Mutluluk nerede?

Kimsenin çok şey beklemediği feda yılındaki Beşiktaş, ligin 16.haftasına geldiğinde lig lideri olabileceği bir verimlilik göstermişti! Dar kadrosuna, darlık içinde yaşanan sakatlıklara karşın kendini öylesine işine verdi ki rakip takım teknik yönetmenlerince bile övgüyle anılır oldu. Ancak bir önceki maçı iyi oynayamadığı için ZTK’dan eleniverdi!

Artık tek hedefe kalmıştı. ZTK’dan elenişi kadro darlığı yüzünden ‘hayrına’ sayılabilirdi. Zira bu dar kadronun Kupa hedefine varması için Ligin yanında 9 maç daha oynaması gerekiyordu. Ve bu dar kadro iki cepheyi birden taşıyamaz, sonra ikisinden birden olabilirdi. Ancak ‘hayrına’ dediğimiz durum için Beşiktaş’ın da artık hiç kayba uğramaması gerekiyordu. G.Birliği karşısında orta alandaki en flaş adamları Fernandes (sakat)ve Oğuzhan (cezalı) yoktular! Kulübe cılızdı. Beşiktaş’ı ligde iddialı duruma getiren temel değeri ‘kendini oyuna verme, isteklilik’ özelliklerini göstermesi gerekiyordu.

G.Birliği son 8 maçının 1’ini kazansa da zor rakipti. Ve maçı da hemen zorlamaya girişti. Beşiktaş belki de yaptığı dev hamlenin getirdiklerini yitirmeme endişesi ile daha tedirgin olunca ev sahibi kendini kabul ettirdi. Beşiktaş’ın baskıcı oyununu Gençler gösterdi ve orta alan üstünlüğünü eline geçirince maçı yönlendirmeye başladı. Girişimci taraf Gençler’di. Beşiktaş ilk yarıda savunma cılızlığını yine kontrolsüz adam bırakıp gol yiyerek belgeledi. Birinci devrenin nerede ise tek olumlu anı, kalabalık çıkıp, topu yitirmeden kaleye vurup gol bulduğu andı. Beraberliği yakalayınca cesaretlenen Beşiktaş, galibiyeti bulma zorunluluğunun da itmesiyle beklenen girişimci oyununu devreye soktu. Orta alanı ele geçirdi, atak sayısını artırdı. Ancak bir yanını düzeltemedi. Pozisyon değerlendirme becerisiydi bu. Özellikle Almeida iyi vuruşlar yapamadı. Hele kale ağzından atamadığı bir gol var ki ona rahatlıkla ‘maçın kazması’ unvanını kazandırırdı.

Beşiktaş için dün bir gerçeği yeniden gördük. Beşiktaş, hele hele Fernandes ve Oğuzhan’ı olmadığında sanat yapmaya asla kalkışmamalı... Yapamadıklarını aramak yerine, yorulmadan, dinlenmeden yapabildiğini kanıtladığı tür hücumları gerçekleştirmenin peşinde koşmalı. Kadrosunu genişletene değin mutluluk burada.