1 . Suriye’nin 2010 yýlýndan itibaren bilinçli bir þekilde kitle imha yöntemleri eþliðinde ‘’insansýzlaþtýrýlma’’sýna þahit oluyoruz... Soykýrým kaidelerine göre boþaltýlan Suriye topraklarýna terör güçleri ve onlarýn hamisi devletler yerleþmekte, Suriye’de, ‘’Rusya’nýn etki alaný’’, ‘’Ýran’ýn etki alaný’’, ‘’ABD’nin etki alaný’’ þeklinde fiili bir bölünme alanlarý oluþmaktadýr. Tüm bunlar oluþurken, Suriyeliler ya feci þekilde imha edilmekte veya zorunlu göçe tabi tutulmaktadýr.
2 . ‘’Suriyeliler kimlerdir?’’ diye haklý bir soru sorma hakkýmýz var... Geçtiðimiz gün aldýðýmýz bir habere göre, Yunanistan sýnýrlarýna geçmek isteyen Suriyeli bir mülteci, Yunan polisince vuruldu ve cesedi, Suriye’ye deðil Türkiye’ye gönderildi... Oysa Suriyelilerin ülkesi, Suriye’dir. Peki Suriyeliler niçin kendi ülkelerinde deðiller, ölüleri bile kendi ülkelerine deðil de Türkiye’ye defnoluyor? Niçin? Dünya bu sorulara cevap vermeden, Türkiye’yi mülteci sorunuyla baþ baþa býrakarak ‘’yalnýzlaþtýramaz’’...
3 . Avrupa, bugün kapýsýný çalan mültecilere, Roma Hukuku’nun yabancýyý insan saymayan, ayný þehirde yaþama hakký bahþetmeyen ‘’yabancýlýk’’ kaideleriyle yaklaþýyor. Midilli adasýna yanaþmak isteyen mülteci botu, ýrkçýlarýn kýþkýrtmalarýyla hareket eden sahil güvenlik ekipleri tarafýndan feci þekilde taciz edilerek kovalanýyor. Mülteci botlarýný zýpkýnlarla delmeye çalýþan sahil güvenlik güçleri, yabancý’ya, öteki’ne has nefreti açýkça ortaya koyuyor. Batý’nýn nezdinde ölüm, yabancýya reva görülen tek seçenek olarak zihinlere bir kez daha kazýnýyor. Yunanistan, uluslararasý mülteci haklarýyla ilgili olarak imzalanmýþ (kendisi de imzalamýþ) ortak hiç bir antlaþmayý kabule yanaþmýyor. AB’nin mültecilik kriterlerini de BM’nin tavsiye kararlarýný da hiçe sayýyor.
4 . Midilli adasýna yanaþmak isteyen mülteci taþýyan o botun halini hep birlikte gördük. Bu mülteciler 10 yýldýr Türkiye’de misafir olan kiþilerdi. Mülteciler, dünyada Türkiye’den baþka sýðýnacak yer bulamadýklarý için Türkiye’deydiler. Avrupa’ya geçmeye kalktýklarýnda ise, baþlarýna gelenleri görüyorsunuz. Göçmenler, bugün bütün dünyanýn insanlýðýný tartan ölçüt haline geldiler...
5. Mülteci haklarýna odaklanýyor görüntüsü altýnda Mehmetçiðin hayatýna bedel olarak yazdýðý kahramanlýk destanýný, fedakarlýðý, feragati ve vefayý, küçümseyen, leke sürmeye kalkan kara propagandaya alet olmamaya özen göstermek gerekiyor.
6. Yunan sýnýrýna koþan Mülteciler, burada kendilerine kötü davranýldýðý için gitmiyorlar. 10 yýldan beri buradalar. Ve gerek milletimizin misafirperverliði gerekse devletimizin himayedar tavrýyla bugünlere kadar geldik. Daha iyi yaþam koþullarýna kavuþacaðýný düþünenler, Avrupa’ya geçmek istiyorlar. Yunan sýnýrýnda ve Ege denizinde maruz kaldýklarý silahlý püskürtme ise, onlarýn Türkiye’de asla görmedikleri bir tavýr. Sýnýrýmýzý geçerken yürüyemeyen yaþlý nineleri, sýrtýnda taþýyan Mehmetçik fotoðraflarýný da hatýrlayarak konuþalým lütfen. Bugün Yunan bekçileri gerçek mermiyle karþýlýyor sýnýrdan geçmek isteyenleri... Biraz vicdan! Tüm bunlar olurken, milletimizi ýrkçýlýkla ve mültecilere kötü davranmakla suçlayan tatlý su balýklarýný, densizliklerinden ve cahilliklerinden ötürü kýnýyorum.
7. Dikkat çekme açgözlüsü bazý kalemler, ‘’mültecilerin savaþmama hakký’’ üzerinden dem vuruyorlar. Tabii ki var, herkesin sivil itaatsizlik hakký tabii ki var. Ama ne olur, sýra sýra þehit cenazelerinin namazlarý kýlýnýrken, konuþmayýn bu mevzularý, biraz edep, biraz izan, biraz haya, biraz vicdan yahu...