Devlet Bahçeli hafta baþý yaptýðý basýn toplantýsýnda epeydir dillendirdiði "Cumhur ittifaký" ile ilgili bir takým önerilerde bulundu. Öneriler biraz kafa karýþtýrýcý hesaplar içerse de Bahçeli'nin "MHP'nin Cumhurbaþkaný adayý yoktur. MHP olursa ittifakla, olmazsa kendi partisi olarak milletvekilliði seçimine girer. Cumhurbaþkaný seçiminde Recep Tayyip Erdoðan'ý destekleme kararý alýr" sözleri Erdoðan'a 'ama'sýz bir desteði ifade ediyordu. Bahçeli, kurulacak hükümette bir görev beklentisi içinde olmadýðýný da özellikle belirtti.
Nitekim bu açýlamasýnýn hemen ardýndan Cumhurbaþkaný Erdoðan, Ak Parti Grup Toplantýsý'nda kendisine teþekkür etti ve "Bizler Sayýn Bahçeli ile bir araya geliriz, ülkemizin sorunlarýnda dertleþiriz, konuþuruz, uyum yasalarý da yapar geleceðe beraber yürürüz. Çünkü birlikte yapmamýz gereken çok þeyler var" dedi.
Arkasýndan Devlet Bahçeli'yi Külliye'de kabul ederek kritik bir görüþme gerçekleþtirdi.
Bu trafik; 15 Temmuz'dan bir süre önce baþlayan, hain darbe giriþiminden sonra Erdoðan'ýn FETÖ ve PKK ile mücadele politikalarýna güçlü desteðe dönüþen, 16 Nisan referandumuyla Türkiye'nin hükümet modeli deðiþiminde yapýcý aktörlüðe evrilen ittifakýn bir adým daha ileri taþýndýðýnýn habercisi olarak algýlandý.
Kimine göre kartlar çok erken açýldý, kimine göre ise Türkiye'de siyasetin aldýðý yeni biçimin tezahürü olan geliþmelerdi bunlar.
CHP'den MHP'ye dönük hakaretamiz deðerlendirmeleri bir kenara býrakarak konuþursak; Bahçeli'nin bu pek alýþýk olunmayan siyaset etme biçiminin sebepleri neler, bir bakalým?
***
Þunu artýk net olarak ifade etmek durumundayýz; Devlet Bahçeli ve MHP camiasý Türkiye'nin içinden geçtiði süreci bir süredir siyasi mülahazalarla okumuyorlar. Bahçeli ne edip edelim ve þu FETÖ ve PKK belasýndan Türkiye'yi kurtaralým; Türkiye'nin baþýna yeniden dert açamayacaklarý kesinlikte defterlerini dürelim diye bakýyor meseleye. Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn siyasi iradesine güveni bundan. Cumhurbaþkanlýðý sistemine geçiþe desteðini de yine ayný saik þekillendiriyor; güçlü yönetim, güçlü siyasi iradenin teþekkülü için elveriþli sistem...
"Daha seçime 1,5 yýldan fazla zaman var; ne bu acele" diyenler var muhtemelen; ama zaten ilan edilmiþ bir ittifak deðil mi bu. Ayrýca uyum yasalarý çerçevesinde devam etmesi de gerekiyor bu iþbirliðinin.
Cumhurbaþkanlýðý seçimi için alt yapýsý hazýrlanmýþ bir ittifak formülü sunar ve buna göre bir düzenleme talep ederken yani bir açýk ittifak zemini oluþturmaya çalýþýrken muhtemel kapalý ittifaklarý da açýða düþürmüþ olmuyor Bahçeli.AK Parti-MHP ittifaký, karþýt ittifaklarý da tahrik ediyor; CHP ve HDP'yi siyasetlerini belirginleþtirmeye zorluyor. Ýyi Parti ve Saadet Partisi'nin ise iþlerini büsbütün zorlaþtýrýyor.
Cumhurbaþkanlýðý seçiminde FETÖ ve PKK ile mücadelede kararlýlýðý ve Batý ile münasebetlerde ilkeli duruþuyla ayýrt edilen bir Erdoðan figürü varken MHP seçmeninin baþka bir adaya gitmeyeceði de ortada. Esasýnda Bahçeli'nin bu vasatta yaptýðý hamleler, partisine oy oranýnýn çok üstünde bir siyasi aktörlük saðlýyor diyebiliriz.
***
AK Parti-MHP ittifaký baðlamýna mevzu edilen baþlýklardan biri de Kürt oylarýyla ilgili. "Kürtleri kim temsil edecek" diye bir soru soruluyor? Son derece saçma ve kafadan "etnik bölen" bir soru. PKK'nýn ülkeyi kan gölüne çevirdiði bir vasattan geçti Türkiye ve MHP bu süreçte son derece sorumlu bir siyaset dili kullandý. HDP'li Hasip Kaplan'ýnki gibi ýrkçý bir yaklaþým sadýr olmadý MHP'den. Kaldý ki AK Parti, Kürt-Türk-Laz-Çerkez ayrýmý yapmadan Türkiye'nin her bölgesinde her ferdine ulaþmak iddiasý olan bir parti.
PKK'ya karþý geliþtirilen politikalarýn Kürt halkýnýn temsilinde zaaf yaratacaðýný düþünmek zaten ülkeyi zihinde Türkler ve Kürtler diye bölmüþ olmayý gerektirir.