Mustafa Akad’ın anısına

Bağcılar Belediyesi, ‘Vefatının 10. Yılında Mustafa Akad’ başlıklı bir panel düzenledi. Panelin moderatörü sinema eleştirmeni Abdülhamit Güler, konuşmacıları ise yönetmen Mesut Uçakan ve bendik. Öte yandan, programın sürpriz konuğu ise, rahmetli Akad’ın amcaoğlu Abdülkerim Akad’dı.

Mesut Uçakan, Mustafa Akkad imzalı Çağrı filminin Türkiye ve İslam dünyası için ne anlama geldiğine, Mustafa Akad’ın idealleri için her türlü gayreti gösterdiğine, günümüz gençliğinin de böylesi idealist fikirler peşinde olması gerektiğine vurgu yaptı. Ben de Akad’ın Amerika’daki film yapım serüvenine değinip, yönetmenin çok asil duygularla hareket ettiğini, 1980’lerden itibaren yine büyük hayalleri olduğunu belirttim. Gerçekten de Akad, önce Istanbul’un Fethi olmak üzere, özellikle 11 Eylül’den sonra yükselen İslamofobiye karşı İslam medeniyetinin önemli kavşak noktalarından olmak üzere Selahaddin Eyyubi ve Endülüslü bir alim olan Ebu’l Kasım’ın hayatını işleyen filmler yapmak istiyordu. Bunlar için özellikle iki kez, biri 1993, diğeri 2002’de Türkiye’ye gelen, ilkinde Istanbul’un Fethi projesi için TGRT yetkilileriyle görüşen Akad—ki bu görüşmede bir film platosu kurulması da öngörülüyordu—, diğerinde de yine genişletilmiş temaslarda bulunmuş, ancak bu görüşmelerin hiçbirinden olumlu bir netice çıkmamıştı. Amman’da, 2005’teki menfur bombalı saldırıda dar-ı bekaya irtihal eden Akad, bu önemli yapımları gerçekleştiremedi.

Panelde söz alan Abdülkerim bey, Akad’ın gençliğinden itibaren sinemaya dair idealler taşıdığını, bunun için Amerika’ya eğitim yapmaya gitmek istediğinde (yıl 1950’dir), annesinin destek olduğunu beyan etti. Anne tarafından Türk olan Mustafa Akad (annesi Maraşlı Şükriye hanımdır), çocuklarına İslam’ı bir çeşit anlatabilmek için bu filmleri yaptığını ifade eder. Oğullarından Malik’le, 2012 Kahire Film Festivali’nde tanışmış, festivalde jüri üyeliği yapan genç adamın babası gibi bir asalet taşıdığını sezinlemiştim.

Mustafa Akad, İslam dünyası sinemasında çığır açıcı ve kurucu bir şahsiyettir; İran’daki Fecr Film Festivali’nde her yıl adına önemli bir ödül olan Altın Sancak verilmektedir. Büyük ideallerle Amerika’ya sinema okumaya giden, bunu yüksek lisans eğitimi de içinde olmak üzere gerçekleştiren, sonrasında sektörde belgesel ve televizyon yapımlarına imza attıktan sonra İslama ilişkin hayatının filmlerini çeken Mustafa Akad’ı bir kez daha rahmetle, minnetle anıyoruz ve onun izinde aynı kalibrede yapımları yeni nesil sinemacılardan bekliyoruz.