Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

Murad W. Hofmann isimli bir ‘Müslüman’ýn ardýndan…

Bugün geliniz, 89 yýl süren bir dünya hayatýna 13 Ocak 2020 sabahý vedâ eden Murad Willfried Hofmann üzerine sohbet edelim biraz.. Kim bu Murad Hofmann ve dünyaya her gün onbinler halinde gelip giden ve benzerlerimizden olan bir insanýn, bizim ilgimizi çeken ne gibi özelliði vardý? 1931 yýlýnda Almanya’nýn Frankfurt yakýnlarýndaki Aschaffenburg þehrinde dünyaya gelmiþ.. Ýlk çocukluk yýllarýný, 1933’te iktidara gelen ve Almanya’nýn liderliðini yaptýðý (ve Osmanlý’nýn da içinde bulunduðu) tarafýn, Ýngiltere liderliðindeki taraf karþýsýnda aðýr yenilgisiyle sonuçlanan Birinci Dünya Savaþý’nýn intikamýný almak için ateþli nutuklarýyla alman halkýný âdetâ büyüleyen Adolf Hitler’in ‘Nasyonal Sosyalizm (Nazizm)ideolojisi içinde geçirmiþ ve 8 yaþýndayken, ülkesinin ilk demlerinde büyük zaferler kazandýðý bir yeni savaþla, Ýkinci Dünya Savaþý’yla tanýþmýþ, ilk gençlik yýllarýný da o korkunç ateþin içinde geçirmiþ.. 

Üstelik hemen tamamý Hristiyan olan halklarýn hayatýna hükmeden devletlerin, sýrf ekonomik menfaatlerini þekillendirecek olan ideolojik ve siyasî sebeplerle birbirlerine aç kurtlar gibi saldýrdýðý ve milyonlarca insanýn birbirini öldürme yarýþýna girdiði bir zaman diliminde ve bir kaç þehri hariç, neredeyse hemen tamamý bir virâneye, harâbeye döndürülmüþ olan ülkesinde, Ýkinci Dünya Savaþý’nýn en aðýr bombardýmanlarý altýnda hayatta kalabilen Hofmann, ‘Hukuk’ okumuþ ve daha sonra da (savaþ sonunda ikiye bölünen) Almanya’nýn Batý yakasýnýn Dýþiþleri Bakanlýðý’nda çeþitli vazifelere getirilmiþ..

***

Böylesine derin ve aðýr sosyal travmalarýn içinden geçen ve Hristiyan halklarýn, o inancýn içindeki farklýlýklarla veya ideolojik zýtlaþmalarla birbirini korkunç þekilde boðazladýðý o savaþ ve sonrasýnda Hofmann’ýn beyninin ve kalbinin, on yýllar boyu, dünyayý anlamak ve bütün insanlýða hayat verecek, âdilâne ve þerefli bir insanca hayat verebilecek yeni bir dünya arayýþýyla meþgul olduðu anlaþýlýyor ve bu arayýþlar sonunda Ýslâm’la tanýþýyor. 

Gerçi, Ýslâm dinine baðlý insanlarýn da iyi bir örneklik oluþturamadýðý bir dünyalarý vardýr, ama, o, bu Müslüman halklara bakarak deðil, Ýslâm’ýn insanlara sunduðu hayat ölçülerine ve insanýn beyin ve kalbine sunduðu deðerler ve ölçülerin kendisine sunduðu yeni bir dünya anlayýþýyla düþünüyor artýk ve bu ‘dünya görüþü’nü, bu ‘inanç sistemi’ni benimsiyor. Ama, kendi sosyal çevresinde, ‘Aaa..’ dedirtecek, eleþtirilecek ya da alkýþlanacak þekilde bir gösteriyle deðil..

Gizli deðil, ama, sessiz ve derinden..

Etrafýndaki arkadaþlarýyla ve içinde bulunduðu sosyal çevrenin düþünce odaklarýnda, mevcud dünyada egemen gözüken deðerler, ideolojiler ve inanç sistemlerinin insanlýðý bir çýkmaz sokaða’ sürüklediði konusundaki görüþlerini dile getiriyor. Ve kendisi de, dünyaya artýk, kendisinin içinde yetiþtiði materyalist ve Hristiyan dünyanýn deðerleriyle deðil, bambaþka deðer ölçüleriyle bakmaya baþlýyor.

O, Kur’an-ý Kerîm’in, bütün zaman ve mekânlardaki bütün insanlar için, eskimeyen bir yeni maneviyat dili ve bir hayat rehberi olduðuna inanýyor ve bunu çevresindekilerle, bir inanca sahib olmanýn bütün coþku ve samimiyetiyle paylaþýyor; ‘Kur’ân konuþan bir kâinattýr; kâinat ise, sessiz bir Kur’an’dýr.’ þeklinde özetlenen görüþü, bir inanç formülü halinde tekrarlýyor ve büyük alman þairi Johann Wolfgang von Goethe’nin (West- Östlische Divan)/ ‘Batý- Doðu Divâný’ndaki, ‘Bu öyle bir Kitâb’dýr ki, her ne zaman elimize alsak, ilk baþta bize itici geliyor; fakat sonunda bizi þaþýrtýyor, büyülüyor ve kendisine hayran býrakýyor..’sözünü hatýrlatýyordu.

***

Hofmann, Ve sonra 1987 yýlýnda B. Almanya’nýn Cezayir ve (artýk ülkesindeki ikiliðin sona erdiði, Doðu Almanya’nýn Batý’dakinin içinde eridiði, birliðin saðlandýðý) 1990’dan itibaren de 4 sene Fas büyükelçiliklerinde bulunuyor ve isminin baþýna ‘Murad’ý da ekliyor. Artýk onun Ýslâm dinini seçtiði, Müslüman olduðu herkese mâlum oluyor. O ‘sefir/elçi’lik yýllarý, onun Müslüman toplumlarýný ve problemlerini daha yakînen ve derinden tanýmasýna yeni imkânlar sunuyor. Bu arada 1992’de de, bütün renklerin, ýrk ve kavimlerin, çok farklý dillerde konuþan erkek ve kadýn milyonlarýn katýlýmýyla 14 asýrdýr yýlda bir kez aktedilen bir muazzam ‘insanlýk kongresi’ne katýlýp, Hacc farizâsýný da yerine getiriyor.

(Ve sonra, türkçe’ye, ‘Müslüman bir Alman’ýn Günlüðü’ adýyla çevrilen) ‘Diary of a German Muslim’ isimli kitabýný yayýnlýyor. (Ki, fakir, yurt dýþýnda olduðum yýllarda, Murad W. Hofmann’ýn, Türkiye’ye yaptýðý bir seyahatte, Ýzmir’e yakýn bir daðýn kayalýk yamacýna, taa uzaklardan görülen ve firavun mezarlarý önündek sfenksleri andýran þekilde yontulmuþ kocaman bir insan kellesini görünce ürperdiðine dair satýrlarýný okuyunca utanmýþtým. Ve o utanç verici ilkelliði, geçen sene Ýzmir’e doðru giderken þahsen de görmüþtüm. Bir siyasî liderin bir put haline getirilmesinin utancýydý bu.. Ki, Murad Hofmann bir sohbetinde de, Ýstanbul’da, Dolmabahçe’den Beþiktaþ’a giden hýyabanýn sol tarafýndaki duvarda cam vitrin muhafazasý içinde, üç çeyrek yüzyýl öncelerde hayattan çekilmiþ bir siyasî siyasî liderin deðiþik fotoðraflarýnýn hergün yüzbinlere bir dayatma sergilenmesininbir putlaþtýrma emeli olduðunu söylemiþti ki, o görüntüler hâlâ da yerinde duruyor.)

***

Merhûm Murad Hofmann’ýn, Türkçeye ’3. Bin yýlda yükselen din: ÝSLÂM’ adýyla ve Dr. Murat Sülün’ün dikkatli tercümesiyle sunulan ve merhum yazarýn, ‘11 Eylûl 2001 olaylarý Ýslâm lehindeki güzel havayý kötü etkilemiþ olmasýna raðmen, ben Ýslâm’ýn 3. Bin Yýl’ýn hâkim dini olacaðýna inanmaya devam ediyorum. Allah yolunda hâlis bir niyetle yazdýðým bu eseri, dünyanýn acý çeken bütün Müslümanlarýna ithaf ediyorum..’ diyerek kaleme aldýðý kitabýnda, bugün dünyanýn her yerindeki Müslümanlarýn zihinlerini meþgul eden bir çok meseleyi de önümüze serdiði görülecektir.

Bu kalb rikkati ve zihnî dikkat sahibi Müslüman’ýn ruhu için Allah’u Teâlâ’dan ona rahmetler niyaz ediyorum.