Mumya zihin

Mumya zihin, firari zihnin karþý kutbu. Firari zihin gibi o da ciddi bir sorun. Bugünkü çatýþma, bu iki zihin arasýnda yaþanýyor. Firari zihin, mumya zihni göstererek geleneðe ve dini kültüre saldýrýyor. Mumya zihin de firari zihni göstererek "din elden" gidiyor diye çýðlýk atýyor. Bu nedenle bütün ýslah, tecdit ve ihya gibi arayýþlara karþý kapalý. Dinin içinden gelen ve dini usullere dayanan yeniliklere karþý reddiyeci bir tutum sergiler. Ýlginç bir þekilde firari zihin dini kültürü ret eder, mumya zihin de dini yenileþmeyi( tecdit, içtihat, ihya). Ýkisi de bu reddiyeci tutumlarý ile birbirine benzer.

Mumya zihin, dini tamamen geçmiþ çaðýn pratik olgularýyla birleþtirerek algýlýyor. Din, anlam ve iþlevden öte bir mumya haline getiriliyor. Donuk, cansýz, yenilenmeyen ve kendisini yeniden üretemeyen bir gelenek. Gelenekçiliðin katý, yoz, donmuþ boyutlarýyla bütünleþir. Gelenek mutlak hale gelir. Tarih içinde geliþen açýlýmlar, kurumlar ve hareketler mutlaklaþýr. Bunlara iliþkin hiçbir sorgulama ve eleþtiri yapýlmaz. Oysa Ýslam düþüncesinin kimi açýlýmlarý ve pratikleri zaman içinde anlam kaybýna uðramýþtýr. Yeni çaðýn ve yeni þartlarýn özelliklerini dikkate alarak ýslah ve ihyaya yönelmek gerekir.

Gazali, Ýmam-ý Rabbani, Nakþi Müceddidiye gibi þahsiyetler ve düþünceler, tecdit/yenilenme yolunda yürüdüler. Fakat mumya zihin, kendisini bu þahsiyetlere ve ekollere dayandýrmasýna raðmen onlarýn yöntemleriyle hareket etmiyor. Fýkýh uygulamalarýnýn tarihsel dönemle bütünleþen kimi pratiklerini ve fetvalarýný mutlak görüyor. Yorum, içtihat ve yenileme düþüncesine tamamen karþý.

Mumya zihin giyimi ve kadýn erkek iliþkilerini anlamlardan ve ahlak iliþkilerinden öte tamamen biçime indirgiyor. Fýkhýn giyimi þekilden öte mahremiyet ve anlamla temellendirmesine raðmen, mumya zihin buna aldýrmaz. Mahremiyetin anlamý es geçilir. Cübbe ve sarýk gibi giyim þekillerini mutlak görür. Ýslami giyimi bunlarla özdeþleþtirir.

Mumya zihin, kolay tekfir eder. Bunu bir de Ehli Sünnet adýna yapar. Oysa Ehli Sünnet, tekfir düþüncesine karþý oldukça mesafelidir. Harici, Selefi ve Vehhabi anlayýþlarý karþýsýnda Allah'ýn affetme lütfuna referansta bulunur. Ehli Kýble olmayý önemser. Büyük Ýmam Ebu Hanife'nin risalelerinde bunlar çok açýk bir þekilde vurgulanýr. Ýman ve ameli ayný görmez. Affetme, kucaklama ve dinin içine çekme tutumunu önemser. Dinden atma davranýþýna iyi bakmaz.

Mumya zihin, kamusal hayata katýlmasý dýþlanan, yasaklanan ve itilen bir inancýn ve sosyolojinin içinden yükselir. Modernleþmenin aþýrý uygulamalarý ve reddi miras politikalarýna karþý kendisini geri çekerek ve dýþa kapatarak üretir. Türkiye'deki aþýrý modernleþme projesinin pratikleri, inançlý kesimleri gizlenmeye, mahrem kalmaya, susmaya ve hayattan kopmaya yöneltmiþtir.

Modernizm, firari zihinleri doðuruyor, gelenekçilik de mumya zihinleri. Türkiye bu iki zihnin çatýþma diyalektiði üzerinde bulunuyor. Burada karþýlýklý tekfir etme (modernistler de kültürel tekfir içinde yer alýyorlar) tutumlarý yaygýnlaþýyor. Dýþlama, mahkûm etme, aþaðýlama, yok sayma hâkim bir dil olarak iþliyor. Birbirine saðýr, kör ve kalpsiz iki zihni tutum.

Mumya zihin, firari zihnin ortaya çýkmasýnýn önemli bir müsebbibi. Mahalleyi, kültürü ve inanç ortamýný daraltýr. Özgür düþünme ve tartýþmayý hoþ görmez. Düþünme ve eleþtiri nefessiz kalýr. Ayný þekilde mumya zihni üreten de firari zihindir. Çünkü yöntemden tamamen uzak bir þekilde nihilist ve keyfi davranýr. Kendi düþünce varlýk dünyasýný aþaðýlar. Mumya zihin de koruma için geleneði mumyaya çevirir. Bu iki zihinden öte Orta Yol zihinde yer almalýyýz.