NASR

Nasrallah...

Hizbullah liderinin adı.

Merak edip sözlük anlamına baktım.

Allah'ın yardımcısı demek.

Öyle ya koca Hizbullah'ın liderinin adı... Etkileyici olması lazım, kitleleri sürüklemesi lazım.

Peki Nasrallah gerçekte kime yardımcı.

İşte bu sorunun cevabı gerçekten can sıkıcı.

Zira Nasrallah ile bağlı olduğu İran'ın tüm yaptığı işler bugüne kadar maalesef sürekli Yahudi ve Hristiyan dünyasına yaradı.

Peki bu durum neden görülmez, bu durum neden sorgulanmaz?

Bu sorunun tek bir cevabı var, oyunu çok iyi oynuyorlar.

Artık Yeter... Uyanma Vakti...

Yıllardır anlatmaya çalıştığım gibi Ortadoğu'da neredeyse bir asırdır uluorta oynanan bir orta oyunu var.

Bu oyunu görmeden, anlatmaya çalıştığım düzeni algılamadan Ortadoğu'yu çözemezsiniz.

Çözemediğiniz için de geçtiğimiz gün Lübnan'da Hizbullah'a yapılan siber terörü salt MOSSAD başarısı olarak görürsünüz.

Oysa işin arka planı bambaşka.

Neydi O Saldırı...

Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz hafta çağrı cihazları ve el telsizleri üzerinden Hizbullah'a alçakça bir saldırı gerçekleşmişti.

Birbiri ardına düzenlenen iki saldırı da otuz yedi insan hayatını kaybetti, beş yüzü ağır olmak üzere dört bine yakın insan da yaralandı.

Bu korkunç bir rakam, resmen katliam.

Hizbullah ile İsrail arasında 2006 yılında yaşanan ve bir ay süren savaşta bin kişinin öldüğünü hatırlatarak devam edelim.

Nasıl Oldu...

Hizbullah lideri Nasrallah, güvenliği gerekçe göstererek örgüt liderlerinin cep telefonu ile haberleşmelerini yasaklar, çözüm olarak da 1990'ların teknolojisi çağrı cihazlarının kullanımına geçilmesi talimatını verir.

Örgütte sadece üst düzey liderlere dağıtımı planlanan bahse konu cihazların tedariki için İran'la ortak bir çalışma başlatılır.

Ne hikmettir ki çağrı cihazları Tayvan'da faaliyet gösteren Amerikalı bir şirketten satın alınır.

Birçoğunuzun "Hoppalaaa" dediğini duyar gibiyim.

Son derece haklısınız.

Bu Ne Perhiz...

Örgüt lideri olarak güvenlik nedeniyle cep telefonunu sakın kullanmayın diyeceksin sonra gidip Amerikalı bir şirketten güvenli diyerek bu cihazları satın alacaksın.

İnanılır gibi değil.

İnsanoğlu bu kadar enayi yerine konur mu.

İşin Aslı...

Belli ki bu işlerin önünü açabilmek için tezgâh çok öncesinden planlanmış.

Bu mantığa inanan biri olarak aklıma ilk gelen Nasrallah'ın bu saldırıdan kısa bir süre önce bütün dünya kamuoyunun huzurunda söylediği şu sözler oldu;

"Boşuna ajan aramayın, ajan elinizde tuttuğunuz telefon."

Örgüt içi konuşulması gereken bir konu durduk yerde neden dünya kamuoyunun huzurunda söylenir anlamak güç.

Yoksa bu sözler İsrail'in önümüzdeki günlerde yapacağı siber saldırının alt yapısını oluşturmak için danışıklı döğüş söylenmiş sözler miydi?

Sorgulamak gerekir.

Organize İşler Bunlar...

Buraya kadar yaşananlardan da anlaşılıyor ki Amerika, İsrail, Hizbullah ve İran kafa kafaya vermişler, bu uzun ve zahmetli yolun taşlarını birlikte döşemişler.

Planlama kesinlikle tümden gelim metoduyla yapılmış ve bu çalışma da aşağıdaki kararlar alınmış;

Yolun sonu geldi.

Bundan böyle Lübnan'ın da yerle bir edildiği ölümcül savaş yaşanacak.

Bu uğurda maskelerin düşmesi dahil her türlü risk göze alınacak.

Savaş öncesi Hizbullah'ı felç etmek için bütün lider kadrosu aynı anda yok edilecek.

Bu amaçla saldırı silahı olarak çağrı cihazı ve telsizler kullanılacak.

Cihazlar önce İran'a ardından Hizbullah'a ulaştırılacak.

Lider bazında dağıtım yapıldıktan sonra da düğmeye basılarak operasyon tamamlanacak.

Öyle de oldu...

Tek bir hareketle 4.000'e yakın kişi devre dışı bırakıldı.

Nasrallah bu çağrı cihazını kullandı mı bilinmez, kullandı da şans eseri mi kurtuldu bilinmez.

Bilinen o ki bu işin altından pis kokular geliyor.