorunda deðil’ diyen milletvekilleri garip demeçler veriyorlardý.
Bu siyasi iklime dýþarýdan bakan sanýrdý ki, ‘Kürtler demokratik inþada Türkiye’nin ilerisine geçtiler, daha fazla beklemek, daha fazla maðdur olmalarýna yol açacak’
Oysa bunun gerçekle bir alakasý yoktu. Yoktu ama olan da oldu. Silvan’daki çatýþmada 13 askerin þehit edildiði gün Diyarbakýr’da özerklik ilan edildi.
Sonrasýný biliyoruz. Öcalan topa girince ‘ben tartýþýn demiþtim, siz abarttýnýz, þimdi bunun sýrasý deðil’ dedi ve özerklik meselesi açýlým sürecinde beklendiði gibi, iþi zora sokan bir talebe filan dönüþmedi.
***
Gelelim Suriye’ye.
Suriye’de deðil Kürtler, kim ilan ederse etsin, herhangi bir özerklik ilaný peþinen muhatabý belli olmayan bir ayrýlýk ilaný olur.. Ne dünyada ne bölgede, kimse böyle bir özerkliðe saygý duymaz ve meþru da görmez. Merkezi iktidar-Baas Partisi- bugün için ve sadece Kürtler’i kapsayacak bir özerkliði kabul ederse, bu PYD ve Esad arasýnda var olduðu söylenen iþbirliðinin tescili anlamýna gelir.
Çünkü, hem Suriye yönetimi ve hem de yönetime karþý ayaklanan güçler, herhangi bir halk hareketine özel statü talebini müzakere edecek bir aþamada bulunmuyor.
Baþýndan beri Kürtler’in Suriye’de yurttaþlýk haklarýndan bile mahrum býrakýldýðýný söyleyen ve bu haklarý savunan da Türkiye’ydi.
Ýçeride Öcalan’la çözüm süreci geliþtiren ve bütün bu geliþmelere raðmen çözüm süreci politikalarýnda bir deðiþiklik olmayacaðý mesajýný veren Türkiye’nin, PYD’yi açýktan karþýsýna almasý için herhangi bir sebep görünmüyor. Yeter ki PYD özel bir stratejiyle bu sebepleri yavaþ yavaþ üretmeye kalkmasýn.
Baþbakan Erdoðan ve bu hükümetin çözüm sürecinde baþarýsýzlýða uðramasýný isteyen ulusal ve uluslararasý bir lobi var ve bu lobi PYD’yi büyük Kürdistan fikrini hayata geçirecek yegane güç olarak sunmaya ve Türk halkýný korkutmaya çalýþýyor..
Irak iþgalinden önce Amerikalýlar Saddam’ýn gemilerle New York’a çýkarma yapacaðýna inanýyorlardý veya inandýrýlmýþlardý.
Bizde de yakýnda PYD’nin Türkiye’yi iþgal edip toprak talebinde bulunacaðýna insanlarý inandýrmaya çalýþýyorlar..
PYD ve Kürt özerkliði Marks’ýn Komünist Manifesto’da sözünü ettiði ve Avrupa’yý korkutan komünizm hayaletine benzemeye baþladý..
Ýþi bu dereceye kadar getirdiler yani, hatýrlarsanýz ayný þeyi Kuzey Irak’ta özerklik ilan edilince de yapmýþlardý.
O özerk bölgenin inþasýný Türkiye gerçekleþtirdi ve Türkiye þimdi o korkulan özerk bölgenin en önemli müttefiði durumunda.
Tarih bazen memnuniyet veren sürprizlerle doludur, yeter ki doðru okunsun ve doðru anlaþýlsýn..