Trabzonspor’un oyuna korkak deðil, ama kontrollu baþlamasýný önce normal karþýladým. Ama golü yedikten sonra, hareket etmesi gerektiði anlarda; etkili olacak ataklarýnýn en can alýcý noktasýnda, topu sürekli geriye çýkarmasý, ani çekilmiþ el freni etkisi yaratýyordu.
Trabzon, zaten topu ileriye taþýmada güçlükler yaþýyordu. Baktý ki olmuyor, bu kez uzun toplardan medet ummaya baþladý. Ekuban bunlarýn ikisinde çok müsait pozisyonlar buldu. Birinde kötü vurdu, ikincisinde kaleci sarý kart görme pahasýna (Ceza sahasý dýþýnda) topu elle engelledi. Ýlk yarýda yapabildiklerimiz bu kadardý.
Abdülkadir’in de göze hoþ gelen deli fiþek etkili dalýþlarý vardý ama, (Kiþisel futbolu yüzünden) kibrit ýþýðý gibi çabuk sönüyordu. Daha paylaþýmcý olmasý gerek.
***
Uðurcan’ýn henüz 16. dakikada yediðimiz ilk golde hatasý vardý. Hava topuna doðru çýktý ama, yanlýþ hamle yaptý. Topu tek yumrukla uzaklaþtýrmaya çalýþtý, beceremedi. Kaptan Costa’ya kafayý vurdurdu. Ancak devrenin geriye kalan dakikalarýndaki kritik kurtarýþlarýyla, farkýn açýlmasýný önledi. Bunu da söylemek gerek!
Trabzon ikinci yarýya; kendini daha aktif duruma getirmek çabasýna giriþti. Aslýnda hiç de fena deðildi...Etkili, umut dolu, tehlikeli sokuluþlara baþladý. Ama uzaktan atýlan sert/beklenmedik/etkili þutla, ikinci golü yedik. Atmayý beklerken yemek, takýmý gene de sarsmadý. Çünkü atacaðý bir gol, rövanþ için de bir çok þeyi deðiþtirirdi. Nitekim istedik, denedik, oldu... Hem de bir deðil, iki gol birden!
Kýsa sürede toplarlanmamýzýn ve oyundan kopamamýzýn sonucunu aldýk. Trabzon her koþulda soðukkanlýlýðýný korudu. Skor bunun ödülüdür.