Müzik ve gürültü

Konser mevsimi açýldý... Güzel havalardan yararlanan birçok kurum baþta Ýstanbul olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanýnda açýkhava konserleri düzenliyor. Bu konserlerden bir kýsmý Efes’ten Aspendos’a dek tarihin bize eþsiz miraslarý olan anfitiyatrolarýn ya da Ýstanbul’un Cemil Topuzlu Açýkhava Sahnesi misali özellikle sahne sanatlarý için tasarlanmýþ mekanlarýn akustiði sayesinde doyumsuz birer müzik þölenine dönüþüyor.

Büyük bir kýsmý ise ya yetersiz kalitede olduklarý ya da volüm aþýrý yüksek tutulduðu için kulak týrmalayan ses sistemleri yüzünden meydanlarda yeri göðü inletiyor. Mekan uygun ve kurulan ses sistemi iyiyse kaliteli müzik dinliyor, konserin coþkusunu yaþýyorsunuz... Deðilse kulak uðultusu ve baþ aðrýsýyla oradan kaçýyorsunuz... Tabii þansýnýz varsa! Yoksa konser taa evinizin içine sýzýyor ve kendi yataðýnýzda dört dönerek uykusuz kalýyorsunuz! Tuhaf çeliþkiler de yaþanýyor sýk sýk: Eðlence yerlerinin meskun mahallere verdiði rahatsýzlýðý denetlemekle yükümlü yerel yönetimler kendi düzenledikleri etkinliklerle kabul edilebilir desibel sýnýrýný aþabiliyor! Gece kulüplerinden korunayým derken þenliklere yakalanabilirsiniz!

Müzik ile gürültü arasýnda büyük bir fark var ve Türkiye’de bu farký konser organizatörlerine anlatmak nadiren mümkün oluyor! Volümün katlanýlmaz derecede yüksek tutulmasý kapalý mekanlarda da karþýlaþtýðýmýz tuhaf bir durum. Ýlle de saðýr edici bir ses düzeyi tutturulmazsa müzik yayýný yapýlamazmýþ gibi tutum içinde oluyor teknik ekipler. Ýnsanlar kafa dinlemeye geldikleri deniz kýyýlarýnda, park ve bahçelerde festival, þenlik, kültürel etkinlik ya da toplu sünnet düðünü baþlýklarý altýnda zoraki dinletilere maruz býrakýlýyor. Etrafta toplanan kalabalýða bakýyorsunuz kimsenin öyle haz aldýðý, ilgilendiði, eðlendiði falan yok. Konser alanýndaki aileler ve gençlik gruplarý standart yürüyüþlerine çýkmýþ, çay bahçesine uðramýþçasýna kayýtsýzlýkla çekirdek çitliyor!

Klasik müzik, caz, rock gibi türlerin, ünlü solist ve topluluklarýn kendilerine özgü dinleyici kitleleri var. Ýstanbul’u her gece ayrý güzellikte bir konserle titreþtiren Müzik Festivali misali etkinliklerin -hiç de ucuz olmayan- biletleri önceden tükeniveriyor! Yerel yönetimlerin halk konserleri de zaman zaman kitlesel bir olaya dönüþüyor. Ama bunlar yerleþim yerlerini etkilemeyecek alanlarda gerçekleþtirilmek yerine kent meydaný gibi kamusal alanlarda yapýldýðýnda “bangýr bangýr pop müzik dinlememek” gibi bir þansýnýz kalmýyor! Kaldý ki en sevdiðiniz müzik türünü, en beðendiðiniz þarkýcýyý dinlemek bile o kötü ses sistemleriyle bir iþkence haline gelebilir. Metalik titreþimlerden, cýzýrtý ve výnlamalardan, küçük küçük patlamalardan hoþlanýyorsanýz baþka... Bir köþeyi dönünce karþýnýza çýkan, metro istasyonunda ya da vapur güvertesinde rastladýðýnýz sokak müzisyenleri gibi hoþ bir sürpriz deðil kurulu sahneler... Birkaç kilometre çapýndaki her yere eriþecek güçte gürültü yayýyorlar. Bir kez sahne kurulunca konser baþlayýncaya dek -bazen saatlerce- bir kayýt müzik yayýný da yapýlýyor nedense! En fenasý da nerede olursa olsun bir konsere ara verildiðinde kafa dinlenecek bir sessizlik yerine hemen bir kaydýn devreye sokulmasý üstelik bu kaydýn verilen konserle tamamen ilgisiz olabilmesi!

Bir de son zamanlarda müzik bir pazarlama yolu haline geldi ki çeþitli firma ve markalarýn gümbür gümbür cýngýllarýný durmaksýzýn tekrarladýklarý standlarýn önünden ikinci kere geçmek cesaret ister!

Bugünlerde kimimiz konser bileti peþinde koþarken kimimiz eczaneden kulak týkacý alacak çaresiz!