Katliam”, adý üstünde korkunç olaydýr. Daha korkunç olan, “beklenen katliamýn” gerçekleþmesidir. Mýsýr’da bu yaþandý. Ülkenin “yarý-resmi” olarak adlandýrýlan yayýn organý Al-Ahram’ýn Ýngilizce internet yayýnýnda, perþembe akþamý, “adý belirtilmeyen” bir takým “güvenilir” kaynaklara dayandýrýlan bir haber yer aldý. Haberde, darbeci general Sissi’nin halký sokaða çaðýrmasýnýn nedeninin demokrasi yanlýlarýnýn gösteri yaptýðý Adeviye Meydaný’ný daðýtmak olduðu belirtiliyordu. Devamý katliam oldu.
Katliamýn geldiðini, dikkatle takip eden bir gazeteci bile görebiliyorsa, “küreselgüçlerin” anlamamasý mümkün mü? Hayýr!.. Ama hiçbir þey yapmadýlar. Konuyu, uyarý mesajlarý ile geçiþtirdiler, devamýnda da yaþanýlan kanlý olayý “esefle” karþýlayýp taraflara “itidal” tavsiye ettiler. CNN, BBC gibi küresel medyanýn durumu da ortada. AA ve TRT Mýsýr’da büyük iþler yapýyor insanlýk ileride anlayacak.
Suriye ve Mýsýr, küresel sistemin ahlaki deðerlerinin çöktüðü birer kara deliðe dönüþüyor, farkýnda deðiller.
Ama çöken yalnýz küresel sistem mi?.. Türk iç siyasetindeki kutuplaþma, belli bir kesim açýsýndan “çürümeyi” de beraberinde getiriyor.
Bu “yalnýzlaþma” hayýrlýdýr!..
Kendilerine, “liberal-demokrat” etiketini uygun görenlerin, geleneksel “sol-Kemalist” çizgiyle buluþtuklarý anda ortaya çýkan tuhaf durum bunun net örneðidir.
(Öncelikle “sol-Kemalist” çizginin bir Ýlhan Selçuk fantezisi olduðunu söylemeliyim. “Kemalizm” Soðuk Savaþ yýllarýnda “baskýcý devlet modelinin” bir uygulama ideolojisi olarak “yapýlandýrýlmýþ”, ana görevi de, yalnýz muhafazakar siyaset çizgisini deðil, esas olarak sol düþüncenin güçlenmesini önlemeye dönük bir eylem planýdýr. Sol tarafý “Baasçý-faþist” kimlik taþýr, sað yaný NATO’cudur, 12 Mart ve 12 Eylül’de solun canýna okumuþtur.)
“Liberal-demokrat”larýn ise “muhalefet kaygýlarýný”, Kürt sorunundaki çözüm sürecine “çekince” koymaya, Suriye ve Mýsýr’daki katliamlara vaka-i adiyeden yaklaþmaya varan çizgiye taþýmalarý ise ibret vericidir.
Ne diyorlar?: Hükümetin, “Sünni” zeminli dýþ politikasý iflas etmiþtir, Türkiye artýk yalnýz bir ülkedir, bu bir çöküþtür...
Tersten okuyalým: Türkiye Suriye’de 100 bin masum sivili öldüren ve öldürmeye devam eden Beþþar Esed’e daha “ýlýmlý” yaklaþmalý, Mýsýr’daki darbeye “darbe” demeyip, Batýlýlar gibi davranmalý, Kahire sokaklarýnda yaþanýlan katliamlarý görmezlikten gelmeliydi . Bitmedi. “Çözüm süreci” etrafýmýzda yeni bir “Kürt kuþaðý” oluþturuyor, aman dikkat!..
Söylenen buysa, bir süre dünyanýn “yalnýz ve güzel ülkesi” olmak daha hayýrlýdýr.
Liberaller... Baas... Darbeciler...
Irak ve Suriye’de yaþayan Kürtler’in “kendi kaderlerini tayin hakkýna” Türkiye’nin müdahale etmesi gerektiðini söylemek ne ölçüde “liberal” ne ölçüde “sol”dur? Bu insanlar, bizim sýnýrlarýmýz içinde yaþamýyorlar ve biz, onlarýn ne tür kararlar vereceðini onlar adýna düþüneceðiz!.. Olur mu böyle þey? Tavsiyelerimiz olabilir, kaygýlarýmýzý aktarabiliriz, alacaklarý kararlara göre kendi ulusal stratejimizi yapýlandýrabiliriz, bu normal, ama “düþman” bellemek, “tepkici politikalarýn” sloganlarýna yönelmek? Olacak iþ deðil...
Eðer, güneylerinden Arap milliyetçiliði, doðularýndan Þii-Radikal yayýlmacý ideoloji ile çevrelenmiþ yaþama tutunmak için çok ciddi zorluklarý olan Irak ve Suriye’deki Kürtler, bu ülkeyi “bölecek” kapasite taþýyorlarsa, biz þimdiden bölünelim, bu iþi kimseye býrakmayalým.
Tabii, “liberal” ve “sol” düþüncemiz, bizi, “Baas faþizmi” ile “darbeci generallerle” adýna “reel-politik” dediðimiz bir arayýþa sürüklüyorsa, yüksek fikir üretiminden”derhal vazgeçelim, ayýptýr!..
Liberal-demokrasi adýna konuþacaksýn, Türkiye’yi Suriye ve Mýsýr’daki politikasý nedeniyle eleþtireceksin. Sol adýna konuþacaksýn, Kürt bölgelerinde yaþanýlan geliþmelere “ulusalcý” tepki göstereceksin...
Emperyalizmin Ortadoðu’ya açýk saldýrýsýný görmeyip, “aman Ortadoðu bataklýðýnabulaþmayalým” sýðlýðýnda yazýlar yazýp kimi zaman “liberal” kimi zaman “moderniteye açýk solcu” havalarý atacaksýn... Bu “felsefenin sefaletidir...”
Bu yazýyý “bildiðiniz” bir kliþe ile tamamlayayým: Mustafa Kemal, Anýtkabir’den çýkýp gelse, elindeki sopayla hepinizi kovalardý!..
THE TIMES ÝLANI: The Times’da yayýnlanan ve özellikle Nürnberg benzetmesiyle insaf sýnýrlarýný zorlayan ilanýn imzacýlarýnýn “ortak kültürel hassasiyetleri” Musevi diasporasýnýn rahatsýzlýðýný iþaret ediyor. Yaþamý boyunca faþizme direnmiþ bir insan olarak konuyu uzatýp bir de “anti-semitik” olarak yaftalanmak istemiyorum. (Bkz: http://ultramedya.com/the-timesa-verilen-ilanda-ne-tur-bir-kulturel-hassasiyet-var-nurnberg-benzetmesi-neyi-isaret-ediyor/)