Nasılsak öyle idare edileceğiz!

Her seçimin bir kazanını bir de kaybedeni olur. Kararı veren Millet olduğu için herkesin sonuçlara saygı  göstermesi  gerekir. 

Nihayette bu yarışın hakemi millettir.

Yüzde 86’lık bir katılım ile halkın yüzde 95’i mecliste temsil edilme imkanı buldu.

 Baraj engeli de temsile mani olamadı.

Seçime katılıp temsil edilmeyen 16 siyasi partinin teker teker oyları yüzde biri bile yakalayamadığı için baraj bahanesi de geçerli bir mazeret olmaktan çıktı.

An itibariyle AK Parti kesin olmayan seçim sonuçlarına göre, yüzde 40.86 oy alarak 258 milletvekili; CHP yüzde 24.96 oy alarak 132 milletvekili; MHP yüzde 16.29 oy alarak 80 milletvekili; HDP yüzde 13.12 oy ile 80 milletvekili çıkardı.

Tablo bu.

***

Bu tabloya göre partilerin 2011 seçimlerinde aldıkları oya göre durum şöyle.

2011 seçimlerinde yüzde 49.83 oy alan AK Parti  327 milletvekili kazınmıştı bu kez yüzde 9 oranında oy kaybederek 258’de kaldı.

2011 seçimlerinde yüzde 25.98 oy alan CHP  135 milletvekili çıkarmıştı bu kez yüzde 1 oranında oy kaybederek 132 milletvekili kazandı.

2011 seçimlerinde yüzde 13.01 oy alan MHP  53 milletvekili kazanmıştı bu kez  oyunu yüzde 3 oranında artırarak 80 milletvekili kazandı.

2011 seçimlerinde bağımsızlarla seçime girip yüzde 6.57 oy alarak 35 milletvekili çıkaran  HDP ise oyunu yüzde 7 civarında artırarak milletvekili sayısını 80’e çıkardı.

***

Bu tablo her şeyden önce seçim öncesi yurt içi ve dışındaki muhaliflerin iddialarını çürütürcesine demokrasinin bu ülkede ne denli kökleştiğini göstermektedir.

Çünkü ülkeye tek adam ve tek parti sistemi hakim, seçimlere hile karışacak, elektrikler kesilecek sonuçlara müdahale edilecek diye yeri göğü inlettiler.

Seçim sonuçları gösterdi ki ülkede bir diktatörlük yok eğer olsaydı bu kadar parti seçime girmezdi, girse bile diktatörün istemediği sonuç çıkarsa o sonuçları geçerli saymazdı.

Tek parti yönetimi seçimlere hile karıştırsaydı iktidardan düşmezdi.

Demek ki öyle iddia edildiği gibi ülkeye bir baskı yönetimi değil tam bir demokratik yönetim anlayışı hâkimmiş.

Muhalefet bile bile yalan söylemiş ve iç ve dış kamu oyunu aldatmış.

***

Gelelim kazananlara ve kaybedenlere.

AK Parti’de ciddi bir oy kaybı yaşanmış olmasına rağmen hala ülkenin en büyük partisi olma özelliğini koruyor. En yakın rakibine 15 puan ile 126 milletvekili fark atmış bir parti. Evet tek başına iktidar olma gücünü kaybetmiştir ama ülkenin hala en güçlü siyasi partisidir.

Partinin bu sonuçlardan çıkaracağı sayısız dersler vardır.

CHP seçimlerin en iddialı partilerinden biriydi ama önceki seçime göre hem oy oranında hem de milletvekili sayısında nisbi de olsa düşüş var.

İktidarların yıpranması ve oy kaybetmesi normaldir ama muhalefetin oy kaybetmesi değil oyunu artırması beklenir. CHP bu beklentiye cevap verememiştir.

MHP ve HDP’de oyların artması ise seçimlerin galibinin milliyetçilik olduğunu göstermektedir.

AK Parti’ye oy veren Türk milliyetçilerinin MHP’ye yöneldiği; Kürt milliyetçilerin yanı sıra kimi emanet(!) oyların da HDP’ye gittiği gözlenmektedir.

***

Bütün bunların tahlillerini ilerde yapacağız ancak şu anda görünen o ki eğer CHP, MHP ve HDP seçim sonrası açıkladıkları tutumlarında ısrarcı olurlarsa yeni bir hükümet kurma imkanı görünmemektedir.

Bu ihtimal anayasanın 116. maddesi gereği 45 gün içinde hükümet kurulamazsa üç ay içinde erken seçim seçeneğini gündeme getirmektedir. Bunun da anlamı mevcut hükümet yenisi kuruluncaya kadar devam edecek tahminen Ekim ayında bir erken seçim olacak demektir.

Yani tek başına iktidarı yakalayamayan AK Parti altı ay daha iktidarda kalabilir!

Bu da parlamenter sistemin azizliğidir.

Hatırlarsanız başkanlık sisteminin AK Parti sonrası için lazım demiştim! Bir parti hükümet kuracak sayıya ulaşırsa parlamenter sitsem bir şekilde işler ama ortaya bugünkü gibi birbiriyle anlaşması güç partilerin koalisyon ihtimali çıkarsa ülke kaybeder!

Kararı millet vermiştir, nasılsak öyle idare edileceğiz!