Osmanlý’nýn son döneminde yaþanan bir aþký anlattýðý Zevce romanýnda okuyucuya bu hayatta iyilerin de olduðunu hatýrlatan Hande Ertekin Tümen “Geçmiþe dönük yaþamayý seviyorum” diyor.
Daha çocukluðumuzdan itibaren bir yol seçiyoruz kendimizi ifade etmek için. Bazen davranýþlarýmýzla ortaya koyuyoruz kendimizi bazen de yazýyla ya da sözle... Yaptýðýmýz iþ farklý olsa bile seçtiðimiz yol, gelip dayatýyor kendini... Ýlk kitabý Zevce hakkýnda konuþmak için buluþtuðumuz televizyon dünyasýnda uzun yýllardýr yöneticilik yapan Hande Ertekin Tümen’in ilk cümleleri de bunu gösteriyor:
“Ben ilkokuldan bu yana hep yazýyorum. Biraz patavatsýzým. Konuþmaya kalktýðýmda en son söylemem gerekeni en baþta söyleyip haklýyken haksýz duruma düþen insanlardaným. Bu nedenle yazarak kendimi daha iyi anlatýyorum. Okuma yazmayý öðrendiðim günden bu yana, böyle.”
UMUT AÞILIYOR
Ortaokul ve lise yýllarýnda þiir yazan, televizyonculuða baþladýktan sonra köþe yazarlýðý da yapan Tümen, ilk kitabýnda 20. yüzyýlýn baþýnda yaþanan bir aþk hikayesini ilmek ilmek dokuyor. Alfa Yayýnlarý’ndan çýkan Zevce, Osmanlý’nýn son günlerinde baþlayýp Cumhuriyet ile devam eden öyküsünde aþk, aile ve insan iliþkilerini konu ediniyor. Mübeysa ile Behnan’ýn aþkýný, Masal ile Ferit’inki izliyor. Yazmaya karar verdiði ilk akþam klavyenin baþýna geçip 40 sayfa yazmýþ, 10 ay sonra da kitap okuyucu ile buluþmuþ. Aþk ve iliþkiler üzerine yazýlan kitap sayýsý hayli fazla. Ama genellikle modern zamanlara dair hikayeleri anlatýyorlar. Tümen ise geçmiþi anlatmak istemiþ. Nedenini þöyle açýklýyor:
“Ben çok naftalin kokulu bir ruha sahibim. Geçmiþe dönük yaþamayý seviyorum, hiçbir þeyi unutmuyorum ve geçmiþe baðlý yaþýyorum. O dönemdeki her þeyin daha gerçek ve daha doðru olduðuna inanýyorum. Bu nedenle ‘Ben yazacaksam böyle bir þey yazmalýyým!’ deyip o gece oturdum ve yazmaya baþladým. Yazmaya baþladýðým anda son cümlem bile belliydi. Yazacaðým hikayede nokta nokta hangi karakterle baþlayýp bitireceðimi, ilk cümleyi kaðýda yazdýðým anda son cümlemin ne olacaðýný kafamda kurgulamýþtým.”
Aþýklarýn birbirine “gönlümün sultaný, gözünde cihan gördüðüm” diye hitap ettiði bir kitap Zevce. “Her þeye sevgiyle bakýlmasý, her iþin içinde sevgi olmasý gerektiðine inanan biriyim” diyen yazarýn elinden çýktýðý için belki de naif duygularla sarýyor okuyucusunu. Ýmparatorluðun son günlerine damga vuran olaylar da yer alýyor kitapta. Çanakkale Savaþý, Ýstanbul’un iþgali. Kahramanlar da etkileniyor bu durumdan elbette. Peki, hikayenin gerçeðe dayalý bir kýsmý var mý? Soruya biraz duraklayarak cevap veriyor Tümen:
“Masal ve Ferit’in aþký gerçek yani iyi bir görgü ile yetiþtirilmiþ 14 yaþýndaki genç kýzýn 22 yaþýndaki inþaat iþçisiyle kaçmasý. Bunun dýþýndaki her þey, hayatlarý, yaþadýklarý, þiirleri benim onlara layýk gördüklerim.”
Tümen, bu hayatta iyilerin de olduðunu hatýrlatan kitabýn, okuyanlara aþka ve sevgiye dair umut aþýlayacaðýný söylüyor.