Fuzuli'nin dediði gibi

Divan edebiyatýnýn son büyük temsilcilerinden Þeyh Galib’in (1757-1799) ünlü ‘Hüsn ü Aþk’eserinde geçen iki kahramanýn adýdýr Hüsn ve Aþk… Galib, þiirinde, Hüsn ü bulmak isteyen Aþk’ý ateþ denizinde mumdan kayýklara bindirir… Bir imkansýz yolculuk… 

Adýna onca þiirler yazýlan, þarkýlar fýsýldanan, romanlara, filmlere konu olan ‘aþk’ý tarif etmek mümkün müdür? Belki her tarif, tarifi imkansýz olan ‘aþk’ý sýkýþtýrýr, zorlar. Yine de aþký tarif etmeye çalýþmaktan kendini alamaz edipler, þairler… 

Ýbrahim Sadri’ninTurkuvaz Kitap’tan yeni çýkan ‘Ve Aþk’adlý kitabý ‘Aþk, yaðmur tanesidir… Kabe’nin siyah örtüsüne yüz sürenin gözünden dökülendir. Mecnun Leyla’ya ‘Sen de kimsin?’ dediðinde çöl marallarýnýn gýrtlaðýna takýlandýr’dizeleriyle baþlýyor… 14 bölümden oluþuyor kitap, ancak, varýn siz onu tek bir þiir olarak okuyun. Öyle bir þiir ki ‘aþk’ýn refakat ettiði türlü yollardan, patikalardan, izbelerden geçiriyor okuru. Aþk, kah ilk orucun ilk iftar zeytini oluyor, kah merhametin süt kardeþi… Sadri, ‘Bir insanýn üç günlük dünya hayatýnda karþýsýna çýkabilecek en büyük sihir’olarak tarif ettiði aþkýn bin bir türlü halini anlatmaya koyuluyor kitap boyunca. Hayatýn içine sinen renklerle, edebiyat ve sanat dünyasýndan isimlerle, yer adlarýyla, þiirlerle, sinema afiþleriyle, Yeþilçam artistleriyle, ilk kalp aðrýlarýyla, geceleyin sokaktan geçen bir taksinin içinden yükselen þarký sözleriyle ve daha nice enstantanelerle… Peyami Safa’dan, Ahmet Mithat Efendi’ye, Ziya Osman Saba’dan Necip Fazýl’a, Orhan Gencebay’dan Gülden Karaböcek’eunutulmayan þarkýlarr, dizeler, replikler galerisi… Hepsinin içinden geçen bir ‘aþk’ hali… ‘Sahi’ diyorsunuz ‘Evet, hayatýmýzýn tadý tuzu iþte bunlardý. Bizi büyüten, inþa eden, yer yer coþturan, yer yer durgun sulara dönüþtüren iþte bu duygulardý.’ 

***

Aslýnda Sadri’ye dair yazmak istediðim baþka þeyler de vardý. Ýbrahim Sadri’nin tiyatrocu geçmiþi mesela. ‘Keþke sahneyi terk etmeseydi’ diyecektim… Güzel Türkçesi ile okuduðu (onu meþhur yapan) þiir albümlerinden söz edecektim sonra… Attila Ýlhan’ýnbir cümlesi aklýmdadýr; ‘Severim Ýbrahim Sadri’nin þiir okumasýný; tertemiz bir Türkçesi var’diyordu ünlü þair. Sadri’nin halen sunmakta olduðu haber bültenlerinde sanattan edebiyattan, þarkýlardan kopamayýþýndan, özgünlüðünden söz edecektim. Ancak ‘aþk’ deyince film koptu!

Velhasýl, umudun ve ayný zamanda bir daha geri gelmeyecek güzel zamanlarýn, ateþ denizinin kýyýsýna kadar gelmiþ duygularýn incelikli dizelerle dile geldiði bir kitap ‘Ve Aþk’.Ýçinde hemen hemen tüm renkleri, sosyolojisi, birikimleriyle Türkiye ve ‘gençliðimiz’ olan bir kitap. 

Bu haliyle þiir-roman niyetine de okunabilecek, herkesin kendi dizeleriyle katýlmak isteyeceði bir yol hikayesi gibi...

‘’Bir rüyadýr aþk. Herkesin görebilmek için uykuya daldýðý ve gerçekten pek azýnýn görebildiði bir rüya.’’

Nihayetinde Fuzuli'nin dediði gibi ‘Aþk imiþ her ne var ise alemde…’