1999’daki büyük Marmara depremini “28 Þubat’ta iþlenen zulümler karþýsýnda Allah’ýn gazabý” olarak görenler çýkmýþtý. O günlerde böyle düþünenlere karþý en sert eleþtirilerde bulunanlar bugün “Soma’da ölen iþçiler AKP mitingine gittiler” veya“Soma’da en yüksek oy iktidar partisine çýktý” diyerek, “baþlarýna gelene müstahaklar” cümlesini kurabiliyorlar. Hatýrlarsanýz, Marmara Depremi için “ilahi ikaz” diyen Yeni Asya gazetesi sahibi Mehmet Kutlular bu fikrini ifade ettiði için cezaevine girdi.
Yanlýþ anlaþýlmasýn, nefret söyleminde ne kadar alçalmýþ olursa olsun kimsenin hapse atýlýp bedavadan kahraman olmasýný filan istiyor deðilim. Týpký Kutlular’ýn fikrini ifade ettiði için hapse atýlmasýna hem o zaman hem de þimdi þiddetle karþý olmakla beraber savunduðu “kaza ve kader” anlayýþýný asla paylaþmýyor olmam gibi...
Aslýnda bu anlayýþ hep var olmuþ ve galiba hep var olacak bir anlayýþ... Bir dine inanan insanýn neredeyse bütün dinlerin temel kaynaklarýnda netlikten uzak ifadelerle bahsedilmiþ olan kader ve ilahi tasarruf meselelerini anlama yollarýndan biri çünkü bu... Baþýmýza bir felaket gelmiþse bu bazýlarýmýzýn iþlediði kabahatler yüzündendir... Problemlerle yüzleþmeyi epeyce kolaylaþtýran bir anlayýþ...
Bu anlayýþ çoðu zaman insanýn özgür iradesinin inkârýný da beraberinde getirir. Mesela vatanýmýz düþman ordularý tarafýndan iþgal edilmiþse bu bazýlarýmýzýn iþlediði günahlar yüzündendir. Onun için baðýmsýzlýk için savaþmak yerine günahlarý terk etmek yolunda gayret sarf etmemiz gerekir. Kurgusal bir örnek deðil bu. Bizim Ýstiklal Harbi’ne böylesi gerekçelerle karþý çýkanlar olmuþtur. Ama dönemin din âlimlerinin ezici çoðunluðu cihadýn farziyetini hatýrlatarak Ýstiklal Harbi’ne destek vermiþ ve hatta bizzat katýlmýþlardýr.
Buna mukabil bugün “Keþke Çanakkale’de boþu boþuna savaþmasaydýk. Ýngilizler ülkeyi iþgal etselerdi daha fazla din özgürlüðüne sahip olurduk” diyebilen birtakým kerameti kendinden menkul “dindar tarihçiler” zuhur etti ki bunlar yukarýdaki örneklerden ilk grubun varisleri olsalar gerektir.
Bana sorarsanýz, “Soma’da yaþanan büyük facia Tayyip Erdoðan hükümetinin Fethullah Gülen cemaatine yaptýðý zulümlere Cenab-ý Hakkýn gazap tokadýdýr” diye düþünenler de ayný yolun yolcularý temelde...
Biraz önce “deprem ilahi ikazdýr” dediði için hapse atýlan Mehmet Kutlular’dan söz ettim. Peki, Fethullah Gülen o günlerdeKutlular’ýn tartýþýlan sözlerine iliþkin ne söylemiþti biliyor musunuz? Ýþte þunu: “Böylesi felaketler için diyanet noktasýnda bir sebep aranacaksa, büyük ve umumi felaketlerin umumi hatalarla münasebetdar olabileceði düþünülmeli ve herkes, önce kendisinin muhasebesini yapmalýdýr düþüncesindeyim. Baþkalarýna atf-ý cürümde bulunmak ve hele hele bu þekilde önemli müesseseleri yýpratýcý tavýrlar ortaya koymak, acýlarý ve yaralarý artýrmaktan baþka bir iþe yaramayacaktýr.”
Bugün 301 masum maden iþçisinin ölümüyle sonuçlanan bir hadiseyi “cemaate yapýlanlar yüzünden Allah’ýn duyduðu gazap”la açýklayan yaklaþýma da iyi bir cevap vermiþ Gülen yýllar öncesinden!
Sýrasý gelmiþken, Allah’ýn “rahmet”inden ziyade “gazabýyla” anýldýðý bir din söylemini de belirli bir tanrý anlayýþýnýn gereði olarak düþünmek gerekiyor. Oysa eski Yunan mitolojisindeki antropomorfik ilahlar gibi herhangi birine öfkelendiði zaman suçlu-masum demeden bütün insanlarýn üzerine yýldýrýmlarýný, þimþeklerini yaðdýran bir tanrý anlayýþý bizim “iman coðrafyamýzda” yeri olan bir anlayýþ deðil bildiðim kadarýyla...
Gerçi memlekette inanç özgürlüðü var. Ýsteyen istediðine ve istediði gibi inanýr... Ama insanlarýn baþlarýna gelen kimi felaketlerin bazý baþka insanlarýn iþlediði bazý kabahatler yüzünden Allah’ýn hiddetlenmesi sonucunda meydana geldiðine inanmak en azýndan þahsen bana doðru gelmiyor. Ýslam’daki kader inancýný bu þekilde anlamak da çok makul görünmüyor.