Müzik susar mı susmaz mı?

Dinleyip de hüzünlendiğiniz, sizi alıp eskilere ya da uzaklara götüren tek bir şarkı bile yok mu? İster arabesk olsun ister pop ister protest, herkesin efkarlandığı bir şarkı vardır.

Bir süredir “terör olayları yaşanırken konser olur mu olmaz mı, müziğin sesi kısılır mı kısılmaz mı?”tartışması yapıyoruz.

Cuma akşamı Show Tv’de Cem Yılmaz’ın AROG adlı filmi ekrana geldi. Cem Yılmaz’ın kendi gösterilerini ertelediği bir dönemde ilginç bir film seçimi diye düşündüm.

Sonra Müzik Yorumcuları Meslek Birliği Başkanı Burhan Şeşen’in  sosyal medyada paylaştığı mesajı gördüm.

“Bizim şarkılarımız AROG’dan daha mı komik?” diye soruyordu Burhan Şeşen, tüm konserlerin iptal edildiğini hatırlatarak. Soru çok güzel, üzerinde de samimiyetle düşünmemiz lazım...

***

Önce en samimiyetsiz noktayı yazayım... Sosyal medyada durmadan ulusal yas çağrısı yapıp akşam evine gidince seyrettiği diziye dair twit atanlar var mesela.

Madem iddia ettiğin gibi yas tutuyorsun, o zaman televizyonunu da açmasana demiyor kimse. Demek dışarıda yastaymış gibi dolaşıp evin içerisinde televizyon karşısında eski tas eski hamam devam edenler var.

Konser iptallerine gelince burada bir noktanın altını çizmek lazım. Müzik sektörü aslında 3 ay para kazanır o da yaz mevsiminde konserlerle...

Sadece sanatçıları düşünmeyin, orkestra elemanları, menajerler, ses ve ışık sistemleri, sistemlerin nakliyesi, kurulumu, konser alanları, her konserin yarattığı gıda, içecek, otopark ekonomisi...

Yani 3-5 kişiden değil binlerce insandan söz ediyoruz. Bu işin materyalist tarafı ve geçelim duygu tarafına...

***

Terör eylemlerinde asıl amaç toplumu şiddet ve korkuya sevk etmektir.

Mesela İrlanda Kurtuluş Ordusu IRA, bomba koyduğu binaları tahliye etmeye yetecek bir süre öncesinde polise ya da medyaya ihbar ederdi. Bu sayede kan dökmeden toplumda istediği şiddet ve korkuyu yaratabildi.

11 Eylül saldırılarının ardından New-York Belediye Başkanı Giuliani  teröre karşı boyun eğmediklerini göstermek adına insanlardan yaşamlarına aynı şekilde devam etmelerini istemişti.

Müzikal ve tiyatrolarıyla ünlü Broadway’in perde kapatmamasına gelince, iki dünya harbi, Vietnam ve Kore savaşları sırasında da perdeler kapanmamıştı. Amerika kendi ana karasında ilk saldırıya uğradığında da gelenek değişmedi.

Teröre “Hayır bizim yaşam tarzımızı değiştiremedin” demek bir mesajdır elbette ama verilmesi zor bir mesaj bu, o da kesin...

***

Sonuca gelelim... Bu ülke insanı sahtekar değildir ama evde hayatını değiştirmeyip sağa sola yas çağrısı yapan sahtekarlar da yok değil. Konserler bazen yitirilenleri anmak için de harika bir zemin hazırlar.

Mesela Petkim 50. Yıl Konseri’nde bir gün önce ölen Kayahan anılmıştı binlerce kişi  bu sene.

17 Ağustos depreminin yıldönümlerinde Türkiye genelinde onlarca konser veriliyor ve hayatlarını kaybedenler anılıyor. Biliyorum zor hem de çok zor ama müzik hayattır. Şehitler verilen bir günde kimse 9/8’lik şarkı çalıp göbek atmaz.

Eğer ekranlarda komedi filmleri ve dizileri oynuyorsa, bazen acıyı bazen çaresizliği anlatan müziği susturmak kendimize verdiğimiz ceza olur...