Nasreddin: Robinsonlar ve Cumalar

Nasreddin romaný Türkiye'yi anlatýyor. Anadolu toplumunu. Onun bugünü ve dününü. Ýç içe geçen zamanlarýný. Realite ve metafiziðini. Bu toplumu zaman çeþitlilikleriyle anlatan nadir eserlerden. Roman, bu topluma ayna. Ayna, aynen yansýtmýyor. Aynada baþka aynalara uzanýyor. Ýnsaný aynalar içinde, kendisini farklý biçimlerde seyretmesini saðlýyor. Hikâye Nasreddin hikâyesi deðil sadece. Nas'ýn Nasreddin olma hikâyesi. Aslýnda hepimizin hikâyesi. Anadolu'daki toplumumuzun bin yýllýk ve hatta daha ötesine uzanan hikâyesinin günümüzle hemhal olan halleri.

Cem Sancar'ýn Nasreddin romanýndan bahsediyorum. Edebiyat sosyolojiyle, psikolojiyle, metafizikle, tarihle dans ediyor. Taþrada, Ýstanbul düþüyle tutuþan bir gençtir Nas. Aslýnda Cuma. Ýstanbul'da ise Beyaz Türk mahallesine düþer. Aslýnda onlar da Robinson. Türkiye iki yüzyýldýr bu iki mahalle, bu iki tür, bu iki kabile, bu iki cemaatle yaþýyor. Robinsonlar Taksimde yaþar, Kadýköy'de yaþar; lüks veya kadim mahallede yaþayan kabiledir onlar. Fakat moderndirler. Modernleþmeyle doðmuþlar. Bir ehli modernler aþireti.

Robinsonlar, Batýya imrenirler. Kendi varlýklarýna yabancýlaþýrlar. Londra'da, New York'ta ve Paris'te akýllarý. Kendi varlýklarýndan kaçmakla kalmazlar, tiksinirler. Türklerden, Anadolu'dan, Ýslam'dan. Bilinçlerine yabancýlaþmýþ varlýklar. Çýlgýn partiler, lüks yatlar, ekstazy içecekler, kendini unutma cinsel deneyimleri. Sanki Dioyonsos tarikatýna girmiþler. Falluslarý sette taþýyarak, þarap içerek ve çýlgýn partileriyle hazzýn tepesine varmak isteyen çaðdaþ Helen tarikatý.

Nas, Robinsonlara katýlmak için yanýp tutuþan bir taþralý oðlan. Zeki, çalýþkan ve ihtirasla gayret gösteren bilinç. Biz taþradan gelen nice tiplerin modeli. Aslýnda Cumadýr o da. Cuma kabilesine mensup. Fakat bunu üstünde taþýmak istemiyor. Kabilesinden ve mahallesinden kaçýyor. Firari zihin. Robinsonlar mahallesinde kabul görmek için derisini bile deðiþtirmeye hevesli. Ýmrenme belalý bir þey. Ýnsaný ruhundan vurur. Ne kendin olursun, ne de baþkasý. Lanetli Araf insan...Nas da böyledir. Ýlk darbeyi Robinson mahallesinden gelme bir kadýndan alýr. Kadýna bürünmüþ kötülük insana en tensel biçimde saldýrýr. Onun da baþýna bu gelir.

Nas, Robinson kabilesinde ulaþtýklarýný ve kaybettiklerini ayný anda yaþar. Düþer. Ýnsanýn düþüþü Adem ile gelir. Ancak bundan kurtulmak kolay deðil. Adem gibi metafiziðin sesine ihtiyaç var. Nas, baþlangýçta bu seslere kulaðý kapalý. Halen kurtuluþu Robinson diyarýnda arar. Cenneti, dünyada bulmak ister. Ten, haz, tutku, ekstazy...Bunun için sahillere koþar. Sahiller, çaðýmýz Diyonsosçu tarikatýn cennet mahalleleri. Tapýnaklarý da orada. Bir ormandan geçerek buraya varýr Nas. Orman bir metafor. Yaðmur, soðuk, kaos, yaban dünya, vahþilik...Hepsini yaþar. Kurbaða ile karþýlaþýr. Metafizik dünyasý açýlýr ona. Fakat Nas, sahil cennetine koþarak mutlu olmak ister. Düþüþten böyle kurtulacaðýný sanýr.

Yoga yapanlar, Oshocular kampýna kavuþur. Robinson kabilesinin tam takýr haz kulübelerini gezer. Hiç biri onu kesmez. Diyarlar gezer. Fakat metafizik dünyasý açýlmýþtýr ona. Nasreddin hoca onu ziyaret eder. Rüya ve gerçek iç içe geçer. Ortaçað ve modern çað beraber yaþanýr. Nas çaðlar üstünde, çaðlar dýþýnda ve çaðlarla beraberdir.

Romancý, Mevlana, Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Niyazi Mýsri bilgeleriyle Nas'ý buluþturur. Aslýnda Robinsonlara imrenen biz bütün Anadolu insanlarýyla onlarý tanýþtýrýr. Cumalarýn, sahih dünyalarýyla muhabbet kurmalarýna yardým eder. Romancý bazen araya girerek doðrudan konuþur. Daha doðrusu Yunus Emre, Mevlana, Niyazi Mýsri konuþur.

Nas, post-modern zaman Türk toplumunun Yogalar, sahte cennet kulübeleri, batýcý ideolojilerin çöplüðü haline geldiði zamanlarda yolunu bulmaya çalýþan bir bilinç. Seyri sulüktan geçen benlik. Sonunda Nas, Nasreddin olur. Yani benliðine döner, kendisi olur.

Nasreddin, bu toplumun hikayesi. Yeniden kendisini bulmaya yönelen bir toplum sosyolojisi. Edebiyatýn sosyolojisi.