Evet, 150 yýl öncelerde Namýk Kemâl bir mýsraýnda, 'müsademe-i efkârdan bariqâ'y-ý hakikat doðar' / 'Fikirlerin çarpýþmasýndan hakikat kývýlcýmlarý doðar..' demiþti.
Bu söz sahiden de doðru mudur?
Nitekim, tartýþmalar yapýlýyor ekranlarda veya baþka yerlerde, ama, fikir tartýþmasý adýna söylenenlere bakýldýðýnda, 'fikir alýþ-veriþi' deðil de; insanlarýn birbirlerine galebe çalmak/ üstünlük saðlamak için geliþigüzel görüþler dermeyan ettikleri görülür.
Bu yüzden, bu gibi durumlarda, bir, 'söze bakýlýr, söz müdür' diye ve bir de 'söyleyene bakýlýr, 'adam mý?' diye..
Son günlerde, bedeninin en mahrem yerlerini teþhir etmekle þöhret kazanmýþ bir pespâye müennes yaratýðýn 2-3 günlüðüne tutuklanmasý üzerine, 'taife-i laicus' tarafýndan o pespâye yaratýða fikir özgürlüðü adýna sergiledikleri 'sahib çýkmalar'ýn, özgürlükten ne anladýklarý, belli olmuyor mu?
*
Kezâ, jeoloji alanýnda yetkin birisi olduðu söylenen 'bayaðýnýn da bayaðýsý', bir pespâye/ aþaðýlýk kiþinin, Hz. Mûsâ, Hz. Ýbrahim gibi peygamberlerin aslýnda hiç olmadýðýný söylemesi, 'fikir özgürlüðü' müdür, Allah aþkýna?
Bu kiþi, son bir videosunda, 'Türkiye 3'e bölünecek!.' diye felâket tellâllýðýný da aþan bir iddiada bulunduktan sonra, 'Kürtlerle' bir þekilde anlaþmaya varýlýr; ama asýl korkunç savaþýn, 'yobazlarla modernler arasýnda olacak!.' diye konuþmasý 'fikir hürriyeti' olarak mý kabul edilecektir?
*
Bir baþkasý, üstelik, kendisi de 'Alevi' olarak nitelendiði halde, bir takým hurafe-rivayetleri bahane ederek, Hz. Ali hakkýnda en þerefsizce sözlerle konuþmasýna karþý çýkýldýðýnda, birileri hemen onu da fikir ve beyan özgürlüðüne aykýrýlýk olarak görmüyorlar mý?
Ama, bu gibi kiþilere, 'geliniz kanunla korunan bir putunuzu da tartýþalým' denilse, hemen feryat ederler, 'yobazlýk ve modernlik' gerekçeleriyle..
*
Ve, Sakarya'dan intibalar..
2 Eylûl akþamý, Ýnkýlab Yayýnlarý'nýn orta direði Hasan Güneþ, 'Yarýn, Adapazarý'na kadar gidip Caner Hoca'yý ziyaret edelim mi? Fazla uzak deðil, 2 saatte gidilir..' deyince, 'Ýyi olur herhalde..' diye geçirdim içimden.. Ve, 'Caner Hoca'yla irtibat kurup, 'Yarýn sabah 11.00'e doðru sana geliyoruz, kahvaltýyý da sende yaparýz.. Belki 1-2 arkadaþý da Adapazarý'ndan alýp geliriz..' diye durumdan haberdar ettim.
2 Eylûl akþamý 22.00 civarýnda Ekrem Bey'le irtibat kurdum.. Ancak, Ekrem Bey, 'Tamam, ama, yalnýz, kahvaltýyý, Orman-Park'ta yapacaðýz..' dedi. Diðer arkadaþlara da o yönde haber verdim. Ve ertesi sabah, belirlenen saatte, 'OrmanPark' denilen mekâna ulaþtýk. Burasý, 'Sakarya Belediyesi Sosyal Tesisleri'ydi. 20-30 metre uzunluðunda yüzlerce çam aðaçlarýyla dolu, güzel, ferah bir mekân..
Caner ve tarihçi Prof. Necmeddin Alkan Hoca'lar ve biraz sonra da Ekrem Bey geldiler.
Hem kahvaltý yaptýk, hem de Ekrem Bey'den Sakarya BÞ Belediyesi'nin çalýþmalarý ve meseleleri üzerine bir hayli bilgi aldýk. Ekrem Bey'i, geçmiþte Çaykur ve sonra da 'Doðu Karadeniz Kalkýnma Projesi' (DOKAP) Gn. Md.lüðü dönemindeki hizmet heyecanýnýn çýtasýný daha bir yükseltmiþ olarak görmek surûr vericiydi. Ýki sene içinde 140'dan fazla projeyi uygulamaya koymuþ olmanýn heyecan ve azmiyle konuþuyordu..
Öðleden sonra 14.30'da Adapazarý'ndan Ýstanbul'a dönmeyi, 17.00. sularýnda Eyyûb Sultan'daki bir diðer programa yetiþmeyi planlamýþtým. Ama, Ekrem Bey bizim Pamukova'daki çilek tarlasýný ve Akyazý-Kuzuluk'ta tesis edilmiþ bulunan 'Seracýlýk Mükemmelleþtirme Merkezi'ni görmemizi bilhassa arzu etti.
Önce, 50 km. kadar güneydeki Pamukova'ya ve oradan da, C. Uzan isimli kiþinin ve þimdi Hazine'ye intikal ettirilmiþ olan villâsýnýn bulunduðu, baþý dumanlý daðlarýn yüksekliklerine, Bakacak köyünün de yukarýlarýna doðru gittik.
Þiddetli bir yaðmur yaðýyordu. Orada, 4-5 dönümlük bir çilek tarlasý vardý. O yükseklikte ve serinlikte yetiþen çileðin lezzeti daha bir baþka oluyormuþ ki, biz de denedik ve taddýk, gerçekten de nefîs idi..
Oradan, 60 km. kadar doðuda, Akyazý- Kuzuluk mýntýkasýnda tesis edilmiþ olan muazzam bir seracýlýk merkezine geçtik..
Kuzuluk mýntýkasýndaki 'yazlýklar'ýn övgüsünü iþitmiþtim. Ama, biz þimdi orada 10 dönümden fazla bir kapalý alanda, en modern ve sulamasýndan havalandýrmasýna, sýcaklýðýndan rutûbet ayarýna kadar her þeyin otomasyon usûlüyle ve kökleri toprakta olmayan domates bitkilerince üretilen domatesleri gördük.. Bu tesislerde, yaz-kýþ devamlý üretim yapýlýyor.. Burada her þey otomatik.. Görmeye deðer.. Domateslerin kökleri, topraktan 1 metre kadar yüksekte olan ve Sri Lanka'dan getirilen ve Hindistan Cevizi kabuklarýndan elde edilmiþ 'özel gübre kutucuklarý'nda.. Her gün 3-4 kamyon domates Ýstanbul'a gönderiliyormuþ..
Bize bu dev tesis hakkýnda bilgilendirme yapan Selman isimli ziraat mühendisi genç arkadaþýn mesleðinin ve buradaki iþinin inceliklerine vukûfiyeti de takdir ve teþekkürü hak ediyor..
Bu dev tesisi de, Ekrem Bey, seçiliþinin hemen sonrasýnda, 2021 baþýnda tesis edip üretime geçirmiþ.. Ekrem Bey bu kýsa sürede kurduðu bu dev tesis için bile tebrike ve bu tesisler de görmeye deðer.. Fýrsat bulanlarýn gidip görmelerini tavsiye ederim..