Petersburg’dayýz. Usûl öyledir. Dýþarýdaysan, ‘gazetede ne haber var’ diye Yazý Ýþleri Müdürü’nle konuþursun.
“ODTÜ’de baþörtülülere yönelik bir eylem var” diyor, Doðan Ertuðrul. Bazý talebeler, “Burada cemaat istemiyoruz” diye pankart açmýþlar. Orada stand kuran baþörtülü kýzlarý yönelik bir taciz söz konusu.
Düþünüyorum. Türkiye’de, hiç bir üniversitenin kapýsýnda, “Burada baþýný örtmeyenleri istemiyoruz” diye gösteri yapmýþ mýdýr hiç kimse?
Yapmamýþtýr. Ýyi ki de yapmamýþ.
Çünkü, kimse kimseye kýyafet dayatamaz.
Ama, baþörtülüleri devlet dairesinde istemeyenlerin, okulda, hastanede, Meclis’te, Köþk’te istemeyenlerin, hatta mümkünse sokakta istemeyenlerin, bunun için eylem yapanlarýn, beyanat verenlerin, yazý yazanlarýn haddi hesabý yok.
Bir karakter bu.
Milletle barýþýk olmayan bir zümrenin, eline fýrsat geçtiðinde, nasýl bir faþizmle millete musallat olacaðýný hiç bir þüpheye yer býrakmayacak þekilde ortaya koyan bir hadise.
Abartýyor muyum?
Hayýr. Çünkü yaþadýk.
Baþörtülü olduðu için binlerce kýz okuldan atýldý, iþten atýldý. Bunu gördük. Bu acýyý tattýk.
Karýsý baþörtülü diye ordudan ihraç edilen subaylar da gördük.
‘Beni ordudan atarlar’ endiþesiyle baþörtülü karýsýný boþayan acayip tipler bile gördük.
Evet, ‘o kafa’nýn Türkiye’ye getireceði þey, katýþýksýz bir faþizmdir.
‘O kafa’nýn ‘ilk hedef’i, bu milletin yaþam biçimidir.
‘O kafa’ fýrsat eline geçerse, evde, sokakta, kapýda bacada, her yerde, kendisinde baþka hiç kimseye, nefes alacak yer býrakmaz.
‘O kafa’ deðil mi, ‘kamusal alan’ deyip çocuklara, kadýnlara eziyet eden?
‘O kafa’nýn yaptýklarý, yapacaklarýnýn teminatýdýr.
Neyse, o gün, ODTÜ’deki bu saldýrýyý manþet yaptýk.
Garipti. Bazý mailler aldým. Biri diyordu ki, “Orada, pankartlara yazýlý olan þey baþörtüsü deðildi, cemaat hedef alýnýyordu.”
Allah Allah! Demek, cemaat sözkonusu olduðunda, ses çýkarmamamýz gerekiyor.
Bu bir hastalýk.
Siz istediðiniz gibi davranabilirsiniz, biz ses çýkarýrýz kardeþim.
28 Þubat savcýlarý Fethullah Gülen Hocaefendi’ye örgüt davasý açtýklarýnda, biz, o devlet þiddetine karþý Yeni Þafak’ta “Engizisyon” diye manþet atmýþtýk.
O nüshamýz için toplatma kararý alýnmýþtý.
“Þaþýrdým” demiþti bir arkadaþ. “Bu kadarýný beklemiyordum.”
Bekleyin kardeþim.Biz, böyleyiz.
Biz, en zor zamanlarda bile, bir haksýzlýða tanýk olduðumuz zaman, o haksýzlýkla mücadele ederiz.
Petersburg’dan Buenos Aires’e geçtik.
Up-uzun bir yolculuktu. 16 satten fazla sürdü.
Buenos Aires’te 16 saat bile kalmadýk.
Bir heyecan vardý. Olimpiyatlar, Ýstanbul’a gelecek miydi? Orada, hepimizin paylaþtýðý bir heyecan.
Türkiye’nin her kesiminden yüzlerce kiþi, herkes bir þeye odaklanmýþ.
‘Biz kazanalým.’
‘Ýstanbul kazansýn.’
Kazanamadýk. Olsun, biz baþarýlýydýk, onlar kaybetti. Yapsýnlar yavan yavan olimpiyatlarýný.
(On tane Tokyo’yu üstüste koysan, aralarýna da hamburger gibi Madrid sýkýþtýrsan, Ýstanbul’un bir semti etmez.)
Derken, oradan buradan twitler.
Bir güruh, Ýstanbul’un kaybetmesini istiyor.
Kimisi beyaz türk, kimi gri türk, kimi kýrmýzý türk.
Felsefi bir çýkýþ noktalarý olsa, anlarým.
Dese ki, ‘kapitalizmin oyunu, istemeyiz’, anlarým.
Dese ki, ‘Ýslam’a uygun deðil,’ onu da anlarým.
Dese ki, ‘Helenistik kökleri var, bize uymaz,’ onu da anlarým.
Öyle bir derdi yok. Bir felsefe, bir ahlak yok.
Olimpiyatlar Ýstanbul’da yapýlýrsa, hükümetin baþarý hanesine yazýlacak. Öyle bir karýn aðrýlarý var.
Bu, kötü bir karakter. Düþük bir seciye.
Bir kadýn. Benim twitle pek iþim olmaz, arkadaþlar aktarýyor.
Demiþ ki, “Dýþarýdayým ama, Ýstanbul kaybederse kutlamak için dönerim.”
Aferin sana.
Bir baþka kadýn. Hiç bir yenilgiye bu kadar sevindiðini hatýrlamýyormuþ. Ne kadar büyük derdi var, Allah þifa versin. (Twitter’da birisi ona ‘nine’ diye hitap etmiþ, neden acaba? Yaþlýlýðýný mý imâ ediyor yoksa tashih mi?)
Sana da aferin.
Siz, içinizdeki fesadý salgýlamaya devam edin.
Sizin bu halleriniz, mürþid olarak millete yeter.
Ýnsanlar size bakar, doðru yolu bulur.
Her mürþid kamil olmaz, bazýlarý nâkýs olur. O da lazým.