Mustafa Kutlu eseri: Mavi Kuş tiyatroda kanat çırpıyor

Günümüzün en önemli hikaye yazarlarından Mustafa Kutlu ile bir gün Reşitpaşa’da yürüyoruz. Geçmiş zaman… Kutlu, aniden kolumdan tuttu ve ‘Bedir, şu görkeme bak’ diyerek yolumuzun üzerindeki bir ağacı işaret etti. Gerçekten dalları göğe erişircesine serpilmiş, devasa bir ağaçtı bu. Sonra düşündüm, ‘sanatçı hassasiyeti’ denilen şey bu olmalıydı. Bakmakla görmek arasındaki fark…  Mustafa Kutlu, eşyaya, bitkiye, hayvana, tabiata; Hasılı yaratılmış her şeye duyarlı olduğu kadar, bir insan sarrafıdır da... Yazarlık hayatı boyunca kahvehanelerde, çarşı pazarda, yayınevlerinde hep insanlarla iç içe yaşadı, memleketten insan manzaraları derledi ve onları unutulmaz öykülere nakşetti. 

Son zamanlarda münzevi bir hayat yaşasa da, ömrünü bilgelikle donatan sanatçı, okuruna ardı ardına hikaye kitapları armağan etmekten geri durmadı. Denemelerden oluşan yeni kitabı ‘Kalbin Sesi/Bir Hicret Risalesi’ (Dergah Yay.) henüz çıktı… Bizzat senaryolar kaleme aldığı gibi eserlerinden bazıları sinemaya uyarlandı. Daha azı ise tiyatro sahnesine taşındı. Bunlardan en sonuncusu, İBB Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen Mavi Kuş oldu. Özgür Kaymak tarafından oyunlaştırılan Mavi Kuş, daha önce de televizyon filmi olarak çekilmiş, ancak o güzelim hikaye, Özer Kızıltan namlı yönetmenin elinde heder olmuştu. 

Aslında sinema içindi...

Mavi Kuş tiyatrodan ziyade sinema için yazılmış bir eser. Keşke yeniden filme çekilebilse.Gelelim tiyatro versiyonuna... 

Oyun için sade bir dekor tasarlanmış. Dönerli sahnenin ortasında kırık dökük bir otobüs; Adı Mavi Kuş. Kasabanın tren istasyonuna yolcu taşıyan tek külüstürü! Toplumun hemen her kesiminden yolcuları vardır Mavi Kuş’un. Hükümet tabibi, öğretmen, mühendis adayı, bir mahkum ve jandarma, ağa, ağanın yamağı, muavin, hasta yolcu, antika meraklısı (hatta tarihi eser kaçakçısı) İngiliz karı koca vs. Bu haliyle ‘memleket’ prototipini andıran otobüs ilerledikçe yolcularının hikayeleri de yumak gibi çözülür. 

Öte yandan, Mavi Kuş’un geçeceği yollarda pusu kuran kan davalılar vardır. Küçük bir çocuğun eline silah tutuşturan öfkeli büyükler, korkunç bir cinayete yol açmak üzeredir. 

Metin iyi, ya uygulama?

Mavi Kuş, kimi zaman eğlenceli, kimi zaman hüzünlü anlarıyla tam bir Mustafa Kutlu metni. Anadolu insanının sıcaklığı, erdemli duruşu, konukseverliği, tevekkülü, kalenderliğiyle örülü hikaye, sahneye sıcak bir atmosfer sağlıyor. Oyuncuların her biri üzerine düşen vazifeyi yapıyor ama öne çıkan iki oyuncu var ki Mavi Kuş’un neşesi ve sürükleyici karakterlerine dönüşüyorlar. Bu bakımdan, daima acelesi olan ve çok önemli ‘siyasi’ konuklarını karşılamak için sabırsızlanan ‘Beşir Ağa’yı oynayan, Şevket Avşar ile beline bol gelen pantolonunu iki de bir çekiştiren sevimli ve saf ‘Muavin Seyfi’yi oynayan Cafer Alpsolay’ı özellikle tebrik etmek gerekiyor. 

Sahnenin ana unsuru otobüsten başka, dekor tasarıma olarak, geri planda aydınlık bir gökyüzü ve gökyüzünü çerçeveleyen sağlı sollu bir perde iliştirilmiş. Dağ imajı verilen bu perdenin Şehir Tiyatrolarına yakışmayacak sakillikte oluşu gözlerden kaçmıyordu. Oyun sanki aceleye getirilmiş gibiydu. Bunu yönetmen Özgür Kaymak’la konuştuğumda da teyit etmiş oldum. Normalde bir oyun 40-45 prova ile seyirci karşısına çıkarken, Mavi Kuş için prova süresi çok daha az olmuş. Bunun nedeni ise oyunu sezona yetiştirme telaşı... O halde gelecek sezona daha sıkı bir Mavi Kuş izlemeyi umut edebiliriz. 

Buna ilaveten, otobüsün hareket ve duruş anlarındaki efekt senkronizasyonu sağlandığında, müzik kullanımı ve yer yer oyuncuları boşluğa düşüren sessizlik anları törpülendiğinde, oyunun bir yerinde gereksizce peryede yansıyan sinevizyon görüntüsü ayıklandığında, çifte sürprizli finali ile izleyiciyi ‘şok’layan, keyifli bir oyundan bahsedebiliriz. 

Şehir Tiyatroları Mavi Kuş’u sezon bitimine ramak kala sahneye koydu. Bu yüzden seyirci bilet bulmakta zorlandı. Bu da gösteriyor ki Mustafa Kutlu’yu seven, onu ilgiyle takip eden büyük bir kitle var. Şunu diyebiliriz; Kutlu’nun hikayelerindeki yerli ve ana damar, hem sinema dünyasının hem de tiyatrocuların muhtaç oldukları bir hazine niteliğindedir. 

Yeter ki bir kuyumcu titizliğiyle o hikayeleri işlemesini bilsinler. Önümüzdeki sezon Mavi Kuş özgürce kanat çırpabilir. 

MARMARAY BENİ OYUNA YETİŞTİRDİ

Bu arada oyunun başlamasına 1 saat 20 dakika vardı ki ben hala Üsküdar’da değil İstanbul’un öteki yakasında Halkalı’daydım. Baktım saat yaklaşmış. Marmaray’ın Mustafa Kemal durağı ise hemen oracıkta… Atladım Marmaray’a ve bir saat 10 dakia sonra Üsküdar’daydım. Oyuna son anda yetiştim ve sahne… Marmaray olmadan o yolu üç saatte zor giderdim.