Cumhurbaþkaný Erdoðan onun için “Yol arkadaþým” dedi. Benim içinse bir abi ve program ortaðýydý Hasan Karakaya.
“Aslýnda Ne Oldu” isimli programý uzun süre birlikte yaptýk, Ülke TV’de. Ve her program öncesi odama girdiðinde mutlaka elinde notlarý olurdu. Ýþini çok önemserdi.
Hal böyleyken, hiç gocunmadan, hiç yüksünmeden bir baþkasýndan yaptýðý alýntýlarý da Akit’teki köþesine Ayna’ya taþýrdý.
Hiç unutmuyorum, 17/25 Aralýk darbe teþebbüsünden sonra 4 Nisan 2014’te “Paralel Yapý” ile mücadelede Cumhurbaþkanýmýz Recep Tayyip Erdoðan’ý yalnýz býrakanlara yönelik bir yazý yazmýþtým.
“Ne zaman söyleyeceksin/ söyleyemezsin” baþlýklý yazý haber7.com’da yayýnlandý.
Yazýmda, baþtan sona Erdoðan’ýn etrafýnda durarak, mevki, para, statü kazanmýþlarýn o dönemde Cumhurbaþkanýmýzý yalnýz býraktýðýný anlatýyordum. Ve son bölümüne Halil Cibran’ýn “Sen ki Peygamberini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin” hicvini koymuþtum.
Hasan Abi, o yazýyý aldý ve neredeyse tamamýný kendi köþesinde ismimi de zikrederek yayýnladý.
Bu onun ali cenaplýðýna iþarettir.
Yine Diyarbakýr’da “dönemin baþbakaný olarak” Erdoðan’ýn düzenlediði mitingi izlemiþtik birlikte. Ve ertesi günkü yazýsýnda ismimi köþesine taþýyarak düþüncelerime yer vermiþti. Gazeteciler çoðunlukla egolarý yüksek, kýskanç tiplerdir. Hasan Abi ise bu konuda gençlerin elinden tutan onlara ön açan yönü ile bize hep bir örnek olmuþtu.
Son bir konudan söz edeceðim...
Ülker grubunun bir toplantýsýna katýldýk 17/25 Aralýk darbe teþebbüsünden hemen sonra, Hasan abi ile. Birlikte lobide çay kahve içtik. Birlikte salona geçtik birlikte oturduk. Biraz sonra Paralel Yapý’nýn amiral gemisi Zaman’ýn önemli bir yönetmeni telefonuma mesaj attý, “Durduðun yer yanlýþ!” diye. Cevaben, “Durduðum yer, inandýðým yerdir” diye geri döndüm.
Hemen akabinde, “O adamýn yanýnda durmandan söz ediyorum” diye biraz da tehdit içeren mesaj daha attý, Paralel gazeteci..!
(O günlerde Hasan Karakaya’yý biricik kýzýyla ilgili montaj bir kaset üzerinden vurmaya çalýþmýþlardý. Hasan Abi de gereken cevabý gerektiði gibi onlara vermiþti.)
Cevabým þu oldu, “Tercihim ‘o adam’ dediðiniz ile yan yana oturmaktýr.”
Bu mesajým son oldu. Mesaj trafiði bitti!
Hasan Abi, mesajlarda ne yazdýðýný görmedi ama sordu, “Hayýrdýr” dedi. Üzülür diye o gün konudan hiç bahsetmedim.
Uzun aradan sonra bir gece vakti odamda çay içerken, o gün yaþadýklarýmý anlattým. Dedi ki, “Ben seni, sen beni yol arkadaþý belledik... Yoksa benim bu odada senin o gün benim yanýmda ne iþin olurdu, artýk Paraleller düþünsün.” Bir de o kahkaha attý!
Hervele ruhu ile yazdý
Hazreti Peygamber’in, müþriklerin Müslümanlarý zayýf görmemesi için “Hervele”yi emrettiðini biliyoruz. Hervele Efendimizin sünnetidir! Çalýmlý, biraz dik baþlý, kýsa ama koþar adým Safa ve Merve arasýndaki yeþil çizgilerde yürümenin adý hervele. Hervele, biz Müslümanlarýn düþmanlarýmýza karþý duruþumuzun da iþaretidir aslýnda.
Hasan Karakaya’nýn yazýlarýndaki üslup iþte o “hervele” ruhuydu. Hazreti Peygamber’in, “Kibir Müslümana yakýþmaz. Ama bu hal müstesna” dediði halin aynýsý yani.
Bizi sünepe gibi görüp üzerimize üþüþenlere gerektiðinde en sert cevabý veren oydu.
Týpký hervele yapar gibi.
Ama normal zamanlarýnda bir çocuktu Hasan Karakaya. “Benim haným köylüyüm” derdi hep. Akhisar’a bir gel bizim köy evini bir gör Hasan” derken gözleri sevinç dolardý. Çay bardaðýný aðýzýna götürürken çay kaþýðýný iþaret parmaðýyla tutuþu da ona hastý. Þen þakrak, espri dolu bir adamdý Hasan abi.
Cuma günü onu Fatih Camii’nden uðurladýk. Hazreti Peygamber’in yaný baþýnda ruhunu teslim etmiþti. Bedenini de Edirnekapý Þehitliði’nde Mehmet Akif Ersoy’un yanýna emanet ettik. Ondan geriye kalan, çocuk ruhlu tebessüm sahibi bir küçük adam ile... Gerektiðinde hak edene hak ettiðini hak ettiði ölçüde söyleyen bir söz usta kaldý.
Yusuf Ziya Cömert abinin dediði gibi, “Hepimiz adýna ettiðin küfürlerden Allah razý olsun Hasan Abi!”
Ahirete kadar þimdilik Allah’a ýsmarladýk.