Mustafa Yeneroðlu: AB ‘ne þiþ yansýn ne kebap’ derdinde

YENEROÐLU: Türkiye sahip olduðu insan kaynaðý, ekonomisi, askeri gücü, enerji hatlarýna hakimiyeti, çok kültürlü yapýsý ve mülteci akýmýný tutmasýyla Avrupa’yý varoluþsal krizlerden koruyor. Bunu göremeyen AB zaten krizdedir.

Avrupa Birliði karar anýna mý yaklaþýyor?

Avrupa Parlamentosu nihai karar yetkisi bulunan Avrupa Konseyi’ne “Türkiye ile müzakereler dondurulsun” tavsiyesinde bulundu. Türkiye’nin tepkisi sert oldu. AB Türkiye ile ilgili, daha doðrusu kendi geleceðiyle ilgili karar anýna yaklaþýyor. Devlet baþkanlarý düzeyinde gelen ilk iþaretler “devam” diyor. Peki ne olur? Avrupa bizi neden anlamýyor? Türkiye’de deðiþen siyaseti ve toplumu nasýl bu kadar yanlýþ okuyabiliyor? Yoksa biz mi kendimizi doðru anlatamýyoruz? Bundan sonrasý için ne yapmalýyýz? Tüm bu sorularý Almanya doðumlu olan hukukçu, dolayýsýyla Avrupa hukukunu ve siyasi kültürünü iyi bilen Mustafa Yeneroðlu’na yönelttim. AK Parti Ýstanbul milletvekili olan Yeneroðlu Türkiye’nin Avrupa’daki en güçlü seslerinin biri.

Avrupa Parlamentosu üyelik müzakerelerini dondurmayý tavsiye eden tasarýyý 37’ye karþý 479 oyla kabul etti. Belli ki AP’nin kafasý net: Türkiye’yi istemiyor. Öyle mi?

AB içerisinde Türkiye’yi hiçbir zaman görmek istemeyenler elbette var. Ayrýca müzakerelerin baþýndan beri oldukça kýrýlgan bir zeminde sürdürüldüðünü unutmamak gerek. Sürecin önünü açan Almanya’daki Schröder iktidarýndan kýsa süre sonra, yani 2005’te Merkel iktidarýnýn imtiyazlý ortaklýkta ýsrar etmesini göz ardý etmemeliyiz. Bu dönemde Avrupa liderleri tarihi bir fýrsat kaçýrdý. Ben Merkel’in o dönemde de bunun farkýnda olduðunu, fakat muhalefete gücünün yetmediðini düþünüyorum. Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinde tüm taraflar baþýndan beri zorlu bir sürecin içindeydiler. Öte yandan Aralýk 2004’te 407 üye de Avrupa Parlamentosunda üzerinde Türkiye ve AB bayraðýnýn olduðu ‘Evet’ pankartýný kaldýrýyordu. “Türkiye’yi zaten hiç istemiyorlardý” diyerek tepkisel bir tutum da takýnabiliriz “geçmiþte niye kabul ettiler de bugün manzara farklý” diye de sorgulayabiliriz.

KÝMLÝK KIRILMASI VAR

Türkiye birden fazla terör örgütünün saldýrýsý altýnda olduðu için OHAL var. 15 Temmuz gerçeði var. AP bunu mu görmüyor, görmek mi istemiyor?

Avrupa’da bir kesimin AB ile Türkiye arasýndaki iliþkileri “Türkiye’yi bir antitez olarak görerek kendi kimliðini kurgulama/keþfetme” þeklinde konumlandýrdýðý açýk. Saðcý populistler ümitsiz vaka, geçelim, ancak Hristiyan Demokratlar ve muhafazakarlarý sadece bu baðlamda deðerlendirmek saðlýklý analizi engeller. Türkiye’nin artan nüfusu ve üyelik durumunda AB kurumlarýnda elde edeceði çoðunluk, tüm farklýlýklarýna raðmen nispeten homojen varsayýlan bir deðerler topluluðu karþýsýnda “öteki” olarak betimlenen bu yeni üyenin uyum sorunu, Avrupa’da gün geçtikce keskinleþen kimlik kýrýlmasý, sýnýrlarý Suriye’ye uzanan bir AB’nin merkez ülkelere getirdiði güvenlik riski... Tüm bu faktörlerin ötesinde Türkiye bu süreçte aslýnda 15 Temmuz darbe giriþiminden çok daha öncesinde sol, çevreci ve liberal kesimleri AB müzakereleri kapsamýnda kaybetti. Alevi topluluk içinde kendini Türkiye karþýtlýðý üzerinden tanýmlayan eski sosyalist çevre örgütlenmelerinin, PKK ile açýk ittifak halindeki sosyalistlerin, þiddete mesafe koymayanlarýn Yeþiller ve kýsmen Sosyaldemokratlar üzerindeki 30 yýllýk siyasi etkisinin neticesidir bu.

AB ÇELÝÞKÝLER ÝÇÝNDE

Bu kadar hazýrlýksýz olmamýz da bir sorun deðil mi?

Bu çevrelerin etkisindeki Avrupa medyasý uzun zamandýr tek taraflý, Türkiye’nin her gün yaþadýðý terörü göz ardý eden, hatta acýmasýz þiddet eylemlerini anlayýþla bile karþýlayan bir propagandayla Türkiye lehinde yaklaþým ihtimallerini bile imkansýz kýlýyor. Uzun süredir harlanmakta olan süreç artýk kaynama noktasýna ulaþtý. Avrupa kamuoyunun darbe giriþimine tepki konusunda sýnýfta kalmasý, Avrupa’nýn Türkiye söz konusu olduðunda kendi iddialarýyla çeliþen bir pozisyona geçmesi ve kendi ilkelerinden ödün vermesi, Türkiye’nin de bu karþýtlýða anlaþýlýr bir tepkisellikle cevap vermesine yol açýyor. Bütün bu gerilimli süreç AP’nin malum kararýna taþýnmýþ oldu.

SCHULZ-PÝRÝ opsesyonu

AP kararý AB komisyonunu olumsuz yönde etkiler mi?

AP Baþkaný Martin Schulz gibi, raportör Kati Piri gibi isimler bireysel hayal kýrýklýklarýndan da ötürü bir devletle bir birlik arasýndaki iliþkiyi kiþiselleþtirerek þahsi kanaatlerini AP’nin menfaatinin önüne çýkarmaya çalýþtý. Terör destekçilerini muhalif olarak tanýmlamalarý, bu aktörleri onore etmeleri bunun örneklerinden. Dolayýsýyla AP ya da AB’nin diðer kurumlarýnda Türkiye’yi bilmeyen, doðru okumayan, tek taraflý bilgilerle beslenen, Türkiye’nin tepkisi üzerine azan, bilinçli veya bilinçsiz biçimde oryantalist bakýþla Türkiye’ye tepeden bakan, Türkiye’deki terörü destekleyen ya da teröre müsamaha gösteren çevrelerle iliþkili olan aktörler var.

AP’nin kararý sembolik. Maksat Türkiye’yi ikaz etmek. Ama darbe öncesi her gün “Sizi zaten AB’ye almayacaðýz, ama siz yine de kurallarýmýza harfiyen uyun” gibi garip pozisyonda olanlarýn ikazlarý ciddiye alýnabilir mi? Bu karar komisyonu þimdilik etkilemez. Komisyon özellikle 2017 seçim yýlýný mümkün mertebe “ne þiþ yansýn ne kebap” diyerek atlatmaya çalýþýr.

AB ÝÇÝN TÜRKÝYE

Cumhurbaþkaný Erdoðan AB’nin mecburi yön olmadýðýný söyledi ve Þanghay Ýþbirliði Örgütü’nü andý. Türkiye’nin yönünü doðuya doðru çevirmesi Avrupa Birliði için ne ifade eder?

Önce Türkiye’nin Avrupa için ne ifade ettiðine bakmak lazým: Türkiye zaten 5 milyon nüfusuyla Avrupa’da, bu genelde göz ardý ediliyor. Türkiye’nin bu kitle üzerinde ciddi sorumluluklarý var. Ayrýca Türkiye’nin genç nüfusu, ticari ortaklýðý, orta doðu’daki çatýþmalara karþý güvenlik hattý, askeri kaynaðý, Avrupa açýsýndan jeostratejik hattýn geniþlemesi, enerji akýmýnýn güzergahýnda varlýk ve Avrupa projesinin çok kültürlülüðü konusunda inandýrýcýlýk... Bugün Türkiye Suriye ve Irak’ta teröre karþý savaþýrken sadece Türkiye’nin güvenliðini korumuyor, Avrupa’nýn da güvenliðini koruyor. Sýðýnmacý akýmý karþýsýnda Avrupa’yý adeta varoluþsal bir krizden kurtarýyor. Türkiye’nin deðerinin soðukkanlý bir analize tabi tutulamayýþý Avrupa’nýn yaþadýðý krizi gösteriyor zaten.

HEM AB, HEM ÞANGAY

Krizde olan Türkiye deðil Avrupa Birliðidir mi diyorsunuz?

Bulgaristan ve Moldavya’daki son seçim sonuçlarýnýn jeostratejik neticeleri Ukrayna süreci sonrasý Avrupa’yý endiþelendirmeli. 28 üyeyi taþýma konusunda irade yetersizliði, oluþan boþluklar ve eksilen özgüven daha büyük krizleri de getirebilir. Öte yanda Türkiye’nin çok boyutlu dýþ politikasýný sürdürmesi gerekir elbette. Bunun için Þanghay Ýþbirliði Örgütü ile de Afrika ile de Latin Amerika ile vs iliþkileri farklý düzlemlerde geliþtirerek Türkiye’nin çok taraflý ve çok boyutlu dýþ politikasýný kurumsallaþtýrmamýz gerekiyor. Bu yüzden Sayýn Cumhurbaþkanýmýzýn açýklamasý önemli.

TÜRKÝYE’DE YAÞANAN FRANSA’DA YAÞANSAYDI...

AP müzakerelerin baþlayabilmesi için OHAL’in kaldýrýlmasýný þart koþuyor. Bir kez Paris’te bomba patladýðý için bir buçuk yýldýr OHAL’de olan Fransa için geçerli olmayan bu isabetsiz hassasiyet neden Türkiye için geliþtiriliyor?

Bu soruyu Batý’dan birine sorsanýz “Fransa OHAL çerçevesinde Türkiye kadar sert tedbir almadý” cevabýný alýrsýnýz. Ancak Türkiye ile Fransa mukayese bile edilemez. Fransa’da yaþananlar Türkiye’de bir buçuk yýldýr her hafta yaþanýyor. Türkiye’de olanlar bir Avrupa ülkesinde yaþansa tepkiyi tahmin bile edemiyorum, o denli þiddetli bir tepki geliþtirilirdi! Ýçine kapanan, güvenlik kaygýsýyla özgürlüklerden hiç bir þekilde bahsetmeyen ve ABD’nin de tutumunu gölgede býrakan totaliter tepkiler görürdük. Dolayýsýyla mesele OHAL deðil. Bunu açýk þekilde söylememiz gerek.

AB’ye bizi biz anlatalým

Türkiye derdini, yaþadýðý gerçeði ne kadar anlatabiliyor peki Avrupa’ya? Anlatmada mý bir sorun var, anlamada mý?

Avrupa’da 15 Temmuz darbe giriþiminde bile darbecileri ‘mazlum’, darbeyi püskürten sivilleri ‘zalim’ gösteren medya kuruluþlarý gördük. Niçin diye sormalýyýz. Art niyet, önyargý, kasýt adýna ne dersek diyelim taraflý yayýncýlýðý besleyen unsurlar ciddi ve güçlü. Darbe giriþimini, devlet içinde çeteleþmiþ bir grubun kendisiyle ilgili süreçte yolun sonunu görünce altýn vuruþ yapmasý olarak deðerlendirince þunu sormalýyýz: Biz Türkiye’deki geliþmelerin doðru-hakkaniyetli þekilde anlaþýlmasý ve Avrupa kamuoyundaki oryantalist-ýrkçý Türkiye karþýtlýðýnýn yok edilmesi için iletiþim zemini kurduk mu? Fransýzca, Almanca ve Ýngilizce kamuoyunda kendimizi ne kadar anlatabiliyoruz? Orada kaç gazetecimiz var? Almanca Fransýzca medyamýz var mý? Alman Fransýz veya Ýngiliz gazetecilerle iliþkilerimiz ne düzeyde? Kaç siyasi vakfýmýz, düþünce kuruluþumuz etkin? Avrupa ülkelerindeki siyasetçi ve bürokratlarla iliþkimiz nasýl? Cevaplar maalesef olumsuz.

Bizi edilgen kýlan bu mu?

Bizim besleyemediðimiz iletiþimin kýlcal damarlarý baþka kanallardan besleniyor. Biz önce kendimizi yeterli düzeyde, doðru araç ve söylemlerle anlatalým, buna raðmen yanlýþ anlaþýlýyorsak o zaman anlama sorununa geçebiliriz. Avrupanýn kimlik inþasý ve kültüründen kaynaklý ön yargý devamlý bir mücadele alaný. Bu Avrupa’nýn içine kapanmamasý için de bir zorunluluk. Aksi takdirde Avrupa son 40 yýlýn ekonomik birlik ötesinde tüm kazanýmlarýný yitirme tehlikesiyle karþý karþýya kalýr. 

AB’ye destek muhalefetten

Ýç hesaplaþmayý hangi siyasi alanlarda yapmalýyýz?

Türkiye kendi içindeki dinamiklerin anlaþýlýr kýlýnmasýnda ne yazýk ki yetersiz kalýyor, medyanýn rolü es geçilmemeli. Bir diðer eleþtirel husus muhalefetin devletin karþý karþýya kaldýðý bu yýkýcý saldýrý karþýsýnda millî birlik ve dayanýþmayý sürdürememesi. Güvenlik nedeniyle atýlan gerekli adýmlarýn bizzat Türkiye’deki muhalefet tarafýndan izafileþtirilmesi de AB-Türkiye iliþkilerinde dile getirilen hatalý argümanlara bir yenisini, üstelik “içeriden” eklemiþ oluyor.

Diasporaya aman dikkat!

Türkiye diasporasýna bigâne kalmamalý diyorsunuz?

PKK destekçisi diasporanýn bugünlere geliþinde devletin zamanýnda yaptýðý hatalarý göz ardý edemeyiz. Avrupa devletlerine bu gruplarýn terör destekçisi olduðunu izah etmeliyiz. Diaspora meselesi ülkemiz için ayný zamanda güvenlik meselesi. Kuþatýcý diaspora politikasýyla her kesimin anavatanla baðýnýn güçlendirilmesi gerek. Terörün acýmasýz yüzünü Türkiye’de hergün yaþýyoruz. Batý bu þiddeti yapan gruplarýn hedefi olmadýðý için onlarý masum zannediyor. Ýþin asýl yüzünü anlatmalýyýz.

RÖPORTAJIN TAMAMI ÝÇÝN TIKLAYIN!