Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Mümkün olsa, CHP 1950’den beri yapýlan bütün seçimleri iptal ettirir

Bir parti düþünün bütün siyasi geleceðini onyýllardýr varlýðýna karþý amansýz düþmanlýk yaptýðý bir cemaatin kendisine taþýdýðý evraklara, kasetlere, tapelere baðlamýþ.

O partinin liderine “Saðlam durursan ve gereðini yapar bizimle birlikte hareket edersen, iktidarý Ocak’ta, bilemedin Þubat’ta, olmadý Mart’ta kesin deviririz, sen de baþbakan olursun” demiþler. Veyahut lisan-ý hali ile demeye getirmiþler.  

Bu sayede, tarihin en ahlaksýz telefon dinlemeleri, kayýtlarý; tapeleri Meclis kürsüsünden meydanlara kadar satýr satýr okunur olmuþ. O partinin genel baþkaný, partisinin merkezi, vekilleri, yöneticileri de dinlenmesine raðmen tek kelime etmeden vazifesini harfiyen yerine getirmiþ.

O parti CHP... Böyle bir projeye bel baðlamýþ, umutlanmýþ.

Netice malum... Ocak’ta, olmadý Þubat’ta, bilemedin Mart’ta yýkýlacak iktidar partisi seçimden tarihin en büyük yerel seçim zaferiyle çýkmýþ, oylarý düþmek bir yana 7 puan da artmýþ.

Böyle bir tablo karþýsýnda ne yapabilir? Toplumun karþýsýna çýkýp“Gülen Grubu’nun oyununa geldik” diyebilir mi?

Ya da “Yanlýþ yaptýk, iktidarý deðiþtirmek için proje gerekirdi ama bizi darbeye bel baðladýk” diyebilir mi?

Veyahut da “Ne yapsak nafile, bu partiyi deviremiyoruz. Herkes bunu anlasýn artýk” diyebilir mi?

Diyemez... Diyemezsiniz...

Gözünüzün önünden o belgeler, tapeler, ses kayýtlarý geçer, “Nasýl olur da sonuç çýkmadý” diye düþünürsünüz.

“Olmasý gerekirdi”, diye yüzünüzü kederle buruþturursunuz...

Sonra? Sonra tarifsiz bir hayalkýrýklýðý ve umutsuzluk baþlar. “Bu sefer de olmadýysa, böyle büyük bir malzeme bile iþe yaramadýysa baþka nasýl olacak” diye zihinde çýnlayan çaresiz sorular gelir.

Bir þey yapýlmalý, bir çýkýþ olmalý, bir, bir, bir...

Bir süre “cemaat”i beklersiniz umutla... Mutlaka bir çözümleri olmalý... O kadar hakimi, savcýsý, memuru, polisi, amiri, tapesi, videosu var, neticede. Heyhat! Onlar da kendi derdine düþmüþ bir akýl veremiyorlar.

Yok, çare yok.

Geriye elde, seçimi inkar etmek kalýr.

17 Aralýk’tan beri hiçbir þeyi doðru yapmayan bir partinin seçimden sonra yapmasý mümkün mü? Mümkün olsa, CHP 1950’den sonra yapýlan bütün seçimleri iptal ettirirdi ama ne yazýk ki böyle bir dünya yok. Ne yazýk ki demokrasi var!

CHP Basýn Bürosu’ndan cevap geldi!

Dedim ki...

“Ülkenin en çok bilinen haber kanalýnda program yapan, gazetelerde köþe yazan fanatikler, kalemini paralelin emrine veren, kariyerinin son deminde tape yayýncýlýðýna baþlayanlar, bulduklarý her fýrsatta ayný sahte yüz ifadesiyle halk düþmanlýðý yapan televizyoncularýn dönemi bitmiþtir. Bu kiþiler, þimdiden sonra bir oyun kurucu, tuzak hazýrlayýcý ve birer fanatik CHP Basýn Bürosu elemaný olmaktan baþka sýfatlarla tanýmlanamaz.”

Yani onlara gazeteci denemez...

Bir köþede dediler ki...

“Bizi tasfiye mi etmek istiyorsunuz. Bizim tirajýmýz, bizim reytingimiz, vs...”

Hayýr.

Tasfiye, bu durumda kullanýlmayacak bir kelime deðil ama o bizim bileceðimiz bir þey deðil. Patronlarýnýz bilir... Bileceðimiz þey, hayat boyu hiçbir tahmini tutmayan, bütün kritik deðiþim noktalarýnda olup-biteni okuyamayan, okurlarýna gerçeði anlatmayan kiþilere gazeteci denilemeyeceði...

Ve dediler ki...

“Siz büyük parasal imkanlarla, havuzlarla gazetecilik yapýyorsunuz, vs...”

Diyorum ki, “Kim havuzdan, kim onyýllardýr okyanustan besleniyor ve sadece bu sayede ayakta kalýyor, tartýþalým. Ama tavsiyem odur ki tartýþmaya girmeden önce patronlarýnýzla bir konuþun...”

Biliyorsunuz, bir aralar “tiraj” diye de tutturmuþtunuz. Biz, “Gelin, yarýn sabah beraber denetleyelim” deyince ortalýktan kaybolmuþtunuz..