30 Mart 2010’da Etimesgut’un AK Partili eski belediye baþkaný ve daha 51 belediye görevlisi gözaltýna alýndý. Büyük bir yolsuzluk operasyonu. Bugünkü Zaman gazetesi olsaydý 31 Mart 2010 tarihli sayýsýnda birinci sayfanýn tamamýný ve iç sayfalarýn hatýrý sayýlýr bir kýsmýný bu konuya ayýrýr, köþe yazarlarý da yolsuzluk iddialarýnýn dibini bulurdu. Erdoðan ve AK Parti’nin Türkiye’yi ne hale getirdiðini zehir zemberek baþlýklarla, haberlerle, yorumlarla bir güzel anlatýrdý Zaman. O zaman öyle yapmadý ama. 31 Mart 2010’da yeni anayasa meselesine ayýrdý manþetini. Birinci sayfadaki diðer 9 haberin de hiçbirisi yolsuzluk operasyonuyla alâkalý deðil. Belki o gün dalgýnlýklarýna gelmiþtir diye 1 Nisan 2010 tarihli Zaman’a baktým. Manþette Türkiye’nin ekonomik krizden etkilenmediðine, krizin Türkiye’yi Baþbakan Erdoðan’ýn dediði gibi teðet geçtiðine dair bir haber. Diðer haberler de alâkasýz. Köþe yazarlarý da hiç oralý olmamýþlar. 31 Mart 2010’un Zaman’ýnda, iç sayfalarda bir yerde yorumsuz kýsacýk bir haber çýkmýþ yolsuzluk operasyonuyla ilgili; o kadar.
17 Mart 2013’teki yolsuzluk operasyonlarýnda da 52 kiþi gözaltýna alýndý. 18 Aralýk 2013 tarihli Zaman’ýn birinci sayfasýna bakalým: Manþet ve diðer bütün haberler -evet, istisnasýz bütün haberler- yolsuzluk operasyonlarýyla ilgili. Köþe yazarlarý da yolsuzluk iddialarýna yoðunlaþmýþ. O gün bugündür Zaman’ýn neredeyse tek meselesi bu mesele.
Zaman’ýn -yani Gülen Cemaati’nin- 2010’daki tavrý ile þimdiki tavrý arasýndaki muhteþem fark, ‘Bizim tek derdimiz yolsuzluk. Hiçbir art niyetimiz yok’ söylemindeki muhteþem samimiyetsizliðin ifadesidir.
AK Parti iktidarý ile aralarý iyiyken yolsuzluk iddialarýný büyütmemiþtiler; þimdi ise, AK Parti iktidarý ile aralarý bozulduðu için, bu tür iddialara AK Parti iktidarýný yýkmak için dört elle sarýlýyorlar.
Gayet açýk: Asýl meseleleri yolsuzluk deðil, iktidar meselesi.
***
Today’s Zaman’da, iktidarla yollarýný ayýrmalarýna sebep olan hususlarýn baþýnda iktidarýn Ýsrail’le iliþkileri bozmasýnýn geldiðini ilan etmiþ, ardýndan iki husus dada saymýþtýlar: Hükümetin Ortadoðu’yla yakýnlaþmasý ve çözüm sürecinde PKK’yý muhatap kabul etmesi.
Arkadaþlar sanki koalisyon ortaðý idi. ‘Siyonist katillere tavýr koyarsan, emperyalistlerin çizdiði yapay sýnýrlarý kaldýrýp Ümmet-i Muhammed’i birleþtirme hedefini gözetirsen, memlekette akan kanýn durmasý için gereken her þeyi yaparsan yollarýmýz ayrýlýr” deyip durarak AK Parti’nin ensesinde boza piþiren beter mi beter bir koalisyon ortaðý. Hem dýþiþlerine hem de içiþlerine istikamet vermek istemiþler. Hakan Fidan ve dershane meselelerinden anladýðýmýz kadarýyla milli istihbarat ve milli eðitime de sulanmýþlar. ‘Siz çekilin, iktidarý tamamen devralalým’ demiþ bile olabilirler. Lisan-ý hal ile dedikleri tam olarak o zaten.
***
Buyursunlar, güçleri yetiyorsa alsýnlar iktidarý. Ama hür toplumlarda bunun yolu hür seçimlerden geçer. Kursunlar partilerini, girsinler seçimlere. Veya AK Parti hükümetine muhalefetlerini sivil toplum unsuru olarak sürdürsünler, birtakým sivil inisiyatiflerle iktidarýn politikalarýna yön vermeye çalýþsýnlar, kontrollerindeki gazete ve televizyon kanallarý vasýtasýyla iktidar üzerinde baský kurma yoluna gitsinler. Ýkisi de olur. Ama þu olmaz: Hükümetin emrinde olmasý gereken bürokratlarý hükümete karþý savaþta kullanmak!
‘Biz yaparýz olur’ mu diyorlar?
Öyleyse, Baþbakan Erdoðan’ýn devlet içindeki illegal bir örgütten yahut paralel devlet çetelerinden bahsetmesini ve “Onlarý inlerine gireceðiz” diye konuþmasýný mecburen sineye çekecekler.
***
Cemaatin bu iþlerle alâkasý olmadýðýný ileri sürenler var. Hâlâ var. Milleti aptal yerine koyuyor bunlar.
Kardeþim, Baþbakan Erdoðan’ýn konuyla ilgili konuþmalarýnda “Cemaat” kelimesi, “Fethullah Gülen” ismi geçmiyor; Cemaat’in bu iþlerle alâkasý yoksa “paralel devlet”, “örgüt”, “çete”, “in” söylemini siz niye üzerinize alýyorsunuz ki? Niye böyle heyecanlanýyorsunuz ki? Fethullah Gülen niye öyle yýrtýnýrcasýna beddua ediyor ki?
Hâl ve tavýrlarýnýzla alâkanýn dik âlâsýný haykýrýyorsunuz da farkýnda deðilsiniz.