Müslüman halklarýn mý, kukla rejimlerin mi zafer kutlamalarý?

Türkiye'de Cumhuriyet rejiminin 35. yýlýnda ortaokulu yeni bitirmiþtim.. Osmanlý dönemi kapanalý kocamaaan bir 35 yýl geçmiþti..

Çok uzaklarda kalmýþ bir tarih gibiydi, o zaman dilimi..

Ekim-1957 seçimlerinde, CHP ve DP'nin adaylarý bizim ilçeye geldiklerinde okulumuzun yaný baþýndaki meydanda yapýlan mitinglere, -yasak olmasýna raðmen bazý arkadaþlarla dersleri asarak kaçar- gizlice giderdik.

Kürsüye çýkan adaylarýn bir çoðu, kendilerini, 'Ben bir bacaðýný- kolunu Çanakkale savaþlarýnda kaybetmiþ, filâným..' diye tanýtýrlardý.

Çanakkale Savaþlarý mý?!!

Çoook uzak bir tarih idi o, bizim çocuk yaþýmýz için..

Sonra neler yaþadýk neler.. Sadece kendi yaþadýðýmýz ülkeyi deðil, bütün Ortadoðu'yu, Avrupa'yý ve, dünyayý derinden sarsan büyük devrimler, darbeler ve idâmlar; Afrika'da ortaya çýkan sayýsýz ülke ve rejimler, sosyo-politik deðiþimler, katliâm ve korkunç savaþlar..

Bugünler, 'Arab Baharý' denilen ve amma 'Kýþ Fýrtýnalarý' getiren ve 'Arab halklarýnýn patlamasý' þeklinde meydana gelen dev sosyal deðiþimlerin 10. Yýldönümü..

Tûnus'da, 'arab kemalisti' olarak nitelenen Habib Burgiba' ve onun beslemesi olan (General) Zeynelâbidin bin Ali'nin tahakkümünde geçen topluca 55 yýllýk diktatörlüðünün; Mýsýr'da (Albay) Nâsýr' ve onun öðrencisi (General) Husnî Mubarek tahakkümünde geçen 59-60 yýllýk diktatörlüðünün ve Yemen'de Ali Abdullah Sâlih'in 34 yýllýk diktatörlüðünün yýkýldýðý bir 'Arab sonbaharý'..

Yemen'in durumu bugün, daha bir facia.. Mýsýr da, bir baþka kanlý diktatörlüðün pençesinde.. Ayný dönemde, Suriye'de 50 yýlý aþkýn süredir devam eden Hâfýz ve (oðlu) Beþþar Esed'in ve Baas Partisi diktatörlüðüne karþý ortaya çýkan halk patlamasýnýn, özellikle de, 'Biz olmasaydýk, Beþþar rejimi iki gün dayanamazdý..' diyenlerin ve Rusya ve Amerikan emperial güçlerinin bu coðrafyayý kendileri için bir gövde gösterisi alanýna çevirdikleri , 1 milyona yakýn insanýn ölümü ve 7-8 milyon insanýn yerinden-yurdundan kaçýp baþka ülkelere sýðýndýðý geleceðin de kap-karanlýk olduðu, daha bir baþka facia kervaný..

Tûnus ise.. Ýçerde yaþanan bir çok sýkýntýlara, protesto gösterilerine ve sosyo-ekonomik rahatsýzlýklara raðmen, 'Râþid el'Gannûþî'nin itidal unsuru olarak etkisini sürdürmesiyle de, þimdilik, nisbî bir sukûnet içinde gibi..

(Albay) Gaddafî'nin 42 yýllýk yönetiminin devrilip, çok korkunç ve ahlâksýz yöntemlerle öldürülüþünün 10. Yýlý da -10 yýldýr daha bir derin bir kaos içinde yüzen Libya'da- törenlerle kutlanýyor. (Hani, bizde de 1933'de, '10 yýlda 15 milyon er yarattýk, her yaþtan..' marþlarýyla kutlanan, ama, '15 milyon er mi, yoksa 15 milyoner mi; olduðu pek belli olmayan kutlamalar olmuþ ya.. Ýþte öyle.. Açýk olan ise, dâraðaçlarýnýn, kanlý iç boðuþmalarýn olduðu, o 10 yýldan geriye kalan acý gerçek, 100 yýla yaklaþan bir süredir 'ikon'laþtýrýlan bir 'tek adam..' figüründen baþkasý deðil..)

Bu arada, 10 gün önce, Ýran'da da, 10 Þubat 1979 günü, Þahlýk rejimine son veren muazzam bir büyük halk hareketinde, on milyonlarýn 'Allah'u Ekber!' feryadlarýyla ve 100 binden fazla kurban vererek gerçekleþtirdiði 'Hükûmet-i Ýslâmî' ve 'Lâ Þiiyye- Lâ Sunniyye.. Vahdet-i Ýslâmiyye.. (Þiîcilik-Sünnîcilik Yok.. Ýslâmî Birlik!' ideâllerini dünya Müslümanlarý arasýnda bayraklaþtýran 'Ýslâm Ýnkýlabý Hareketi'nin 42. Yýldönümü kutlamalarý vardý.

Amma, gelinen nokta, idealite ile realite arasýndaki mesafe ne kadardý?

(Bu konu üzerine, yarýnki yazýda, biraz daha teferruatlýca duralým, inþaallah..)

Ve...

Muhammed Emin Saraç Hoca'yý ebedîyet yolculuðuna uðurlarken..

Fakir'in 50 yýl öncelerden beri tanýdýðý, sonralarý tanýþtýðý, sohbet halkasýna dâhil olarak nasibince bir þeyler almaya çalýþtýðý bir irfan ve ilim âbidesi olan Muhammed Emin Saraç Hoca'nýn 19 Þubat akþamý 'âlem-i uqbâ'ya sefer üzre, ebediyyet yolculuðuna çýktýðý açýklandý.

1986 veya 87'de Hicaz'da, oðlu Fatih, 'Âbi, babam senin de burada olduðunu öðrendi, seni görmek istiyor..' dediðinde, baþbaþa rahat bir görüþme olsun diye, Mekke'de, Aziziye semtine giden yol üzerinde bir yerde eðleþip uzunca sohbet etmiþtik.

Ondan sonra baþka bir görüþmemiz olmadý. Ama, karþýlýklý selâmlaþma teâtisi oluyordu. 35 yýl ayrýlýktan sonra ülkeye döndüðümde ise..

Eski dostlarýmýzdan (merhûm) Mustafa Tahhân'ýn Fatih Camii'ndeki cenazesindeydi, 'Emin Saraç hoca, namazýný Ýmam Odasý'nda kýlýyor..' dediler. Gittim, selâm verdim. Derince baktý ve 'Ben seni çok iyi tanýyorum da, sen kimdin?' dedi. Tam o sýrada cenaze namazý baþlýyacaðý için 'Hocam, huzûrunuza sonra gelirim inþaallah..' dedim ve ayrýldým. Ama, tanýmakta zorluk yaþandýðýndan bir daha görüþme olmadý.

Bir ahlâk, fazilet ve ilim âbidesi olarak yaþadýðýna inandýðým 90 yýllýk bir dünya hayatýnýn sona ermesi münasebetiyle bugün öðleyin, Fâtih Camii'nde kýlýnacak cenaze namazýndan sonra defnedilecek olan bu aziz hocama, 'rahmet-i ilâhî'nin yoldaþ olmasýnýn niyaz ediyorum.