CHP’nin “dedikoducu” milletvekili Mehmet Bekaroðlu önceki gün bir tweet atmýþ.
Þöyle diyor: “CHP DELEGELERÝNÝN DÝKKATÝNE! Bugün Süleyman Özýþýk, Mahmut Övür, Ahmet Kekeç, Sevilay Yýlman, Mehmet Barlas, Engin Ardýç, Salih Tuna, Halime Kökçe baþta olmak üzere, birçok müptezel kalem CHP genel baþkaný Sayýn Kýlýçdaroðlu’nun aleyhine yazmýþ, CHP’de kurultay istemiþlerdir.” (Bekaroðlu bu tweeti attýktan kýsa bir süre sonra sildi. Neden acaba? Bu yiðit milletvekili kimden korktu? Hadi sildi... Küfrettiklerinden özür diledi mi? Hayýr... Peki, sildiðini zannettiði bu tweetin fotosunun alýndýðýný biliyor mu? Bilsin...)
Diyeceklerimi demeden önce, bir iki hatýrlatmada bulunayým:
Bu adam bir üniversite hocasý...
Bir profesör...
Bir milletvekili...
Bir okur-yazar...
Bir entelektüel...
Fakat bütün bu “olumlu” ve kiþiye “itibar” getirecek sýfatlar, Mehmet Bekaroðlu’nun terbiyesiz bir adam olduðu gerçeðini deðiþtirmiyor.
Daha önce bu sütunda çok teþerrüf ettiniz kendisiyle... Arama motorlarýndan birine “Ahmet Kekeç-Mehmet Bekaroðlu” deneklerini yazarsanýz, hem bu satýrlarýn yazarýndan yediði dayaklarý, hem de ne týynette bir yaratýk olduðunu görürsünüz.
Dedikoducu, tabansýz ve çirkef bir adam...
Hani, “kalýbýnýn adamý deðil” derler ya, aynen öyle...
Kimin sokuþturmasýydý bilmiyorum ama bir zamanlar, kadrosuzluktan “aðabey” rolleri keserdi bu mahallede... Dindar gençleri Ýslam devrimine hazýrlamak gibi “kutsal bir görev” üstlenmiþti. Amansýz bir “TC” düþmanýydý (TC, kendi ifadesidir) ve terbiyesizlik ederek (yani Mustafa Kemal’e küfrederek) “meþruiyet” elde etmeye çalýþýrdý...
Biz “devrim önderi” olmasýný beklerken, o gitti Mustafa Kemal’in kurduðu partide, “Ýslam devrimi” dendiðinde tüyleri diken diken olan bir “elaman”ýn mihmandarlýðýnda kuru milletvekilliðine tamah etti, “Kemalist devrim”in bir neferi oldu.
Kendi seçimidir. Hayýrlý olsun...
Fakat Kemalist olmak, “ahlaksýz” olmayý gerektirmiyor...
Hadi diyelim ki tweetinde partisinin hukukunu gözetmeye çalýþtý... Partisi hakkýnda yazan yazarlarý “listeleyerek” ve “Bu kadar müptezel Kýlýçdaroðlu aleyhinde yazýp CHP’de kurultay isterken, size ne oluyor da Sayýn genel baþkanýmýzý devirmek için imza topluyorsunuz?” diyerek CHP delegelerinin dikkatini çekti...
Ýyi etti de, “müptezel” demek de ne oluyor?
Üstelik “müptezel” dedikleri arasýnda iki hanýmefendi (Halime Kökçe ve Sevilay Yýlman) bulunuyor...
Oluyor mu yani?
Bir entelektüele, bir profesöre, bir milletvekiline, bir çaðdaþ aydýnlanmacýya yakýþýyor mu?
Esasýnda yakýþýyor... Mustafa Kemal’e “kefere” demiþ ve hiç utanmamýþ bir adamdan söz ediyoruz... Müptezel mi demeyecek? Sinkaflý laflar etmediðine þükredelim...
Ýsmi geçen arkadaþlar nasýl bir “tutum” takýnýrlar bilmiyorum ama (bence dava açýp parasýný alsýnlar), ben mahkemeye vermeyi düþünmüyorum. O sözü üzerime alýnmadým çünkü. “Müptezel” sýfatýnýn kime daha çok yakýþtýðýný merak edenler, internetten Bekaroðlu-Kekeç tartýþmasýna bakabilirler...
Bu cümleden olarak, “Müptezel sensin Mehmet Bekaroðlu” diyorum ve bu faslý kapatýyorum.
Madem kendi ayaðýyla geldi, “sevabýna” bir yanlýþýný düzeltip öyle göndereyim:
Entelektüelsin, profesörsün, zeki ve çeviksin ama galiba biraz kýt akýllýsýn.
Kýlýçdaroðlu hakkýnda yazdým... Bir deðil üç yazý yazdým... Ama CHP’de kurultay istemedim.
Bana ne!
Delege ne yapar, kaç imza toplanýr, kim genel baþkan olur?
Bana ne, bize ne, kime ne?
Bu sizin sorununuz.
Bana kalýrsa, yiyin birbirinizi.
Kurultaylarda boðulun!
Hatta beter olun!
HAMÝÞ
Hýrsý aklýndan önde giden bu adamýn tek derdi bir “þey” olmaktýr...
Nihai olarak ne olmak istediðini bilmiyorum ama küçümseyici ifadelerinden anlaþýldýðý kadarýyla, olmak istediði þeye engel gördüðü Erdoðan’dan “ölümüne” nefret ediyor.
Bu duygusunu gizleyemiyor.
Bir gün “nefretinde” boðulur inþallah!