Charlie Hebdo’ya yapýlan terör eylemi, eylemin yaþattýðý acý, yol açtýðý korku ve travmanýn yaný sýra olayý “bizim 11 Eylülümüz” mesabesine taþýyan bir tartýþmanýn da pimini çekti.
Kaç gündür Müslümanlara parmak sallayanlarý, Paris’teki terör eylemini “Ýslam Ortaçaðý” olarak adlandýranlarý, bütün Müslümanlarý “ben de Carlie’yim” demeye zorlayanlarý, eylemden Müslüman olan herkesi sorumlu tutanlarý, “Ýslam þiddet dini deðildir, bu tür örneklerle Müslümanlar yargýlanamaz” diyene car car had bildirenleri, “madem bu teröristler Ýslami referanslarla eylemlerini meþrulaþtýrýyorlar bu da bir Ýslam temsilidir” diyerek “bizi” çürütenleri izliyoruz, dinliyoruz.
Dindar kesime karþý apaçýk bir mobing uygulanýyor. Ve bu, terörün vurduðu Fransa’dan çok Türkiye’de oluyor.
Bu marazýn sebebini aslýnda hepimiz biliyoruz. Bir Ýslam ülkesinde dünyaya gelmiþ olduðuna lanet edenlerin marazý bu.
Nüfus cüzdanlarýnda Ýslam yazýyor, Türkiye bir Ýslam toplumu olarak biliniyor, yurt dýþýna çýktýklarýnda adlarýnýn Ertuðrul, Mehmet, Kadri, Ayþe, Fatma olmasý onlarýn da Müslüman olarak görülmeleri için yetiyor.
Bu “kara lekeden” kurtulmak için her türlü Batýlý deterjaný ölçüsüz kullanabilirler. Ellerinden gelse Ýslam’ý bu topraklardan kazýrlar. Olmadý görünürlüðünü azaltýrlar...
Yapmadýklarý þey deðil, nitekim. Minarelerden, ezan sesinden, baþörtüden, sakaldan rahatsýz olmalarý bundan.
***
Bu onulmaz hastalýk bazen kapý önüne biriken ayakkabýlarý hor görüyor, bazen Meclis’ten baþörtülü vekili kovmak suretiyle tezahür ediyor. Çünkü en çok fotoðrafta nasýl çýkacaðýyla ilgileniyor. “Batýlý-modern-uygar” bir fotoðraf karesi içinde olmak istiyor. Türkiye’yi de öyle seviyor, Batýlý-modern-uygar...
Ýslam’ýn bizi geri býraktýðýndan çok emin, bu yüzden Ýslam’ý en fazla vicdanýna buyur edebiliyor.
Toplumdaki Ýslami hassasiyetlerin siyasete tercüme edilmesi, bu kesim için sömürgeleþtirilmekten de kötü bir þey.
“AK Parti’nin ilk iki dönemi iyi ama 2007-2008’den sonra çok deðiþti” demeleri bundan. AK Parti “gizlediði ajandasýný” uygulamaya koydu çünkü. Dindar tabanýn beklentilerine nihayet cevap vermeye baþladý ya, þimdi AK Parti’den kötüsü yok!
Hep onlar diyecek, AK Parti yapacaktý.
Yasakken baþörtüsünü savunmak kolaydý onlar için. Ne zaman ki AK Parti baþörtüsü yasaðýný kaldýrmaya kalktý, “þimdi sýrasý mý” demeye baþladýlar.
Bunu diyenler Kemalist ideolojiye iman etmiþler de deðil, liberal-demokrat-sol söylemlerle geniþ muhafazakar kesim üzerinde hegemonya kurmaya çalýþan bir avuç sözde aydýn.
***
Dindarlar mazlumken iyi, maðdurken katlanýlýr ve savunulabilir, onlara göre. Ýnanç özgürlüklerini savunmak demokratlýk kariyerlerinde en önemli basamak çünkü. Hep savunulmaya muhtaç pozisyonda kaldýðýnýz müddetçe, onlarýn “demokratlýk kariyerlerine” katký sunduðunuz müddetçe aramýz iyi.
Madun olmalýsýnýz yani. Kendi hakkýnýzý kendiniz arayabilecek kadar bile güçlendiðinizde aranýz bozulabilir. Mesela medyanýz olmamalý. Gerek yok ki buna; siz aðladýðýnýzda onlar zaten sizin savunacak.
Türkiye özelince liberal-demokrat-sol aydýnlarýn dindar sosyolojiyle kurduklarý iliþkide ideal düzey bu. Aksi gerçekleþmeye baþladýðýnda ise Ýslam korkusu deðil basbayaðý Ýslam karþýtlýðýnýn beslediði bir mobing düzenine þahit oluyorsunuz.
Ortalama Müslümanlarý El Kaidecileþtirmeye, IÞÝD’cileþtirmeye yeltenen bir mazar bu. Ne Türkiye’deki dindar sosyolojiyi tanýyor ne de modern selefiliði besleyen sosyolojiyi.
Oturduðu yerden ahkam kesiyor.
Charlie Hebdo saldýrýsýný “Fransa’nýn Madýmak’ý” olarak anonslayacak kadar ya kötü niyetli ya da Türkiye’ye Fransýz bir zevat, Türkiye’de medyanýn baþýný tutmuþ durumda.
Basýnýn aðzý torba deðil ki büzesin, bu durumdayýz iþte...