Müslümanlarýn idamýndan çare arayanlar, yenilgilerini gizlice itiraf ediyorlar!

Dün ikindi sonrasýnda, Fatih- Saraçhane'deki Ýtfaiye Parký'nda bir protesto gösterisi vardý, yüzlerce ve hatta binlerce katýlýmlý.. Katýlanlar sadece Türkiye'liler deðildi; Mýsýrlý, Suriyeli, Iraklý, Ýranlý, Bosnalý, Doðu Türkistanlý, Kýrýmlý Müslümanlar da vardý.. Tanýdýðým bir Bosna'lý Müslüman gözyaþlarýný tutamýyor ve 'Ben Bosna'da sergilenen o kadar alçaklýklar karþýsýnda asla aðlamamýþtým; çünkü kâfirlerin karþýsýnda zayýf görünmemek zorundaydýk.. Ama, Mýsýr'da ve nice Müslüman coðrafyalarýnda, Müslüman ismi taþýyan ve hatta kendilerinin de Müslüman olduklarýný söyleyebilen kadrolar eliyle Müslümanlarýn katliam edilmesi beni mahvediyor..' diyordu.

*

Özgür-Der'in tertiplediði bu protesto gösterisinde, Mýsýr'da 3 Temmuz 2013'de, Mýsýr'da yapýlana ilk serbest seçimler sonucunda Cumhurbaþkanlýðý'na seçilen Muhammed Mursî'nin, henüz iktidara geliþinin 11. Ayýnda, pahalýlýðý önleyemediði gerekçesiyle, -evet, sadece 11 aylýk iktidarda pahalýlýðý önleyemediði gibi bir tuhaf gerekçeyle ve daha da ilginci-, bizzat Mursî tarafýndan tayin edilen Savunma Bakaný General A. Fettâh es'Sisî eliyle iktidardan indiriliþinin 8. yýlý deðerlendirildi. Ki, dünyadaki bütün emperyal güçlerin o darbeyi nasýl alkýþladýklarý ortada..

Ve, bu günlerde Ýkhwan-ul'Muslîmîn'in önde gelen liderlerinden -baþta, darbe günlerinde kýzý Esmâ da vurularak katledilen Muhammed Biltâcî olmak üzere-, 12 Müslüman önderin daha idâm edilmesine dair, düzmece mahkeme kararýnýn gerekli þeklî kanunî merhalelerce tasdik edilerek infaz merhalesine gelinmesine karþý da öfkeler dile getirilmeye çalýþýldý, bu gösteride..

*

Bu konuþmalar esnasýnda, bilhassa C. Baþkaný Erdoðan'dan da, Mýsýr'daki bu idam hükümlerinin infaz edilmemesi için, 'pragmatist davranmayýp', uluslararasý plânda çaba harcamasý bir talep olarak birkaç kez dile getirildi.

*

Ýþte o noktada durdum..

Hangi pragmatizm gösterilmemeliydi? Ve, idamlarýn önlenmesi için hangi yolla çaba harcanabilirdi?

Þöyle bir düþünelim..

Tayyib Erdoðan, Türkiye'de Baþbakan..

'Arab Baharý' denilen, -gerçekte ise, bazý Arap rejimlerinin diktatörce uygulamalarýna karþý Tûnus'da baþlayýp, Libya, Yemen, Suriye ve Mýsýr'a da sýçrayan ve en azý çeyrek yüzyýllýk, bazýlarý 42 yýlý bulan tepeden inmeci yöntemlerle iktidara gelmiþ kiþi ve kadrolara karþý, bazý Arap halklarýnýn patlamasý þeklinde ortaya çýkan büyük sosyal çalkantýlar sonunda Gaddafî'ler, Zeynelâbidin bin Ali'ler, Ali Abdullah Salih'ler, Husnî Mübarek'ler devrilmiþler ve Mýsýr'da yapýlan ilk serbest seçimlerle de, Muhammed Mursî Cumhurbaþkaný olmuþ.

Onun seçilmesine Erdoðan da elbette sevinmiþtir; Ýslamî hedef ve hassasiyetleri olan her Müslüman gibi..

*

Bu arada, Mursî'nin Savunma Bakanlýðý'na getirdiði kiþi, 'Ýslâmî kimliði' olduðundan söz edilen birisidir.. Ankara' ya gelir ve Türkiye Savunma Bakaný ile 1-2 günlük müzakerelerden sonra Erdoðan ile de görüþmek istediðini beyan edince, Tayyib Bey'e haber verilir.

Tayyib Bey kabul eder..

Görüþme esnasýnda Tayyib Bey'i öyle bir över ki.. 'Bizim yolumuzu aydýnlatýyorsun, Müslümanlar sizinle gurur duyuyor..' vs. gibi sözler..

Ve, gittikten üç ay kadar sonra da, darbe yapar!

Siz öyle bir kurnaz ve kan içici kiþiye hýnç beslemez misiniz? Sadece, Rabia-t-ul'Adeviye Meydaný'nda bir sabah namazý vaktinde 2500 kadar Müslümaný barbarca katleden bir firavun öykünücüsü, darbeci..

Böyle bir kiþiye Tayyib Bey nasýl davransýndý? Mýsýr'la Türkiye arasýndaki soðukluk oradan baþlar. Yoksa, Mýsýr halký ile Türkiye halký arasýnda bir soðukluk yok.. Ýki halk da büyük ekseriyetiyle Müslüman ve yüzlerce yýl birlikte yaþamýþlar..

Haa, denilebilir ki, 25 kadar Arap rejiminin içinde eli kana bulaþmadan iktidara gelmiþ kaç kiþi veya kadro vardýr ki..

O da, bir ayrý konu..

*

Mursî, halký tarafýndan sevilip seçilen bir Müslüman olmanýn bedelini, sadece darbeyle indirilerek deðil, zindanda can vererek de ödedi. Allah rahmet eyleye..

*

Ve, o kanlý darbe için, bütün emperyal dünya alkýþçý olmadý mý?

15 Temmuz 2016'da, Türkiye'de sahnelenmek istenen Darbe Hýyaneti'ne daha ilk anda alkýþ tutan Amerika'nýn BM Baþtemsilcisi John Bolton ve Michael Fllyne gibi isimler -ki, ikisi de Trump'ýn ilk döneminde de baþtâcý idiler- 15 Temmuz'u 'alkýþlanacak darbe' diye sevinçle karþýlamamýþlar mýydý?

Mýsýr'daki darbe de bütün emperial devletler ve diðer güç odaklarýnca, alkýþlanarak karþýlanmýþtý. Ve o darbenin lideri, Erdoðan Türkiye'si ile hesaplaþmak için, yanýna Suûdî ve BAE rejimleriyle Yunanistan ve siyonist Ýsrail'i de alarak, nice oyunlar oynadý..

Son aylarda iki ülke arasý irtibatlar yumuþatýlmak istendiðinde bile, cinayetlerine ses çýkarýlmamasý için, iç siyasetine müdahale edilmemesi gibi þartlar ileri sürüyor..

O darbeci, þimdi, hâlâ idamlardan meded umuyor. Demek ki, Müslümanlarý hâlâ da yenememiþ; bu idâmlar onun dolaylý itirafý.. Evet, Mýsýr Müslümanlarý hâlâ da öyle diriler ki, öldürülmelerinden baþka bir çare bulamýyor, zalimler..

Evet, biz Müslümanlar bir öldürülürüz, bin diriliriz..

Bu son idamlarý yaptýrmamak için, Tayyip Bey'in, hangi uluslararasý kamuoyunu harekete geçirebileceði bir daha düþünülmelidir. Emperyal dünyanýn malum güç odaklarý veya Arap rejimleri aracýlýðýyla mý?

*