Nasýl bir eviniz olsun istersiniz...

Maruz kaldýðýmýz toplu konut mimarisi fikrimizi sormuyor. Ama, geçenlerde, ''imkan sahibi olduðunuzda ev tercihiniz hangisidir'' diye sordu Mimar Mehmet Öðün Beyfendi. Bilge Mimar Turgut Cansever'in kýzý mimar Emine Öðün haným ile evli, ben onlarý büyük ustanýn kalfalarý, asistanlarý olarak uzaktan ama heyecanla takip ediyordum. Hayatý boyunca ''kubbeyi kaldýrýp'' hak ettiði yerine koyacak bir ruhu, adab ufkunu inþa etmeye adanmýþ bir ömürdü Turgut Cansever hocamýzýnkisi, mekaný cennet olsun...

Son dönem yapýlaþmalarýmýz hakkýnda Mimar Emine Öðün þunlarý söylüyor: ''Ülke olarak sefertaslarýný üretmeye devam edersek birlikte yaþama kültürümüzü tamamen tasfiye edeceðimiz için, ülke tanýmýný bile yapamaz hale gelebiliriz. Bu þekilde toplumdaki insanlarý ‘Benim ülkem’ diyemeyecekleri kadar yapayalnýz bireylere dönüþtürürsünüz. Gün gelir ‘seferberlik ruhu’ denildiðinde kimse parmaðýný oynatmaz. Batý þu anda böyle.'' Mimarinin bir ruhu olduðunu okuyorsunuz bu tesbitlerle. Yaþam alanýmýzý, mekan tasarýmý üzerinden örgütleyen mimarinin, aslýnda bizi öngörülen bir hayat tarzýna tahkim ettiðini ne kadar farkýndayýz...

***

Hz.Resulullah (s), Medine'deki Mescit'te namaz kýlarken, hurma dallarýyla örülmüþ gölgelik tavana, zaman zaman baþý deðecek gibi olurdu. Yaðmurlu bir günün sonunda hurma dallarý iyice bel verip aþaðý doðru sarkýnca, biraz yukarý kaldýrýlmasýný rica etti arkadaþlarýndan. Bugün, Mekke'de Kabe'ye deccal edasýyla bakan Zemzem Tower adlý kötülük, 817 metre uzunluktadýr

***

Mimar Mehmet Öðün'ün sorusu beni altüst etti. Böyle bir soru sormamýþým bugüne deðin. Ne kadar büyük bir boþluk, toyluk, hazýrlýksýzlýk, yersizlik, hüzün, eðretilik, hicret, sürgün, veda... Benim yetiþtiðim dönemde, ev-bark iþleri dünyalýktan sayýlýrdý, insanlar evden barktan sözederken mahcubiyet duyarlar, Allah ahiretimizi mamur etsin diyerek bu iþi ölümden sonraya tehir ederlerdi, belki bundandýr. ''4Defter, Rumeli Rüzgarý''nda anlattýðým muhacirlik kaderinin de etkisi vardýr. Memur çocuðu olarak lojmanlarda geçirdiðimiz günlerimiz.. Mütedeyyin kesimin kahir ekseriyetinin yaþadýðý kýt kanaatlik hali, siyaseten durduðumuz antikapitalist düzey, sosyal toplumculuk fikriyatýmýz, dünya müslümanlarýyla yoksullluðu ve direniþi paylaþmaya dair dayanýþmacý yaklaþýmlarýmýz gibi tüm yetmiþleri, seksenleri, doksanlarýn ikinci yarýsýna kadar bizi bir arada tutan, zamanýn ruhunu da unutmadan...

Biz, uluorta öyle güzel þeyler isteyemedik dünyadan... Þimdilerin hoyratlýðýnda geçmiþe dair tüm bu kýsýtlanmýþlýklar da vardýr. Ama ''gitmek'' bizde saplantýdýr, evsizliðimizin orijinidir.  

Niye Cihan Aktaþ'ýn son kitaplarýndan birisi kaldýðý otellerle ilgiliydi. Yýldýz Ramazanoðlu niye seyahatname yazmayý önemsiyordu. Niçin Ömer Lekesiz için ev deðil de sahhaftý ikametgah. Niye Akif Emre'nin çizgisiz defterinden hep yol ve yürüyüþ çýkýyordu. Tarýk Tufan'ýn yazdýðý roman karakterleri eve barka hiç sýðamazken, Cemal Þakar'ýn mekanda enternasyonelliði neydi, Hasan Aycýn'ýn çizgileri hep bulutsu bir mekanda dolanýp dururlardý, niçin saplantýmdý yýlký atlarý... ''Çadýr'' hali, bizim için ruhi bir süreklilik olarak için için, devam ediyordu sanýrým. Hicret ve fütüvvet damarlarý da bizi evsizliðe sevk eden bahislerdendir. Dönebilirsek, belki cennettedir ev...

Prof.Turan Koç'un Ýslam Estetiði'ni düþünürken kurduðu metodolojide ''ihsan'' yani güzellik ile ''faydalý'' oluþun beraberce seyrettiði bir tasavvur dünyasýna dalarsýnýz. Weber, Ýslam mimarisi diye birþey kabul etmez mesela, kriteri formülasyonu yok der. Hem evet hem hayýr.  Versailles Sarayý ile Topkapý Sarayý'ný karþýlaþtýrdýðýnýzda veya Türk bahçesiyle Fransýz bahçesini kýyasladýðýnýzda gayet net olarak görebileceðiniz birþeydir bu. Bizde güzel, ayný zamanda iþ görür faydalýdýr, faydasýz ilimden bile Allah'a sýðýnýlýr...

***

New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Kütüphane arasýnda imza toplayan bir grup öðrenciyle selamlaþtým Buðra'yý beklerken. Þehirde yeni gökdelen istemiyorlardý. Gökdelenler þehirlerin klimatif dengesini bozmuþtu. ''Üþüyen þehir''lerden bahsediyorlardý. Gökdelenlerin arasýndan akan ''Yangýn ýrmaklarý''ndan. Geçen gün doluya tutuldum Edirnekapý civarýnda. Gençlerin þiirini o zaman çözdüm. Büyük dedelerimizin diktiði çýnarlara sýðýnmýþtýk, kiminin kollarý kýrýldý kimisi dayanamadý yýkýldý. Ama belli ki bugünler için dikilmiþlerdi o çýnarlar. Aðaçlar þehir mimarisinin belleði gibi. Fatih Camiinden kesilen merhum aðaçlarý, baþka bir yazýya tehir ediyorum...

Hayalini kurduðum evse, Ohri Gölüne bakýyor. Ahþap. Annemle Halam hayattaymýþ. Bütün odalarýnda arkadaþlarým gezinirmiþ. Gýcýr gýcýr gýcýr... Ve Lavanta kokusu. Pýrýl pýrýl pýrýl. Bir de her nasýlsa erguvan aðacý sarmaþmýþ duvara. Hýþýr hýþýr hýþýr...