Müslümanlarýn ortak bayramlarý olacak mý günün birinde?

Bugün bayram... Adet olduðu üzere bütün Müslümanlarýn bayramýný kutluyoruz... Ama -her ne kadar bu sene denk gelmiþ görünüyorsa da- islam ülkeleri bayramlarýný çoðu zaman ayný anda kutlayamýyorlar.

Yani bir din düþünün ki mensuplarý en önemli dini günlerini birlikte kutla(ya)masýnlar. Hiç de hoþ bir tablo deðil!

Bu tabloya bakýp dünya Müslümanlarýnýn birbirlerinden bu kadar kopuk oluþlarýna hayýflanan ve bundan dolayý siyasi çýkarlarý yüzünden birbirlerine düþen Müslüman toplum liderlerini suçlayanlar var.

Ne var ki ortadaki bu nahoþ tabloyu sadece siyasi gerekçelere baðlamak kolaycýlýk olur... Ýslam ülkelerini yöneten kiþiler veya kadrolar birbirleriyle iyi geçinemiyorlarsa ve hatta sürekli didiþme halindeyseler bunun arkasýnda elbette çoðu zaman siyasi çýkarlarýn uyuþmazlýðý vardýr. Sadece bugüne veya sadece belirli bir coðrafyaya has bir durum da deðil bu. Dindaþlýk farklý toplumlarý birbirlerine yaklaþtýran bir faktör tabii... Ama bir yere kadar... Ekonomik ve siyasi çeliþkiler gündeme geldiðinde bu türden birleþtirici özelliklerin birden önemsizleþtiðinin örneklerine dünya tarihinin bilinen sayfalarýnýn pek çoðunda rastlayabilirsiniz. Hatta asr-ý saadetten hemen sonra sahabeler arasýnda baþ gösteren kanlý savaþlar Ýslam tarihinin en acý tablolarýndan biridir.

Yalnýz þu da var: Müslüman toplumlar arasýndaki çeliþkiler ve buna baðlý çatýþmalar -her yerde olduðu gibi- esas itibarýyla ekonomik ve siyasi çýkarlarýn uyuþmazlýðýnýn sonucu. Ýnsan doðasýnýn bir gereði bu maalesef... Ama özellikle bugüne baktýðýnýzda Ýslam ülkeleri arasýnda esasen Ýslam’ýn anlaþýlmasý konusunda ciddi bir ayrýþmanýn mevcut olduðunu ve görünen siyasi çeliþkilerin biraz da bunun ifadesi olduðunu söylemek mümkün.

Her bayram tartýþma konusu olan “rü’yet-i hilal” meselesi de bunun göstergesi. Rü’yet-i hilal ayýn görülmesi demek. Ramazan ayýnýn baþladýðýný ve bittiðini gökyüzünde yeni ayýn görünmesiyle anlýyoruz. Hz. Peygamber yeni ayýn çýkýp çýkmadýðýnýn anlaþýlmasý için sahabelerinden yüksek bir yere çýkýp gökyüzünü tarassut etmelerini, yani gözlem yapmalarýný istemiþtir. Astronomi bilginlerinin veya gözlemevlerinin bulunmadýðý bir sosyokültürel çevrede gerçekleþtirilen bu uygulama bugünün Müslümanlarý içinse önemli bir ayrýþmanýn konusu... Bazý Müslümanlar “ramazanýn veya bayramýn geldiðini anlamak için yüksek yerlere çýkýp gözlem yapýlmasý gerekir, ramazanýn veya bayramýn baþlangýcý baþka türlü tespit edilemez” diyorlar. Bu görüþlerini de yukarýdaki rivayete dayandýrýyorlar. “Hz. Peygamber bu iþi nasýl yaptýysa biz de ayný þekilde yapmak zorundayýz” sözleriyle bu tutumlarýný savunuyorlar.

Buna mukabil bazý Müslümanlar ise önemli olanýn kullanýlan yöntem deðil, amacýn kendisi olduðu görüþündeler. Bu anlamda astronomi baþta olmak üzere ilgili fen bilimleri yardýmýyla -ve çýplak gözle gökyüzünü tarassut etmeye gerek kalmaksýzýn- ramazanýn ve bayramlarýn gününün tespit edilebileceðini söylüyorlar. Hatta bu çerçevede ilgili bilim adamlarý da sadece içinde bulunduðumuz yýlýn deðil, önümüzdeki yüzlerce-binlerce yýlýn ramazanlarýnýn ve bayramlarýnýn hangi güne rastlayacaðýnýn da þimdiden tespit edilmesinin mümkün olduðunu belirtiyorlar.

Türkiye’de Müslümanlarýn kahir ekseriyeti ramazan ve bayramlarýn modern bilimin araçlarýyla belirlenmesinin daha saðlýklý bir yol olduðu görüþünde. Çoðunluðunu Arap ülkelerinin oluþturduðu diðer gruptaki Müslümanlarla çoðu zaman ayný gün bayram edemiyor olmamýzýn sebebi bu.

Bahse konu bu farklýlýðýn teknik bir yöntem tercihinden ibaret olmadýðýný, iþin içinde dinin mahiyetine iliþkin anlayýþ farklýlýðýnýn yer aldýðýný görmek zor deðil. Türklerin çoðunlukla takipçisi olduklarý fýkýh ekolünün aklý esas almasýna mukabil Araplarýn çoðunlukla takipçisi olduklarý ekollerin nakli esas alma taraftarý olduklarý bilinen bir husus. Diðer yandan bizim bu topraklardaki tarihsel tecrübemiz çerçevesinde medrese ile tekkenin sentezinin oluþturduðu bir din anlayýþýnýn da böylesi bir sentezi yapma imkâný bulamayan toplumlarla aramýzdaki belirli kültürel farklýlýklarý artýrdýðýný söyleyebiliriz.

Bayram ve rüyet-i hilal konusuna dönecek olursak... Dünya Müslümanlarýnýn ayný gün bayram kutlamalarý için ya bir tarafýn bayram gününün bilimsel hesaplamalarla belirlenmesinden vazgeçmesi gerekiyor ya da diðer tarafýn “yüksek bir yere çýkýp çýplak gözle gökyüzünde yeni ayý gözlemenin dinin gereði olduðu” görüþünü terk etmesi...

Müslümanlarýn birliði ancak bu iki seçenekten biri gerçekleþtiði takdirde mümkün olabilir gibi görünüyor.