Baþkanlýk tartýþmalarýyla birlikte “evrensel deðerler” palavrasý yine ortalýkta dolaþýyor. Kendi yaptýklarý putlarý acýktýklarýnda yiyen Batý’nýn ‘deðerleri’ bizlere “evrensel deðerler” diye yutturulmaya çalýþýlýyor. “Batý’nýn gözüyle deðil de bir Müslüman olarak hâdiseye nasýl bakmalýyýz” sorusuna Üstad Necip Fazýl Kýsakürek’in “Dünya Bir Ýnkýlap Bekliyor” adlý eserinden uzun bir iktibasla cevap veriyorum. Nezle olmuþ hâlde uzandýðým yataðýmda mezkûr eseri bir daha okurken, bugünkü hâdiseler üzerinden yaptýðým okumada iþte altýný çizdiðim satýrlar:
“Büyük Türkiye” diye bir rüya görüyorlar... Onun tahlilini yapmak, terkibini yapmak lâzým... “Büyük Türkiye”den ne anlýyorlar? Sadece lâf mý? Neyle “Büyük Türkiye?”. (...)
Büyük Türkiye, ruhlarýn tam bir imarýndan sonra, onun kölesi olan makineyle ve bütün ilimlerin kýymet ölçüsüyle, “minicik bir ülke de olsam, iþte insan haysiyetinin biricik temsilcisi ülke benim” diyecek olan Türkiye’dir.
Böylece “Büyük Türkiye”yi realite dýþýna çýkara çýkara, Büyük Türkiye ümidini kaybettiriyorlar bize! Ve maalesef bizden sandýðýmýz bazý dâva sahipleri, iþi asýl dâvayý harcamakla yürütmüþ ve ümid kapýlarýný sürgülemiþtir.
Batý, makine âlemine ve yeni keþiflere hükmedecek bir mânevi destek arýyor. Bu desteði filozoflar veremez. Ancak din heyecaný ve ahlâký... (...)
Tek yol dine dönmek... Tek din Ýslâm!.. Mânasýný yýktýðýmýz ve yatýðýmýz cami...
(...) Artýk Peygamber yok, mutlak olarak yok, müctehid de yok... Ya ne var? Muayyen sahalarda dinin hikmetlerini en doðru anlayýþla cemiyete (aplike) edecek ve insanlara yaþanmaya deðer hayatý bildirecek fikircilere ihtiyaç var...
Ýslâm eskilik ölçüsüyle ezel kadar eski, yenilik ölçüsüyle ebed kadar yenidir... Bunu anlayacak ve anlatacak cihan çapýnda fikircilere ihtiyaç... Yoksa, her biri mukaddes kaidelerin papaðanvari ezbercilerine deðil... Bu noktada, Ýslâm hikmetlerini temsil noktasýnda, sýfýr hâlimiz... (...)
Ýçtihad kapalýdýr. Çünkü, o müçtehidler, o pek büyük zatlar gereken herþeyi amel ve itikad sahasýnda noktalamýþlardýr. Ama bir saha açýktýr: Beþeriyetin terakki ettiði yollarda bütün kýymetlerin Ýslâmî ölçülere vurulmasý... Bu da yepyeni bir ideolojik zuhur... Bunun kahramanlýk pâyesi pek büyük
olacaktýr.
Fakat gelecek sistemin istiklâli olmayacaktýr: Sadece Ýslâm... Kaybedilmiþ saffet ve asliyetinin iadesiyle Ýslâm!..
Bu büyük zuhurun da vataný
Türkiye...
(...)
Bu þahlanýþýn kademeleri þunlardýr:
1- Ýçeride kaba softa ve ham yobazý tasfiye...
2- Yine içeride batý maymunluðu nesillerini kurutma...
3- Ve yine içeride maddede ve mânada kâþif bir nesle maya tutturma...
4- Dýþarýda ve Ýslâm âleminde tam bir ruh ve el birliði ile yekpâreleþme hamlesi...
5- Ýslâm milletleri arasý, merkezi Medine, Büyük Ýslâm Þûrasý ve bu þûrayý en güçlü bir þekilde müeyyidelendirmek...
6- Ýslâm dünyasýný fikirde ve maddede hiçbir þeye muhtaç olmayacak seviyeye yükseltmek. Eþya ve hadiselere hâkim kýlma ideali...
7- Ve dýþarýnýn dýþarýsýnda Batý dünyasýnda model insan ve cemiyetin vitrinlenmesi ve mâna silâhýyle boy göstermek...
8- Batýya, sayýsýz fikir mezhepleri halinde özlediði olmuþsa esas ve asýllarýnýn Ýslâmda ve hangi illet ve belâya uðramýþsa ilâç ve devâsýnýn yine Ýslâmda bulunduðunu gösterici bir ideolocya gergefi iþçiliði...
9- Azamî ve nihaî hürriyet içinde nefsânî ve zümrevî baþýboþ hürriyetten uzaklýk ve gerçek hürriyeti hak ve hakikatte aramanýn sistemi...
Bu basamaklarýn her biri öbürüne ulaþtýrýcý... Cennete namzet dünya ancak bu yoldan gerçekleþtirebilir.”