Geçenlerde siyaset bilimi çalýþan bir arkadaþým Myanmar’da olanlar, tarihsel, sosyolojik ve siyasi olarak birçok veçhede açýklanabilir ama yine de güncel olarak çok somut, temel bir ekonomik geliþme olmasý lazým dedi. Yani Budistler’in bir tecavüz olayýndan yola çýkarak Arakan Müslümanlarýna yönelik katliamlara giriþmesi soyut bir ‘dinler savaþý’ baþlýðý ile açýklanabilir mi? Bir siyaset bilimcinin böyle düþünmesi açýkça hoþuma gitti. Siyaset bilimciler deðil ama siyasetçiler, geliþen olaylarýn arkasýndaki ekonomik temeli saklarlar. Çünkü, aldýklarý siyasi pozisyonun arkasýnda bir ekonomik çýkar olduðunun bilinmesi hoþlarýna gitmez. Ama siyaset ekonominin yoðunlaþmýþ halidir. Böyle olunca bir yerden kalkan toz bulutu biraz aralanýnca bir bakarsýnýz ki; aslýnda neler varmýþ neler...
Myanmar gerçeði
Sömürgecilik döneminde Britanya’nýn Hindistan büyük sömürgesi içindeki sömürge topraklarýna dahildi Myanmar... Bu topraklar, Pakistan, Bangladeþ, Burma/Myanmar gibi yeni sömürgeleri doðurdu. Bu yeni sömürgeler, özellikle ABD’nin etkisi ve yönlendirmesi altýndaki cunta yönetimleri/oligarþi ile yönetildiler. Burma/Myanmar cuntasý, Budist rahiplere kimi ayrýcalýklar tanýyarak yakýn zamana kadar durumu idare etti. Ancak, muhalefet lideri Aung San Suu Kyi’nin ev hapsinden çýkmasý ile yeni bir süreç baþladý. Aslýnda Latin Amerika’da, Türkiye’de ve Ortadoðu’da olanlar baþka bir biçimde Myanmar’da da olmaya baþlamýþtý. Hapisten çýkan Suu Kyi parlamentoya girdi. Reform süreci baþladý; ülkeye yatýrýmlar gelmeye, turizm hareketlenmeye, yoksul Müslümanlar sisteme dahil olmaya baþladý. Bu süreçte Çin sermayesi zincirlerinden boþanmýþ gibi bu bölgeye akýyordu. Çünkü Çin, kendi sýnýrlarý içinde artýk eskisi gibi ucuz iþgücü kullanamayacaktý. Çin’in küresel rekabeti sürdürebilmesi ve eskisi gibi büyüyebilmesi için iki þeye ihtiyacý vardý; birincisi ucuz iþgücü ve pazar; ikincisi ise enerji... Tabii bunlara Myanmar’ýn Bengal Körfezi’ne açýlan ticari limanlarýný da ekleyin.
Tam burada þunu hatýrlatmak isterim, ikinci dünya savaþý ve faþizm öncesi de Alman sanayisinin iki temel ihtiyacý vardý; enerji ve pazar... Ama Almanya, Britanya ve Amerika karþýsýnda çok gecikmiþ ve sýkýþmýþ olduðu için, saldýrgan bir faþizmi geliþtirerek savaþý seçti. Oysa yeni Çin/Asya kalkýnmasý tam aksi bir yolu seçiyor. Buraya yeniden geleceðiz devam edelim... Myanmar yeni ve kendini bulan bir yoldayken 2010 yýlýnda Çin Milli Petrolleri (CNPC) þirketi Bengal Körfezi’ndeki doðal gaz kaynaklarýný çýkartýp Myanmar içinden geçirerek, sanayinin yoðun olduðu doðu sahili boru hattýna entegre olacak projeyi baþlattý. Tam 2 bin 520 km uzunluðunda olan bu hattýn, 793 km’si Myanmar içinden geçiyor. Üstelik, bu projeyi bir de petrol boru hattý tamamlayacak. Petrol boru hattýnýn yýllýk 22 milyon ton petrol taþýmasý hedefleniyor. Yýllýk ortalama 12 milyar metreküp doðal gaz taþýyacak bu boru hattý ilk defa bu Temmuz’da gaz pompalamaya baþladý. Þimdi bu yaz Myanmar’da nasýl bir iç savaþ çýkartýlmaya çalýþýldýðýný gözünüzün önüne getirin. Budistleri, Arakanlý Müslümanlara saldýrtanlar, bu enerji hattýnýn çalýþmasýný istemeyen ve ayný tarihlerde, Türkiye’de, Brezilya’da Mýsýr’da kargaþalýklarý çýkartan, krizi, geliþmiþ ülkelerin kirli finansýnýn döndüðü merkezlerinden alýp, geliþmekte olan ülkelere yýkmak isteyen neocon çetesinin ‘seçkin’ ve ‘endiþeli’ þahinleri olmasýn sakýn...
Kürtler, enerji ve barýþ!
Geçenlerde Cemil Bayýk, çok ilginç bir açýklama yaptý. Reuters kaynaklý haberde diyor ki Bayýk “Biz, Türkiye, Kürdistan Bölge Yönetimi arasýndaki iyi iliþkilere karþý deðiliz; ancak bu iliþkilerin doðal gaz anlaþmalarý üzerinden olmasý doðru deðildir.” Þimdi bu ne demek; Kürdistan Bölge Yönetimi ile Türkiye’nin yaptýðý enerji anlaþmalarýna biz de dahiliz, bu enerji hatlarýnýn güvenliði bizden sorulur, ayaðýnýzý denk alýn mý demek... Tabii açýklamanýn Reuters kaynaklý olmasý da ilginç ama þu gerçek de olduðu gibi ortadadýr artýk; Irak’ýn bütünlüðü diye bir þey yoktur; bu coðrafyada yaþayan halklarýn çýkarý ve refahý ya da kan içici oligarþilerin enerji kaynaklarýný batý ile yeniden paylaþmasý vardýr. Bu anlamda Türkiye’nin geliþtirdiði barýþ süreci, ayný zamanda, Kürt halkýnýn olan zenginlikleri dünyalaþtýrýp halka yeniden vermek ve bölgeyi zenginleþtirmek projesidir de...
Ýþte bugün Myanmar’da Çin ile Myanmar’ýn geliþtirdiði ve Myanmar’ýn Bengal Körfezi’ndeki zenginliklerini deðerlendirip yeniden Myanmar’a vermesini saðlayacak enerji hatlarý projesi, bu bölgede, þimdiye kadar olan ilkönce Britanya sonra da Amerika egemenliðinden farklý olarak yeni bir ekonomik çevrim yaratýyor. Bu, Çin’le baþlayan ve G. Kore ile devam eden sonra da Latin Amerika’da Brezilya’ya sýçrayan ve bugün tam da Türkiye’nin üzerinde olan yeni bir Doðu kalkýnmasý paradigmasýdýr. Batý’nýn kalkýnma paradigmasý ele geçirmeye, sömürgeleþtirmeye dayanan kanlý bir modernizmdir. Doðu’nun ki ise, iç içe geçmeye, kabul etmeye dayanýr, bu tarihsel ve günceldir. Osmanlý’da da bu böyle olmuþtur.
Batý’nýn papaðaný olmayýn, halkýnýza bakýn!
Baþta Kürtler olmak üzere Ortadoðu’nun mazlum halklarý, þimdiye deðin Batý’nýn ele geçirmeye dönük kalkýnma paradigmasý geçerli olduðu için kendi devletlerini bile kuramamýþlardýr. Yüz altmýþ kilometre kare ve 130 bin nüfuslu Lintenþtayn bile Avrupa’da devlet ve ülke sayýlýrken insanlýðýn en kadim halklarýndan olan Kürtler bundan yoksun kalmýþlardýr. Ýþte Cemil Bayýk bundan dolayý ezbere konuþmasýn, batýnýn ezberlettiklerini onlarýn ajanslarýna tekrar etmesin! Uluslararasý Enerji Ajansý açýkladý, K.Irak bölgesindeki enerji kaynaklarý Suudi Arabistan’ý bile katlýyor. Bu zenginlik, Bengal Körfezi’ndeki gibi ortaya çýkarýlmadý; peki niye; bunu bütün Kürtler sorsun...
Bakýn bugün Kürdistan Bölge Yönetimi’nin (Kürtler’in) hatta Ýsrail’in bile Türkiye üzerinden gidecek Güney Gaz Koridoru’ndan baþka seçenekleri yoktur. Bu da barýþtýr, barýþtan baþka seçenek yoktur... Bütün kýyamette biraz bundan kopuyor, herkes etrafýna bakýp, aklýný baþýna devþirsin!