Ödül, övgü, rekabet ve zeka... Bunlarýn çocuk yetiþtirmedeki zararlarýnýn ne olduðunu öðrenmeden baþarýlý ve mutlu nesiller yetiþtirmek pek mümkün deðil. Ýþin uzmanýna sorduk.
Her anne babanýn çocuklarý için en büyük isteði, “Mutlu da olsunlar, baþarýlý da” cümlesinde hayat buluyor. Buluyor da mutlu olmak baþarýlý olmaya yetiyor mu? Ya da tam tersi baþarýlý olmak mutlu olmaya yetiyor mu? Hadi sorulara devam edelim, mutlu ve baþarýlý olmalarýný saðlamak için ne yapmalý? Bunun bir yolu, yöntemi var mý?
Tablet Seminerler’in düzenlediði ‘Çocuk Eðitiminde Doðru Bildiðiniz Yanlýþlar’ baþlýklý seminere giderken aklýma takýlý bu sorularýn kimi cevap buldu, kimine yenileri eklendi. Semineri veren Dr. Özgür Bolat’tý. “Mutlu ve baþarýlý bir insan nasýl yetiþtirilir?” sorusundan yola çýkarak, Harvard, Cambridge, MIT ve Boðaziçi üniversitelerinde edindiði akademik bilgiyi, deneyimiyle birleþtirerek bir model ortaya çýkaran Bolat, seminere yakýn çevresinden iki baþarý öyküsünü örnek göstererek baþladý.
ÝKÝSÝNÝN DE TEMELÝ AÝLEDE ATILIYOR
Biri, tüm sýnavlarda baþarýlý olan, yurtdýþýnda bir þirkette çok iyi bir konumda olan arkadaþý; diðeri ise köyde yaþayan dedesi... Ýkisi de mutluydu, birinin mutluluðu dýþ, diðerininki ise iç kabulle saðlanmýþtý. Sonra da þunlarý anlattý: “Hepsinin hedefi vardý. Azimli, iyimser, farkýndalýklarý yüksek, geliþim-odaklý ve çalýþkandýlar. Ama sonra gördüm ki bazý baþarýlý insanlar çok mutsuz. Sonra mutlu insanlarý araþtýrmaya baþladým. Onlarýn da ortak özellikleri vardý. Huzurlu, sakin, alçakgönüllü ve en önemlisi kendilerini olduðu gibi kabul etmiþ kiþilerdi. Baþarý her zaman mutluluk, mutluluk da her zaman baþarý getirmiyordu. Peki o zaman, hem mutluluðu hem de baþarýyý ne saðlardý? Keþfettik ki baþarý ve mutluluðun temelleri ailede atýlýyordu ve aileyle iþbirliði yapmadan baþarýlý ve mutlu çocuk yetiþtirmek çok zor. Bu anlayýþla birçok okulda anne-baba okulu kurduk. Temel hatalarý belirledik ve inandýðýmýz doðrularý anlattýk. Testler geliþtirdik. Ailelerle uygulamalar yaptýk. Aileler ödül, övgü, rekabet ve zekanýn zararlarýný anladý. Onun yerine iç motivasyonu yüksek, iþ referanslý, deðerlerine baðlý çocuklar yetiþtirmeye baþladýlar.”
Çocuðu övmenin ‘övgüye baðýmlýlýk’ yarattýðýný anlatan Bolat, “Anne babanýn görevi baðýmlý olan çocuða en saðlýklý þekilde baðýmsýzlýðýný vermek. Bunun için övgü yerine yaptýklarýna tanýklýk edin geri bildirim verin ve ilgili davranýn” diyor. Yani, övgü kontrolü çocuðun elinden alýrken, geri bildirim kontrolü ona veriyor.
Bolat’ýn anlattýklarý ne yazýk ki bu köþeye sýðmayacak kadar geniþ. Baþka konularda yeniden fikirlerine baþvurmak üzere þimdilik bu kadar. Ýyi hafta sonlarý...