Mutfağıma girmeyenler!

Bu dünyada yaptığımız her şeyden sorumlu olduğumuz gibi satın aldığımız ürünlerden de sorumluyuz. Mutfak alışverişinde ise bir yandan kendi sağlığımızı koruyabilecek tercihler yapıyor, öte yandan üretim şekillerine yön veriyoruz. Dünya kaynaklarının müthiş bir hızla tüketildiği ve başka dünya aramaya kalktığımız şu zamanlarda, tercihlerimiz daha da önemli. Tek başımıza küresel iklim değişikliği ile baş edemeyiz ama kendi mutfağımızın kurallarını koyarsak gıda üretiminde önemli bir rol üstlenir, ailemizin de sağlığını koruruz.

Bundan sekiz yıl önce mutfağıma girmeyen ürünler listesi yapmıştım. Geçen gün o notları buldum, oldukça istikrarlıyım! Zaten mutfak dediğin öyle gel-geç, anlık duygularla yönetilmez, yönetilmemeli. Geçen yıllarda listeye bir kaç küçük revizyon yaptım. 

İşim gereği her yeni gıdayı deniyorum, evet. Ama mutfağım ayrı. Alışverişte kendini kaybetmemek benim kendime verdiğim bir söz. Öyle janjanlı paketlerin, ağız sulandıran reklamların ve anlatımların rüzgarına kapılmamak, kontrolü elden bırakmamak en başta kendim olmak üzere, yemeğimi yiyen herkese olan sorumluluğum. Onlar bilmese de, soframa misafir olan herkese verdiğim bir söz. Sizi rafine şeker ve sağlıksız malzemelerle asla zehirlemeyeceğim!

Margarin: Niçin zeytinyağı veya tereyağı gibi gerçek yağlar dururken, onların kokusuyla aromalandırılmış olanları kullanayım?

Açık satılan fermante ürünler: Salça, turşu, peynir, zeytin gibi ürünler. Domates salçası likopen açısından son derece zengin bir ürün. Tüm bu gıdalar, elde edilirken bakteri üretir. Bakteri olmazsa fermante olmaz. İşin içine zararlı bakterilerin girip girmediğini gözle göremezsiniz. Üretim koşullarını iyi bilmelisiniz.

Türk tipi sosis: Dünyada sosis, Türkiye’den farklı işleniyor. Özellikle İspanya, İtalya ve Almanya gibi ülkelerde sosis yapımı bizim itinayla hazırladığımız sucuklar gibi. Bizdekiler nişasta oranı yüksek bol katkı maddesi içeren şarküteri ürünü.

Hazır meyve suları ve tozları: Evde taze meyve suyu hazırlamak çok mu zamanınızı alıyor? O zaman içmeyin. Zaten meyveyi sıkıp suyunu içerek, lifli kısmını çöpe atmış oluyorsunuz. Hazır meyve sularını kullanacaksanız, ambalajlarının güvenirliliğine, içinde boya, rafine şeker, tatlandırıcı ve katkı maddesi olup olmadığına dikkat edin. 

Şekerlemeler: Şekerlemelerin birer zehir olduğunu kabul edip misafirlerimize farklı ikramlar sunmalıyız.

Hazır börekler: Her börek aynı değil, bunu yazarken aklımda en meşhuru var “Sarıyer böreği”. İyi yapanı elbette var ama çok çok çok yağlı ve bir böreğin alamayacağı kapasitede soğanlı oluyor bu börekler. 

Zamansız kesilmiş her türlü hayvan eti: İhtiyacımız olmayan hatta dinen yasak olan hayvanları bile avlama potansiyelimiz var. Şimdi diyeceksiniz ki bu etler neden senin sofrana gelsin? Efendim bu etler (özellikle yaban domuzu) dolaylı olarak paketlenip satılıyor. Bu sebeple et söz konusu olduğunda bilerek, güvendiğiniz marka ve kasaplardan alışveriş yapın. Zamansız avlanan balıklar, tüm balıkların soyunu tehlikeye atıyor.

Mevsim dışı sebze-meyveler: Zamansız yetiştirilmeye çalışılan sebze ve meyvelerle toprağa ihanet ediyoruz. Ben kendi adıma bu tüketim şeklinde yer almayı red ediyorum.

Sigara: Ne ilgisi var? Şöyle ki, sigara, tat alma duyusunun en büyük düşmanlarından biri.

Tek başımıza küresel iklim değişikliğiyle baş edemeyiz ama kendi mutfağımızın kurallarını koyarsak gıda üretiminde önemli bir rol üstlenir, ailemizin de sağlığını koruruz.

Enerji içecekleri: İçinde ne olduğu sır, tuhaf renkli içecekler. Market raflarında rengarenk ve çok eğlenceli, cazip görünüyorlar. Ne olduğunu bilmediğim hiç bir şeyi mideme göndermem. 

2 Aralık’ta dünya gastronomisinin parlayan yıldızları İstanbul’da!

Mutfağın dünyaca ünlü yıldız şefleri; The Best Chef ödülüne layık görülen ve Dünyanın En İyi 50 Restoranı listesinin üçüncüsü Joan Roca, Dünyanın En İyi 50 Restoranı listesine adını altın harflerle yazdıran Mauro Colagreco, ‘Asya’nın En İyi 50 Restoranı’ listesinden Hiroyasu Kawate, İspanya’da ‘Kralların pastacısı’ olarak anılan Paco Torreblanca, Latin Amerika’nın en iyi iki şefi seçilen Mitsuharu Tsumura ve Virgilio Martinez, Dünya Barista Şampiyonası’nda birincilik alan James Chen, Michelin Yıldızı’yla başarılarını taçlandıran Kiko Moya, Luigi Taglienti, David Thompson, dünyanın en iyi pasta şeflerinden Gianluca Fusto, Andrea Dopico, başarılı çikolata şefi Stelios Parliaros, dünya gastronomisinin önemli şefleri Carlos Garcia, Diego Guerrero, Basque Culinary Center’ın Genel Müdürü Jose Mari Aizega ve 2016 yılında Latin Amerika’nın En İyi Kadın Şefi seçilen Kamilla Seidler başta olmak üzere birçok ünlü şef 2 Aralık’ta Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı’nda, ‘Ürün’ü konuşmak üzere bir araya geliyor.